Aslında her yeni gün, insan için yeni bir fırsattır. Yüce Yaratıcının ona tanıdığı bir fırsattır. İyi değerlendirmesi gereken, o günü asıl sahibinin emir ve ölçüleri doğrultusunda kullanmak üzere, dün yapamadıkları iyilik ve güzellikleri yapmak üzere tanınmış bir fırsattır.
Nitekim Peygamberimiz, her sabah uyandığında şu duayı okuyarak kendisine yeni bir günün, yeni bir fırsatın sunulduğunu hatırlar ve Allah’a şükrederdi: Elhamdü lillahillezî ahyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyihn-nüşûr/Bizleri ölümden sonra tekrar dirilten Allah’a hamdolsun, sonunda dönüş de O’na olacaktır.
Her yeni gün gibi, her yeni ay da bize Yüce Allah’ın büyük bir lütfudur. Hele bu bir de Ramazan gibi, sevap çarpanı bol bereketli bir ay olursa, bu nimet daha da bir büyür ve kıymetli olur.
Ramazan, ilahî bir lütuftur. Ondan nasiplenenler müminlerdir. Yoksa bu mübarek ay, tüm insanlığa gelmekte, tüm insanlığın üzerinden geçmektedir. Ancak, ondan müminler istifade edebilmektedirler. Ötekiler için ise bu mübarek ay, diğer aylardan bir ay olmaktadır. Altı milyar dünya insanı Ramazan’a erişiyor, Ramazan ayı onların üzerinden de geçiyor. Ama onların çoğu, bu ilahî nimeti fark edemiyor, onu layığı ile değerlendiremiyor. Öyleleri için Peygamberimiz şöyle buyuruyor: Üzerinden Ramazan geçtiği halde, bağışlanamayan kimselere yazıklar olsun!
Ramazan ayı, müminlerin kapılarının önüne gelmiş, onların çok yakınlarına açılmış bir rahmet-bereket panayırıdır. Ondan, alcısı açık olanlar yararlanır, keselerini açanlar ondan nasipdar olurlar.
Ramazan, müminler için tanınmış bir fırsat, onlara açılmış ilahî bir kredidir adeta. Müminler, bu fırsatı iyi değerlendirmeli, kendilerine bahşedilen bu krediyi yerli yerince kullanmalıdırlar.
Ramazan, müminlik ve Müslümanlık testinin yapılacağı aydır. Bu ayda müminler, iman ve Müslümanlıklarını gözden geçirirler. Mümin ve Müslümanlığa yakışmayan hususları tespit edip onlardan kurtulmaya gayret ederler. Bu konudaki eksikliklerini tespit edip onları tamamlamaya çalışırlar. Sözgelimi zararlı alışkanlıklardan, alkolden, sigaradan, yalandan, boş konuşmaktan, beynamazlıktan kurtulmak için Ramazan iyi bir başlangıç olabilir. Namazla, camiyle, Kur’ân’la, infakla, gece namazıyla tanışmak için Ramazan iyi bir fırsat olabilir. Ramazan küslerin barışması, müminlerin birbirlerine daha fazla dua etmesi için bulunmaz bir fırsattır.
Ramazan’ı diğer aylardan farklı kılan, Kur’ân’da anılmaya değer kılan, Kur’ân’ın o ayda inmeye başlamasıdır. Müminler olarak bizleri de değerli kılacak, Mele-i Alâ’da anılmamızı sağlayacak olan Kur’ân’lı bir hayat, Kur’ân’lı davranışlardır. Bu yüzden Ramazan’da diğer aylardan daha fazla Kur’ân okumalı, Kur’ân’lı olmalı, Kur’ân’la dolmalıyız.
Ramazan, manevî şarz/dolum ayıdır. Müminler bu ayda dolum merkezleri camilere koşarlar, dolum ameliyesi ibadetlere yönelirler. Oruç, namaz, infak, Kur’ân tilaveti, cami-cemaat bu manevî şarzı sağlayacak olan eylemlerdir.
Ramazan müminlerin müminlik ve Müslümanlık kalitelerini artıracakları aydır. Bu ayda beşer olarak işlenen günahlara son verilir, sevaplara yönelinir, iyilik ve güzelliklerin adamı olunur.
Çok daha önemlisi Ramazan da kazanılan güzelliklerin, Ramazan’dan sonra da sürdürülmesidir. Çünkü Ramazan On bir ayın sultanıdır. Sultan, yönetici demektir, demek ki Ramazan, on bir ay mümini yönetmeli, istikamet çizgisinde tutmalıdır.