'Geçmişe üzülmek, gelecek için endişe duymak Allah'la arandaki perdedir.
O perdeyi ateşe at ki ardından Allah görünsün.'
Hz. Mevlana
Bir yılın değerini; tek bir dersten kalan öğrenci bilir.
Bir ayın değerini; erken doğum yapmış anne bilir.
Bir haftanın değerini; haftalık bir derginin editörü bilir.
Bir günün değerini; Yevmiyeli çalışan işçi bilir.
Bir saatin değerini; eve dönmek zorunda olan aşıklar bilir.
Bir dakikanın değerini; uçağı kaçıran yolcu bilir.
Bir milisaniyenin değerini; 100 metrede altın madalya alan atlet bilir.
Vakit kimse için beklemez. Sahip olduğunuz her dakikanın kıymetini bilmelisiniz.
“İnsanoğlu büyümekte acele eder sonra çocukluğunu özler, önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonrada yitirdiği sağlığını kazanmak için parasını. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, hiç yaşamayacakmış gibi ölür. Hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki hayatını yaşamaya vakti kalmaz. İnsanoğlu yarını öylesine düşünür ki, bu günün elinden kayıp gittiğini fark etmez. Oysaki hayat geçmişte ve gelecekte değil şimdiki zamanda yaşanır”.
Bu yazıyı okumak sizin yaklaşık beş dakikanızı alacak. Okuyacaklarınızın size bir şeyler katmayacağını düşünüyorsanız, beş dakikanızı yapabileceğiniz daha yararlı işler varsa onlara ayırarak değerlendirmenizi tavsiye ederim.
Günlük yaşantımızı gözden geçirelim. Bir gün içinde neler yapıyoruz? Zamanımızın ne kadarını gereksiz işlerle tüketiyoruz? Kaç saatimizi uykuya ayırıyoruz? Ne kadar vaktimiz boşu boşuna akıp gidiyor? Giden zamanımızı geriye getirmek için ödeyebileceğimiz bir servetimiz var mı? Oturup sakin kafayla bu soruların cevaplarını arayalım. İnsanlarımızın çoğu zamanın yetmediğinden şikayet ediyor. Akşama kadar gereksiz işlerle vaktini boşu boşuna harcıyor, akşam eve geldiğinde de televizyonun başına oturup eline kumandayı alarak, o program senin, bu program benim saatlerce TV başında vaktini heba ediyor, sonrada vakit yetmiyor bahanesinin arkasına saklanıyor. Böyle bir mantığı kabul etmiyorum. Eğer ki vaktin yetmediğinden şikayet edecekseniz, önce vaktinizi nasıl kullanmanız gerektiğini öğrenmelisiniz.
ZAMANI KULLANMA KLAVUZU
Birlikte zamanımızı nasıl değerlendirebileceğimizi anlamamıza yardımcı olacak bir deney yapalım.
Bir kavanoza bir düzine yumruk büyüklüğünde taşı özenerek yerleştirin. Kavanozun başka taş almayacağına emin olduktan sonra, bu kavanozun dolup dolmadığının cevabını arayın. Kavanozun tamamen dolduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman elinize bir kova mıcır alarak bu mıcırları kavanozun ağzından yavaş yavaş dökün. Sonra kavanozu sallayarak bu mıcırın taşların arasına yerleşmesini sağlayın, demek ki halen bir şeyler alabilecek boş yerler varmış. Şimdi düşünün bakalım bu kavanoz gerçekten doldu mu? Cevabınızı vermeden elinize bir kova kum alarak bu kum tanelerini taşlarla mıcırların arasına nüfuz edene kadar dökün. Sonra kavanozun dolup dolmadığına bir daha bakın. Şimdi de bir sürahi dolusu suyu elinize alarak bu kavanozun içine boşaltın. Demek ki her zaman kavanoza sığdırabileceğiniz bir şeyler varmış.
Bu deneyin asıl amacı zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsen, daha ayırabileceğiniz vaktin mutlaka olduğunu anlatabilmekti.
Maalesef çoğumuz zamanımızı doğru kullanmasını bilmiyoruz. İş işten geçtikten sonra keşkelerimizle başka bir fırsatı bekliyoruz. Kendimize iyi bir yatırım yapmış olmak için zamanın değerini iyi kavramalıyız. Bu akşam uykuya dalmadan önce zamanınızı hangi gereksiz işlerde harcadığınızı iyice düşünün? İyi karar verin. Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman bu kavanoza başka şeyler ekleyemezsiniz. O zaman da ne kendinize, ne çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz.