Yüce Rabbimizin, özel bir lütfu yeni bir bereket ayı geliyor. Sevap çarpanı bol bir ay. Bu ay yalnızca kıymetini bilenlere sevap kazandırmıyor, aynı zamanda ümmete güzel insanlar, insana da güzel hasletler kazandırıyor.
Cennet kapılarının ardına kadar açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların zincirlere vurulduğu aydır bu ay. İnsan ve cin şeytanlarının etkisi azalıyor. Kötüler ve kötülükler azalıyor. Cennete çağıran amellerin önü açılıyor, cehenneme götüren ameller ise azalıyor. Tabi ki hayatına cehennem kapılarını kapatıp cennet kapılarını açacak, şeytanları zincirlere vuracak olan da insanın kendisi. Bu, insanın iyiliklere yönelmesiyle, kötülükleri terk etmesiyle olacaktır. Yoksa bu mübarek ay, mümin kâfir herkese gelir. Ancak ondan herkes nasibi kadar alır. Kâfir onu fark etmez bile, o ayın bereketi de ona kapalıdır. Onu fark edip ona ve onda oruç tutanlara saygı duyan kâfir de ondan bir şeyler almış olur. Ama asıl ondan istifade edenler müminlerdir.
Tamamı elde edilemeyen bir şey bütünüyle terk edilmez. Ne kadar nasiplenebilirsem o kadar istifade etmeliyim diye düşünmeli her mümin. Bunun için bir gayretin içerisine girmelidir. Ona göre bir plan yapmalıdır. Bu ay, diğer aylardan farklı olmalıdır. Bu fark da yalnızca oruç tutup teravih namazı kılmaktan ibaret olmamalıdır.
Elbette Ramazan oruç ayıdır, oruçlar tutulmalıdır. Orucu şeklen ve manen tutabildiğimiz kadar tutmalı. Ama orucun kalitesini artırmak için gayret sarf edilmelidir. Yalnızca midelere değil, gönül, beyin başta olmak üzere bütün organlara oruç tutturulmalıdır. Ramazan, azgın nefsi terbiye eden bir okula dönüşmelidir.
Bu ay Kur’ân ayıdır, o halde bu ay, Kur’ân karşısındaki duruşumuzun gözden geçirilmesi için bir fırsat olmalıdır. Her mümin kendine, Kur’ân’ı ne kadar okuyabiliyorum, onu ne kadar anlayabiliyorum ve onu hayatımda ne kadar yaşayabiliyorum sorularını sormalı. Bu konudaki eksikliklerini tamamlamalı, Kur’ân’ı daha çok gündemine almalı, onunla daha fazla beraber olmaya gayret etmelidir.
Bu ay infâk ayıdır, o halde infâklarımızı bereketlendirmeye gayret edelim. Zekât hesabımızı bir gözden geçirelim, geçmiş senelere yönelik zekât borçlarımız varsa, onları kapatalım. Diğer infâk kalemlerinde daha ilerlere geçmek için gayret edelim. Bu aydaki infâkların daha bereketli sonuçlar doğuracağını unutmayalım.
Bu ay ümmet ayıdır. Bu ayda gönül coğrafyamızı hatırlamalıyız, izzetli günlerden zilletli günlere nasıl geldiğimizin bmuhasebesini yapmalıyız. Yanlışlarımızı tespit edip onları tekrarlamamak için kararlar almalıyız. Ümmet olmak, huzur ve rahat içinde olanların, kargaşa ve kaos içerisinde olanları seyretmesi yahut onlara uzaklardan sadece dualar göndermesiyle gerçekleşmez. Müminler aynı vücudun organları gibi olmalıdırlar. Bir organ yara bere içerisinde iken diğer organların rahat uyuması mümkün olamaz. Sağlam organlar, hasta ve yaralı olan organların imdadına yetişmelidirler.
Unutmayalım ki müminler olarak hepimizin üzerinden Ramazan ayı geçip gidecek. Bayrama girerken hepimiz bu ayın mükâfatlarını alacağız. Ama hiçbirimizin bu aydan kazanacağı mükâfatlar aynı olmayacak. Hatta aynı yerde aynı orucu tutan, aynı teravihi kılan, aynı miktarda Kur’ân ile olanlarımızın bile kazanımı aynı olmayacaktır. Çünkü herkes bu aydaki ihlâsı kadar bu aydan nasiplenmiş olacaktır. O halde mademki Ramazan geliyor, mademki bu ayda oruç tutacağız, mademki bu ayda teravih kılacağız, mademki bu ayda infak edeceğiz, mademki bu ayda Kur’ân’lı olacağız, o zaman bunları en kaliteli bir şekilde yapalım ve bunların sevap rekoltesini en yükseğe taşıyalım. Ramazanımız mübarek olsun, kendi hayatımıza ve ümmetin hayatına bereketler getirsin!