Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Başkanlık binasında basın mensupları için bir iftar yemeği verdi.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar yemeğinin ardından konuşan Erbaş, Ramazan ayını en iyi tarif eden ifadenin 'mektep' olduğunu söyledi. Erbaş, “Ramazan mektebi bizi Kur’an ile eğitir. Kur’an ile aydınlanan benlikler her türlü bencillikten kurtulur. Kur’an ile buluşan zihinler her türlü yanlıştan uzaklaşır, arınır. Genel olarak lüzumsuz tartışmalardan uzak, sükunet ve sekinet ile bir Ramazan yaşıyor olmamızdan memnuniyet duyuyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak her Ramazan ayını, özellikle irşat için önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Ramazan ayında infak, zekât, paylaşma ve yardımlaşma konularını yoğun olarak ele alıyoruz. Zira paylaştıkça bereket artacaktır. İyilikleri çoğalttığımızda kötülükler azalacaktır. Bugün dünyanın en büyük sorunu, bir tarafta milyonlarca insan açlık, yoksunluk ve yoksulluğun pençesinde kıvranırken, diğer yanda devasa servetler içinde, duyarsız, şımarık ve azgın toplulukların varlığı söz konusudur. İnfak, zekât gibi ibadetlere dair çalışmalarımız artarak devam edecektir. Gösterdikleri ilgi ve hassasiyet için aziz milletimize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
AÇIK HAVADA ENDERUN USÜLÜ TERAVİH NAMAZI
Erbaş, dünyanın farklı coğrafyalarında ihtiyaç sahiplerine 100 bini aşkın gıda paketi ulaştırdıklarını, 200 bin kişiye iftar verdiklerini, yurt içinde 40 bin adet alışveriş kartı dağıttıklarını, yurt içinde 5 bin yurtdışın da 11 bin çocuğuna bayramlık kıyafet yardımı yaptıklarını anlattı. Toplamda 22 milyon liranın üzerinde yardım yaptıklarını açıklayan Erbaş, “Bu çalışmalarımız artarak devam edecektir. Milletimizin yardım elini, büyük bir sorumluluk, hassasiyet ve şeffaflıkla, yurt içi ve yurt dışında ihtiyacı olan kardeşlerimizle buluşturmaya devam edeceğiz. Buna ihtiyacımız var. Muhtacın yardım almaya ihtiyacı olduğu gibi, imkânı olanın, zenginin de yardım etmeye ihtiyacı var. Çünkü yardımlaşmak hepimize iyi gelecek. Hepimize iyilik getirecektir. İnşallah 1 Haziran Cumartesi akşamı İstanbul Yenikapı’da 300 binin üzerinde vatandaşımızla açık havada teravih namazı kılarak bu yılın Ramazan ayını taçlandırmış olacağız. İstanbul’un fethinin 566’ını yıldönümü münasebetiyle Yenikapı’da İstanbullu kardeşlerimizle birlikte Enderun usülü teravih namazı kılacağız. Buradan bu faaliyetimizi de duyurmuş olayım. Şimdiden Kadir gecenizi ve Ramazan bayramınızı tebrik ediyor, bu mübarek zamanların, sizlere, ailelerinize, milletimize ve tüm Müslümanlara huzur ve esenlik getirmesini cenabı Allah’tan niyaz ediyorum” diye konuştu.
‘ORUÇ TUTMAMAK İÇİN MAZERETLER BELLİ’
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Erbaş, bir teknik direktörün oruç tutan futbolcusuna ‘Orucun telafisi var, ama maçın telafisi yok’ demesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Türkiye’de dini konularda toplumu aydınlatma alanında en yetkili kurumun Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu olduğuna dikkat çekti. Erbaş, “Oruç tutmamayı gerektiren haller en basit ilmihal kitaplarında bile yer alıyor. Kur’an-ı Kerim’de de yolcu ve hasta olduğunuz takdirde tutamadığınız günler sayısınca Ramazan’dan sonra tutabilirsiniz diye sadece, orucu bırakmak ya da tutmamak için hastalığı ya da yolculuğu Rabbimiz mazeret olarak gösteriyor. Bunun dışındaki haller orucu bıraktırmayı gerektirecek mazeretler değildir” cevabını verdi.
Erbaş, FETÖ terör örgütüne yönelik mücadele ile ilgili çalışmaların sorulması üzerine ise şunları söyledi:
“Şu anda da din istismarı ile mücadele bağlamında hocalarımızla ve il müftülerimiz, ilçe müftülerimiz, vaizlerimiz, tüm personelimiz ile bir seferberlik halindeyiz. Özellikle FETÖ ile mücadele noktasında. DEAŞ ile mücadele noktasında raporlarımızı kitaplaştırdık ve 1 milyon adet kitap bastırdık. Yurtdışına yönelik bu raporları başta İngilizce olmak üzere yabancı dillere çevirilerini yaptık.”
1800 YARDIM TIR'I GÖNDERİLDİ
Ali Erbaş, son dönemde yapılan kamuoyu araştırmalarında Türkiye’de deizm ve ateizmin yaygınlaştığı yönünde bulguların elde edilmesini nasıl değerlendirdiği sorulunca, deizmin peygamberi devreden çıkaran ve Yaratıcı’nın herkesi kendi haline bıraktığını kabul eden bir inanç anlayışı olduğunu söyledi. Deizm ile ilgili bu tanımlamaları yapınca insanların bu anlayıştan uzaklaştığını belirten Erbaş, şunları kaydetti:
“Doğru dini bilgi ile özellikle gençlerimizi beslemeliyiz, çocuklarımızı beslemeliyiz. Deizmin, ateizmin ne olduğunu bu tür birtakım kavramların esas anlamlarının ne olduğunu milletimize, çocuklarımıza, gençlerimize öğretmek zorundayız. Suriye’de Zeytindalı ve Fırat Kalkanı bölgelerine şu ana kadar bin 800 TIR gıda maddesi gönderdik. Bölgede görev yapan 2 bine yakın din görevlisi için, Müslüman çocuklara daha nitelikli din eğitimi verebilmeleri için Türkiye’de hizmet içi eğitim düzenledik.”