Yeniçağ dini hareketlere dikkat

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Gerek Batı ve gerekse Asya kökenli yeni çağ dini akımların ortak yanı; yoga ve meditasyon uygulamakta, reenkarnasyona inanmaktadır. Bir başka ortak yanları da gizemli ve içe dönük bir karakter taşımalarıdır. Mensuplarına karşı korkunç bir sübjektivizme vurgu yapan bu akımlar, mensuplarının benlik duygularını korkunç bir şekilde tanrılaştırmaktadırlar. Bu şekilde bir eğitimin sonucunda, bu insanlar,  kendi aidiyet köklerinden,  aile ve aile değerlerinden tamamen kopmaktadırlar.

 Bilhassa Osho hareketi gibi sınır tanımayan hedonizmi öne çıkaran dini akımlar, gençleri ahlaki kuralları hiçe sayan komünal yaşam tarzlarının kucağına atmakta ve onların her türlü uyuşturucu ile tanışmalarını sağlamaktadırlar. Özellikle Raelyenler olarak isimlendirilen hazcı gruplar, beyin yıkama neticesinde bu gençleri toplu intiharlara bile sürüklemektedirler. Bu hareketlerin dini liderlerine son peygamber anlamında rael denmektedir.

 Yeniçağ dini hareketlerinin başında sınırsız bir otorite ile donatılmış karizmatik liderler bulunmaktadır. Bu kişiler, topluluk içinde  “kutsal üstad” , “kutsal kişi”, “evrensel sözcü” gibi unvanlarla anılmaktadır. Bunlar kendilerini çevrelerine yerine göre“mesîh” ,  “mehdi” ve  “peygamber” olarak lanse ederler. Yollarının tek doğru olduğunu dile getiren bu dini önderler,  çok yakında altın çağı kuracakları vaadinde bulunurlar. Bağlılarına sürekli, “seçilmiş”ler şeklinde hitap eden bu kişiler, beyin yıkama konusunda çok mahirdirler. Paranoid kişiliklere sahip olan bu dini liderlerin temel özellikleri; şüphecilik ve büyüklenmeciliktir. Sürekli başkaları tarafından onaylanmayı bekleyen bu kişilikler çevrelerindeki insanları ailelerinden koparmak suretiyle kendilerinin kulu, kölesi yaparlar.

Bilindiği gibi, küreselleşme politikalarının hızlandırıcısı durumunda olan iletişim devrimi, zaman-mekân mesafelerini ortadan kaldırarak dünyayı küçük bir köy haline getirmiştir. Bu değişimin bir sonucu olarak bütün kültür ve inançların mahremiyet alanları deşifre edilmekle kalmadı, farklı inanç topluluklarının yaşam tarzları, iletişim araçları sayesinde kısa zamanda dünyanın her tarafına ulaştırıldı. Böylece ufocu okültist akımlar da mesajlarını yaymada bu teknolojiden istifade etmiş oldular.

Yeniçağ dini akımların karizmatik liderlerinin çoğu modern medyumculuğa soyunmuşlardır.  Bağlılarına gelecekten haber vermekle yetinmeyen bu liderler, ayrıca dünyada meydana gelen olaylar üzerinde tasarrufta bulunduklarını da iddia etmek suretiyle peygamberlere alternatif olduklarını ortaya koymuşlardır.  Bütün bu hareketlere karşı yeni ilm-i kelamın yapması gereken birçok şey vardır. Bunların başında da, yeni bir din dili geliştirerek İslam’ın tevhid inancını ve ahlaki değerleri doğru bir şekilde sunmaktır. İşte o zaman asıl nübüvvet kurumu, kendisinden beklenen görevi yerine getirmiş olacaktır.

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.