Türkiye’de yıllardır konuşulan fakat siyaset kurumu üyelerinin birlikte hareket edememesinden kaynaklı bir türlü hayata geçiremediğimiz Türk tipi Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’de yemin etmesi, akabinde de Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yeni Bakanlar Kurulunu açıklaması ile bugün bilfiil başlamış oluyor. Yeni dönemin öncelikle ülkemize, tüm vatandaşlarımıza, bölgemize, mazlum milletlere ve bu asil millete hizmet yarışında, etkili ve yetkili tüm kurum, kuruluş ve makamlarda görev alacak Türk Devleti ve Türk Milleti sevdalısı bireylere de hayırlı olmasını ve kalıcı hizmetlere de vesile olmasını dilerim.
15 Temmuz hain darbe ve ihanet kalkışmasının akabinde içeride oluşan devlet, millet, ana muhalefet ve muhalefet milli duruşu, birlik ve beraberlik ile birlikte 16 Nisan halk oylamasında vatandaşlarımızın onayına sunulan yeni sistem ve yeni dönemin için artık beklemenin ve vakit kaybetmenin bir anlamı olmadığı tebarüz etmiştir. 16 Nisan referandumunda vatandaşlarımız tarafından büyük bir oy çokluğu ile kabul edilen yeni sistemin hayata geçmesi için 2019 yılını beklemek gerekiyordu. Fakat sınırlarımızdaki hareketlilik, içerideki vesayet ve vekâlet odaklarının ivmesi ve dışarıdaki baskıların da artması ile birlikte, Kasım 2019 tarihini beklemenin bir anlamının olmadığı ve 24 Haziran erken seçimleri ile birlikte yeni hükümet etme sistemin bir an önce Türkiye’de uygulamaya geçilmesi ivedilik ve aciliyet kazanmıştır.
Ülkemizde, yeni hükümet etme sistemine geçmek neden ivedilik ve aciliyet kazanmıştır? Parlamenter sistemde bu ülkede neler yaşanmış ve olmuştur, kabaca bir bakalım. Ülkemiz, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte yaklaşık bir asırdır parlamenter sistem deneyimine sahiptir. Bu süre zarfında, parlamenter sistemin yaratmış olduğu tıkanıkları çözmek ve çıkış yolu adına birçok husus anayasamızda düzenlemiştir. Çözüm ve çıkışın olmadığı dönemlerde neler olduğu ve neleri yaşadığımız da malumdur! Bu bağlamda ülkemizde, başkanlık, yarı başkanlık, Türk tipi başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bilhassa son yirmi yıllık süreçte pek çok siyasetçi ve akademisyen tarafından parlamenter sisteme alternatif olarak ileri sürülmüştür. Yeni sistem, devletin temel erklerinin birbirleriyle olan ilişkilerini tekrar ve yeniden düzenleyen, geniş etki alanıyla ülkemizin birçok alanında değişim ve dönüşüm yaratacağı kesindir. Mevcut parlamenter sistemin uygulamada yaratmış olduğu istikrarsızlıklar sonucunda demokratik değerlerin kurumsallaşamadığı ve beklenen ekonomik performansın sergilenemediği, yeni sistemin bu alanlarda çok büyük bir ivme ve hız kazandıracağı da uygulayıcılar ve vatandaşlarımız tarafından beklenmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki güçlü yürütme, parlamenter sistemde yaşanan siyasi krizlerinin oluşmasını önleyerek, ülkemizin ekonomik, sosyal, siyasi ve demokratik kazanımlarını heba eden, çeşitli vesayet ve vekâlet odakları ve kalkışmalara da asla izin vermeyecektir.
Türkiye yeni yönetim ve hükümet sistemine geçmek ihtiyacı neden ve nereden duymuştur? Yüz yıllık Cumhuriyet tarihimizde yaşanmış olan tüm inkıtalar ve sorunlar yeni sistem için etken olmuş mudur? 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 askeri darbesi arasındaki yirmi yıllık süreçte bu ülkede sadece YİRMİ BİR HÜKÜMET kurulmuştur! Neredeyse her yıla bir hükümet! Dünya ile nasıl rekabet edebileceksiniz? Bu millete nasıl hizmet götürebileceksiniz? Yeni gelen siyasi bir hükümet yatırım kararı dahi alamadan ömrünü tamamlamaktadır! Yatırımları ve hizmetleri nasıl takip edebilecektir? Peki, bu ülkede yaşanmış olan askeri vesayet, bürokratik oligarşi ve darbe kalkışmalarına ne demeli? Bu millet ve devleti, 15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışmasını neden yaşamıştır? Böyle karanlık gün ve geceleri tekrardan yaşamak zorunda mıyız? Cumhuriyetimizin kurulması akabinde günümüze kadar yaşadığımız darbeler ve muhtıralar tecrübe olması açısından yeterli değil midir? Arık YETER! Artık Türk Devletinde, her türlü vesayet, vekâlet odakları ve tüm kalkışma odaklarının beli kırılmalıdır! Yeşermesi ve yaşamasına dahi izin ve imkân verilmemelidir! Türk milletinin gideceği bir başka Anadolu toprağı yoktur! Türk Devleti ve Milleti, bin yıllardır vatan edindiği Anadolu diyarında, iki bin yıllık kadim devlet geleneği, tarihi devlet tecrübesi ve kodlarına artık dönmektedir! Cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemimizdeki bakanlık sayısının ON ALTI olarak açıklanması ve belirlenmiş olması dahi artık devlet yönetim sistemi olarak, tarihi devlet kodlarımıza dönmeye başladığımızın ilk işaret fişeği ve emareleri olduğunu da düşünüyorum! Devamı da gelecektir!