Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde 7 askeri şehit eden mayınların TSK'ya ait olduğunun ortaya çıkması olayını, şehit olan askerlerin aileleri kadar köşe yazarları da ağır şekilde eleştirdi. İşte o yazılar.
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): Batıyorsunuz, başkalarını da yanınızda çekiyorsunuz
O günü çok iyi hatırlıyorum. Mayın patlamış, gencecik çocuklar paramparça olmuş. İçimizden bağırmak, haykırmak geliyor. Bütün samimiyetimizle bu haykırışı gazetenin manşetine koymak istiyoruz. Bir sayfa yapıyoruz, kesmiyor, bir daha, bir daha çiziyoruz. Şimdi geriye bakıyorum. Savcının iddiası doğruysa, mayını bizim ordumuz döşemiş. Sayın komutanlarımız, bu kaçıncı olay? Komutanı, erin eline pimi çekilmiş el bombasını sıkıştırıyor, saklıyorsunuz. Kendi yerleştirdiğiniz mayın patlıyor, saklıyorsunuz. Allah aşkına var mı bu çağda artık böyle şeyleri saklamak? Kendiniz batıyorsunuz, başkalarını da yanınızda çekiyorsunuz. Öğrenin artık. Bu çağda hiçbir şey gizli kalmıyor. Hiç olmazsa biriniz çıkıp, özür dilesin.
--------------------------------------------------------------------------------
Sedat Ergin (Hürriyet): Bu, gençleri ölüme atmak değil midir?
Genelkurmay'ın açıklamasıyla Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan tespit birbirini tutmuyor. Genelkurmay PKK'yı sorumlu tutarken, Başsavcılık soruşturma sonucuna dayanarak "Güvenlik amaçlı döşenmiş mayın" diyor. Bu çelişkiye karşılık, Başsavcılığın elinde bu tespitini destekleyen kuvvetli delillerin bulunduğu anlaşılıyor. Başsavcılığın tespitinin doğru çıkması halinde, Türkiye şu soruya yanıt verilmesini bekleyecektir: Mayın döşenmiş olan bir araziye birliğin sevk edilmesi göz göre göre bu gençleri ölüme atmak değil midir?
--------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Ali Birand (Posta): Kamuoyunu inandırmak zorlaşacak
27 Mayıs 2009'da Türkiye sarsılmıştı. Kürt açılımı ile ilgili adımlar atıldığı bir sırada, 7 askerimizin mayına takılıp şehit olması hepimizi yasa boğmuştu. Resmi açıklama sayesinde sorumluyu hemen bulduk: PKK. Meğer hiç ilgisi yokmuş. PKK'yı yerden yere vurduk. Komplo teorileri kurduk. PKK'nın, barış istemeyen bir kesimi Kandil'e rağmen bu mayınları dizmiş ve askerimizi şehit etmişti. PKK bu suçlamayı reddetti, ancak kimse inanmadı. Resmi açıklamayı da kimse sorgulamadı. Zaten bu tip olaylarda hemen PKK'yı suçlamaya alışmıştık. Bugün bakıyoruz, meğer sorumlu PKK değil, mayınları dizen TSK imiş! Bundan böyle kamuoyunu inandırmak çok daha zorlaşacaktır. Genelkurmay veya diğer güvenlik güçlerinin açıklamalarına nasıl inanacağız?
--------------------------------------------------------------------------------
Hasan Cemal (Milliyet): Türk Silahlı Kuvvetleri, ciddi bir inandırıcılık sorunu yaşıyor
Ben de bu köşede PKK'yı sert bir dille eleştirmiş, "Açılımdan, barıştan, silahsız çözümden söz edildiği bir dönemde bu böyle gitmez." demiştim. Hakkâri'de, Çukurca'da görev yapan komutanlar arasındaki telefon görüşmeleri internet ortamına düştü. Mayını asker kendi eliyle yerleştirmiş, ancak Genelkurmay'a 'PKK mayını' diye bildirmiş, gerçeği saklamıştı... Evet öyle. Bu kaçıncı olay... Örneğin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ'un 'kâğıt parçası' diye nitelediği, 'ıslak imza'yı hafife aldığı belgeler bugün yargı yolunda... Yine Başbuğ'la, Balyoz'la ilgili. 2003 yılı başında, 1. Ordu'da yapılan plan seminerinde 'yasal sınırlar'ın dışına çıkıldığı biliniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ciddi bir inandırıcılık sorunu yaşıyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Derya Sazak (Milliyet): Benzer bir olay Elazığ'da yaşanmıştı
27 Mayıs 2009 tarihinde Hakkâri Çukurca'da mayınlar patladığında ölen askerlerin, PKK'nın "mayın tuzağı"nın kurbanı oldukları açıklanmıştı. Nitekim çoğumuz PKK tertibini "açılıma mayın tuzağı" diye yorumlamıştık. Aradan bir yıla yakın süre geçtikten sonra, 7 askeri şehit eden mayınların o bölgeye PKK tarafından değil, TSK tarafından "güvenlik" amaçlı olarak döşendiği ortaya çıktı. Benzer bir olay Elazığ'da yaşanmış, nöbette uyuduğu gerekçesiyle cezalandırılmak istenen bir askerin eline verilen bombanın patlaması sonucu 4 er şehit olmuştu. Askerler, "ölümcül tuzaklar"ın kurbanı olabiliyor.
--------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Y. Yılmaz (Hürriyet): TSK'ya ve terörle mücadeleye zarar verir
Bir şikâyetçi olmasa, şehit askerlerin TSK tarafından döşenen bir mayın nedeniyle hayatlarını kaybettiklerini öğrenemeyecektik. Oysa bu tür olayların aydınlatılmasındaki sorumluluk en başından itibaren TSK'ya aittir... Bu tür hataların yeterince soruşturulmaması ve "nasıl olsa PKK'nın üstüne kalır" diye düşünülerek sorumluların cezalandırılmamaları her şeyden önce TSK'ya ve terörle mücadele hedeflerine zarar verir. Bu kadar can kaybının yaşandığı bir mücadelede, insanlar çocuklarının emin ellerde olduğunu bilmek isterler. Bunu sağlayacak şey ise şeffaflık, hata yapan personelin hatalarının cezalandırılması ve hatalardan dersler çıkarıldığının kamuoyunca bilinmesidir.
--------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Karaalioğlu (Star): Kamuoyunu ikna etmeden kapatılamaz
Çukurca'daki mayın hadisesini değil örtbas etmek, geride küçücük bir şüphe dahi bırakılmaksızın kamuoyunu ikna etmeden kapatabilmek mümkün değildir. Böyle bir olay nasıl olabilir, nasıl bu kadar ihmal yaşanabilir, ordu bunu nasıl gizleyebilir? "PKK yaptı der geçeriz" diyen bir sevk ve idare anlayışına karşı; o zaman terörlü yıllardan bugüne kadar kaç olayda aynı ezber açıklama kullanıldı, diye sormadan geçemeyiz. Düşünün bu olayın resmi açıklaması, Genelkurmay sitesinden yapıldı... Bir kurumu bundan daha ağır ve derin bir şekilde yıpratamazsınız...
--------------------------------------------------------------------------------
Ergun Babahan (Star): Şehitlerin de anne-babası var
Anlaşılan o ki, o suç duyurusunda bulunulmasa ''bağımsız'' askerî savcılık veya yetkililer bu olayın üzerine gitmeyecekti. O zaman da askerlerimiz kendi döşediğimiz mayınla değil, PKK mayını ile ölmüş olarak bilinecekti. O telefon kaydı olmasa 7 çocuğun neden öldüğünü bilemeyecektik. Söz konusu vatansa, 7 can teferruattır diyenlerdenseniz elbette bu sizin için trafik kazası gibi bir olaydır. Ancak o 7 çocuğun da annesi-babası olduğunu unutmayın, bu bir. Bir mayının Türkiye'nin demokratikleşme sürecini nasıl havaya uçurma potansiyeli taşıdığını görüp, her bombayı o gözle görün iki. ZAMAN