Yazana değil, yazdırana bak!

Yücel Kemendi

Geçen haftaki yazımın son paragrafı; Ah Meram Ticaret, Vah Meram Ticaret, Okul müdürün bile, kendi okuluna, kendi çocuğunu yazdırmıyor. Ölmüşünde ağlayanın yok.

Geçen haftaki yazım da. Konya’nın en köklü okulunun başındaki kişinin, görev yaptığı okuluna karşı yanlış olarak gördüğüm, tavrını yazmıştım. Gel gör ki bu yazı o kadar farklı yorumlanmış ki, şaşmamak elde değil.

Birçok elektronik posta ile bana yazılan, okul müdürün yanlışlarıyla ve öğretmenleriyle olan ilişkileriyle kesinlikle ilgilenmemiştim. Sayın müdür ve çevresindeki malum insanlar, müdürü koruyacağız diye, vay efendim böyle bir yazıyı nasıl yazarsın o öyle değil böyle diye tüm kirli çamaşırları tek tek ortaya döküverdiler.

Benim yazdığım konu; Okul müdürünün “Bak hocam, bu okula öğrenci nakli için neden ısrar ediliyor bilmiyorum. Burası öyle çok iyi bir okul değil, benim çocuğum olsa vallahi buraya yazdırmam” diyerek, bu okulu bu duruma getirdiği için, başta kendisini, sonra orada görev yapan meslektaşlarımızı ve öğrencileri aşağılamasıydı.

Bir okulun müdürü, burası iyi bir okul değil der ve sonrada öğrencileri için olumsuz sözler söylerse, Allah aşkına o zaman burada senin ne işin var demezler mi? Benim öğrenci kaydıyla ilgili fazla bir ısrarım da olmamıştı, tüm görüşmemiz yarım saat sürmüştü.

Benim yazdığım, müdürün dünyayı ben yarattım havalarında olmasıdır. Böyle bir insana, sade bir vatandaş olarak senden büyük Allah var denmez mi? Sayın müdüre, dolaylı yollarla gönderdiğin yorumlarla kendini aklama yolunu seçtin, korktuğun bir şey yoksa sende beni ziyaret edip benimle konuşabilirdin denmez mi?

Sayın müdür bunu böyle yapmadın, her yorumla şahsıma hakaret ettirerek kendini batağa biraz daha batırdın.

Neymiş efendim ben torpil istemişim, neymiş efendim geçen yıl 30 öğrenciyi dört yıllık okula göndermiş, okulun duvarında isimler varmış gözüm görmemiş mi? Okul kantincisiyle bağlantım varmış. (Hakaretleri yazmayacağım)

Sayın müdür ben torpil falan istemedim. Torpil isteyen biri, ‘ya selamla, yada bir cemaatin kartıyla gelirdi’, ben kendim geldim, İkincisi; okul başarılı diyen benim, hayır bu okula öğrenci gönderilmez burası başarısız ben çocuğumu bile yazdırmam diyen okul müdürü. Birde hiç tanımadığım, görüşmediğim, aralarında ne olduğunu hiç bilmediğim, kantinci.

Yalnız buradan sayın müdüre bir dost çağrısı, okulunda sevilmiyorsun, ya çoğunluğun takdir ve teşekkür ettiği bir idareci olursun, yada idareciliği hemen bırakırsın. Aynı çağrıyı İl Milli Eğitim Müdürüme de yapıyorum, sayın müdürüm ne olur bu arkadaşın daha fazla kendini yıpratmasına göz yummayın.

Sınavda yüksek puan alarak idareci olunmuyor. Öğretmenlere baklava börek ısmarlatarak ve okula bağış yaptırarak, izin vermekte neyin nesidir. Birde kameralar önünde bu okulda görev yapmak istemiyordum diyen bir müdür.

Sayın müdür bazılarına göre yanlış, size göre doğru olan davranışlarınızı ve icraatlarınızı ben düzeltecek, yada sizi yargılayacak değilim. Ancak o okulda yıllarca çalışmış, siz gelmeden yıllar önce oradan emekliye ayrılmış bir eğitimci olarak, bana gelen şahsınızla ilgili tüm belgeleri yetkililere göndereceğim ve görevimi tamamlayacağım.

Benim geçen haftaki yazım, müdürün öz eleştiri yapmasına vesile olsaydı, benim okulda olan olaylardan hiç haberimde olmayacaktı. İnsanlar hırçınlaşınca tüm kirli çamaşırlar dökülürmüş. Bizler iletişimciyiz, yorumlar olumluda olsa, olumsuzda olsa, bu yorumların duygusal yazıldığını biliriz, onun için güler geçeriz. Ama yorumlar sayın müdürü çok etkilemiş. Geçen hafta İlçe milli eğitime postu serdiğini de biliyorum. İnşallah görüşmeleri istediği gibi geçmiş, korktuğu başına gelmemiş, kendisi değil de öğretmeni görev değişikliği almıştır.

Yıllar önce o okulda çalışırken başımdan geçen bir olayla, yazımı tamamlamak istiyorum.

Bir gün okulda olduğum halde, derse girmeyi unutmuşum. Bir öğrenci geldi, hocam dersimize girmediniz dedi, kaynar sular başımdan döküldü elim ayağım titriyor ne yapacağımı bilmez halde müdürden kaçmaya başladım. Bir saat sonra boş bir saatim vardı, okul müdürüm Esen Büyükşahin odasına çağırdı, odada kahveler hazırdı, ne diyecek, fırçamı atacak, ifademi alacak, korkusuyla karşısına oturdum. ‘Koçum hasta mısın, bir sıkıntın mı var, çok durgunsun’ hayır iyiyim, Ben seni sıkıntılı gördüm deyince, olayı olduğu gibi anlattım. Aldığım cevap ‘kafana taktığın şeye bak her öğretmenin başına gelir telafi edersin geçer’

İşte sayın müdür; ‘idareci doğan’ bir müdür. Peki ben ne yapmıştım? O okul için ölürüm demiştim. Şimdi birçok öğretmen ne diyor biliyor musun? Allah bizi bu okuldan kurtarsın.

Aynı konuda, bir daha yazmak istemiyorum.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (24)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.