Mübarek Ramazan ayının sona ermesiyle birlikte şehrimizde yoğun bir düğün sezonu yaşanmaktadır. Varlığın ve huzurun bir göstergesi olarak yoğun bir şekilde velime yemekleri, ziyafetler ikram edilmektedir. Bunları bir nimet olarak görmek ve şükretmek lazım. Allah affetsin zaman zaman israf ve şova dönüşen bu merasimler, varlığın ve huzurun sonucu olarak gerçekleşmektedir. Zira Gönül Coğrafyamızın pek çok yeri, böyle düğün merasimlerinden mahrumdur. Kan gölü ve gözyaşı seli içerisinde yaşayan pek çok kardeşimiz bu imkanları hayal bile edememektedirler. Onun için, içerisinde yaşadığımız nimetlerin kadr ü kıymetini bilmeli ve şükretmeliyiz. Çünkü Rabbimizin va’di vardır ve O’nun va’di haktır: Şayet şükrederseniz, nimetlerimi artırırımda artırııırım. Ama nankörlük ederseniz, benim azabım yamandır!
Özellikle hafta sonlarında onlarca düğün davetiyesi aldığımız şu günlerde yeni evlenenlere ve düğün-dernek yapanlara bazı hususları hatıırlatmayı uygun bulduk. Zira insan hangi seviye ve konumda olursa olsun duaya ve nasihata ihtiyacı olan bir varlıktır. Onun için hadiste din nasihattir/samimiyettir buyrulmuş ve Allah ve Rasülü, yöneticiler ve tüm müminler için samimiyet ve nasihatin gereği vurgulanmıştır.
Öncelikle belirtelim ki, aile yuvası Allah’ın ayetlerinden bir ayettir. Bu ayete saygı duymalı, onun saygınlığına gölge düyürecek haram ve günahlardan onu korumalıyız. Nasıl ki yerde gördüğümüz bir ayet yazılı kağıdı, alıp saygıyla yerden kaldırıyor, onu okuyor, anlıyor ve gereğini yapmaya gayret ediyorsak; bu ayeti de aynı titizlik ve ihtiram ile korumalıyız.
Bizim kültürümüzde aile yuvası, Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle cümlesiyle kurulur. Aslında bu cümle, İslam ailesinin patentidir. Gerekli olan ise, ailenin gerçekten Allah ve Rasülünün emir ve ölçüleri doğrultusunda kurulması ve yaşatılmasıdır. Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle kurulan bir yuvanın düğün dernek merasimlerinde haramlar, çılgınlık, israf, alkol ve işret olmaz. Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle kurulan bir yuvada Allah ve Rasülünün ölçülerine aykırı söz ve davranışlar olmaz. Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle yuva kuranlar, aralarında zuhur edebilecek anlaşmazlıklarda Allah ve Rasülünü hakem kabul eder ve problemlerini bu çerçevede çözerler. Onlar asla hısım olmuşken, hasım olmamaya gayret ederler.
Aile yuvasını ayakta tutmak, onun kuruluşunda gayret eden tüm yakın akrabalara ve tabi ki öncelikle karı kocaya gereken bir sorumluluktur. Aile büyükleri ve yakınlar, yuvayı kurmak için nasıl çırpınıyorsa; o yuvayı ayakta tutmak için de aynı şekilde gayret etmelidirler.Yoksa sıla-i rahim dediğimiz akrabalık bağları, sadece gelinle damadı dünya evine katıvermek,yalnızca çöpçatanlıktan sonra düğün ve ziyafete katılıvermekle olmaz ve bitmez.
Bu genel hatırlatmalardan sonra şimdi de gelin ve damatlara bazı hatırlatmalarda bulunalım:
Gelin kızımız!
Tüm özellik ve güzelliklerini öncelikle ve yalnızca kocana sergile. Kocanı her konuda tamamlayacak bir yarım olduğunu unutma.
Şimdiye kadar anne babanın kızı idin, şimdiden sonra kocanın karısı olduğunu unutma.
Allah’ın rızasının meşru isteklerini yerine getirmede kocanın rızası içerisinde olduğunu unutma.
Sadakat, kanaat ve itaat aile içerisinde şiarın olsun.
Kocanın cenneti ol ve onun cenneti kazanması için gayret et.
Fani dünyanın basit şeylerini öne çıkararak ailede problem üretme.
İnsan varsa hata ve kusur da vardır. Yanlış yapabilirsin, yanlış anlaşılabilrsin. Hatadan dönmesini ve özür dilemesini bil.
Namazlarını kocanın imametinde cemaatle kılmaya bak. Evinizde Kur’ân sadaları eksik olmasın. Beraberce dini sohbet ve okumalarınız kesintisiz sürsün.
Kocana teşekkür ve dua etmeyi ihmal etme!
Damat Evladım!
Allah’ın ayeti ve en büyük nimeti aile yuvasının reisi olmak, omuzlara büyük sorumluluk yüklenmek demektir. Sorumluluğunun farkında ol ve yuvanı haramlardan, iç ve dış şer odaklarının saldırılarından koru.
Unutma sen bu yuvayı kurarken Hz. Âdem-Hz.Havva çiftini, Hz.Muhammed-Hz. Hatice çiftini, Hz. Ali-Hz. Fatıma çiftini örnek alarak kurdun. O halde hayatında hep onları örnek al ve onların yolunu izle ki berekete nail olasın!
Karının sende, önce Allah’ın sonra da ailesinin kıymetli bir emaneti olduğunu unutma ve bu emanete ihanet etme!
Gözün, gönlün ve aklın dışarda olmasın, hep helalinde olsun! Parmağına taktığın yüzük sana, evinde seni bekleyen bir helalin olduğunu sürekli hatırlatsın.
Yuvanın selametle ayakta kalmasını düşün ve bunun için çalış. Asla boşamayı aklına ve diline yaklaştırma. Unutma, yeryüzünde bir boşama oldu ma Mele-i Âlâ titrer.
Eşini eleştirmekten çok takdir etmeye bak!
Eşine teşekkür etmeyi ve dua etmeyi ihmal etme.
Evlendiniz, artık kendinizden ibaret değilsiniz. Karı-koca olarak sizin mutluluğunuz pek çok insanın mutluluğu; sizin mutsuzluğunuz da pek çok insanın mutsuzluğudur. O halde siz mutlu olun ki akrabalarınız da mutlu olsun. Kendinizi de onları da üzmeyin!
Kendisine layığıyla kul olan evlilere Yüce Mevlâ yardım eder, merhamet eder, mağfiret eder. Mevlâ yar ve yardımcınız olsun!