Paranızla, arabanızla, saray yavrusu evlerinizle batacaksınız, haberiniz yok.
Helva imalathanesine giriyorum, dağ gibi yığılmış glikoz-fruktoz şurubu tenekeleri;
adam bal yapıyor, içinden glikoz çıkıyor; küflü peynir ilaçtır diyorsun, yapan adamın “biz yemiyoruz ama talep var, satıyoruz” dediğini duyuyorsun. Yemiyor çünkü fermente edilmemiş, 1 haftada hızlıca küflendirilmiş ve çoğunun içinde iade peynirler var. Lokantaya giriyorsun kullanılan baharatlar hileli, pul biberinden domates posası çıkıyor. Aslında hakikisi, iyisi var ama o 15 TL ise kullandığı hileli baharat 5 TL. Uzmanlar bas bas bağırıyor “tavuk yemeyin, yedikleriniz tavuk değil” diye. Patates eken adam “bu sene ektiğim patatesi ben bile yemem” diyor, bir diğeri ise “satmaya şu kadar, yemeye bu kadar patates ektim” diyor. Çünkü satmaya ektiğini kendi yiyemiyor. Yoğurdu asla ekşitemiyorsun, bozulmuyor kova yoğurtları, çünkü yoğurt değil. “Zeytin yiyeyim” diyorsun, kostikli çıkıyor. Peynirler uyutulmamış, ilaçlı… derken, ağlıyorsun, beddualar ediyorsun.
Neden bizi zehirliyorsunuz kardeşim. Tütüncülerin sattığı ham tütün, sizin ürettiğiniz gıdaların yanında masum kalıyor.
2 yaşındaki çocuk kanser oluyor bu memlekette, paranızla batın gidin. Süt ve yumurta şifa vesilesidir ama sizin tembellik edip hazır besi yemi kullanmanız yüzünden o da kanserojenleşiyor. Hâlbuki yem karma makinesi alıp buğday, arpa vb. malzemelerden yemi kendiniz hazırlasanız, zararı asgariye inecek.
Sen AUDI’ye bineceksin, IPHONE kullanacaksın, 5+1 evde oturacaksın diye beni, yavrumu, milletimizi zehirlemeye ne hakkın var? Bu kadar mı ucuz bizim hayatımız sizin için? Emin olun sizin gibi paraya tapanlar olduğu müddetçe PKK’ya falan ihtiyacımız yok bizim düşman olarak. Siz bizi öldürüyorsunuz zaten.
Glikozun zararını sağır sultan duydu, neden toz şeker değil de glikoz kullanıyorsun? Çünkü daha çok para kazanamazsın değil mi şeker kullanırsan. Çin tuzu (MSG) kattığın çiğ köftenin müşterisi daha çok olup sana daha çok kazandırıyor değil mi?
Kesinlikle hesap günü davacıyım sizlerden, merak etmeyin hepimiz davacıyız. Bizi uyutsanız Allah’ı uyutamazsınız. Yazın yediğiniz hurmalar sizi mutlaka tırmalayacak hiç kafanızı yormayın.
Ardından bir kahraman çıkıyor. TORKU. Recep Konuk bu topraklardaki en saygı duyduğum insanlardan biridir. Tanımam etmem, bir kere görüşmüşlüğümüz, sohbet etmişliğimiz yok kendisiyle. Bu yazıdan da ne şahsının ne kurumunun yayımlanana dek asla haberi olmamıştır. Ama benim, evladımın ve milletimin sağlığını düşünen adamın karşısında şapkamı çıkartırım.
Muadilleri katkı maddesi, koruyucu, tatlandırıcı, boya vb. zararlı maddelerle gıda üretip, bizi zehirleyerek daha çok kar etmeye uğraşırken; TORKU milyarlarca lirayı belki kat kat fazlasını tabiri caizse toprağa gömdü. Tohum ıslah çalışmaları yaptı. Mühendisleri dağ köylerine gittiler, tohum aradılar. Doğal yerli patates tohumu üretti, sağlıklı domates üretti.
Gıda üreticilerinin pek çoğu kazanacağı parayı kendi milletinin sağlığından önde tutarken TORKU, üretiminin her aşamasında parayı değil İNSAN SAĞLIĞInı düşünerek DOĞAL gıdalar üretti, hala da üretiyor.
Sonuna kadar evimin ve çocuklarımın ihtiyaçlarını TORKU’dan alacağım. Sağlığımı düşünmeleri bir yana, yıllardan beri belki ilk kez bir MARKAmız oldu bu topraklarda. İngiliz’in, Amerikalının, Fransız’ın değil; kendi markamın, kendi toprağımın ürününü yiyorum, hem de güvenle.
Destekliyorum, destekleyeceğim ve desteklemeliyiz. Konunun ne kadar farkındasınız bilmem ama TORKU’yu desteklemek, Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi bir Milli Mücadele’dir.
Emperyalistlere karşı. O mağazalardan aldığınız her bir ürün, düşmana sıktığınız ya da kendi askerinize verdiğiniz bir mermidir.
Pahalı mı? Evet, BİRKAÇ ürünü belki biraz pahalı. Ama SAĞLIĞIM için, evlatlarımızın sağlığı için değer. O parayı Allah korusun hastane masrafına ödeyeceğime, kendi markamı ayakta tutmak ve sağlıklı beslenmek için öderim.
İçimizden bazıları da çıkıyor, eline geçen ilk fırsatta Torku’yu kötülemeye çalışıyor, aleyhte propaganda yapıyor. Embesil herif, Torku Allah korusun battığında yine MSG’li, Glikoz şuruplu, Soya lesitinli, koruyuculu, katkılı … hasılı ZARARLI ürünlere mecbur kalacaksın. Amacınız ne sizin? Kim satın aldı ki sizi, öz-yerli-milli-kendi markanızı kötülüyorsunuz?
Bir tarafta zaten daha çok para için bizi zehirleyen gıda teröristleri çalışıyor. Burada ise Torku doğal, doğal olduğu için de raf ömrü daha kısa ürünlerle mücadele veriyor kendi milletinin sağlığını düşünerek. Sen de çıkmışsın: “Neden sigara satılıyor burada?” Elinin körü, tost yediğin büfeye neden sormuyorsun aynı soruyu?
Dolar-euronun fırladığı dönemde adam herhangi bir marketteki Torku ayçiçek yağının fotoğrafını fiyatıyla beraber çekmiş, sosyal medyada ortalığı velveleye veriyor: “Vay be! Sen de mi Torku? Hani bizdendin?”
Evet kardeşim, Torku bizden. Hem de hiç kimsenin olmadığı kadar bizden. O benim, o bizim. Ve inşaAllah ta hep bizim kalır.