Yerli biyosensörle sıvı analizi 1 dakikada yapılacak

İnsan vücudundan alınan kan ve idrar gibi vücut sıvılarının analizi, GTÜ Nanoteknoloji Enstitüsünde yürütülen projelerde üretilmesi hedeflenen yerli biyosensör ile 1 dakikadan daha az sürede gerçekleştirilebilecek - GTÜ Nanoteknoloji Enstitüsü Müdürü Doç.

KOCAELİ (AA) - ŞAHİN OKTAY-ŞENGÜL OYMAK - Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Nanoteknoloji Enstitüsü bünyesindeki Temiz Oda Laboratuvarı, kan ve idrar gibi vücut sıvılarındaki madde konsantrasyonunu kısa sürede ve yüksek hassasiyette ölçecek yerli biyosensör üretmeyi hedefliyor.

GTÜ Nanoteknoloji Enstitüsü Müdürü ve Temiz Oda Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Numan Akdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hava parçacık konsantrasyonunun, ısı, nem ve basınç gibi diğer ilgili parametrelerin gerektiği şekilde kontrol edildiği bir alan olan laboratuvarda fotolitografi işlemleri yaptıklarını söyledi.

Laboratuvarın, elektronik sahasında askeri teknolojilerde, otonom araçlarda, bilgisayarlarda ve özellikle son dönemde biyosensör uygulamalarında çok yaygın olarak kullanılan litografi işlemlerini yapabilecekleri tüm kabiliyetlere sahip olduğunu dile getiren Akdoğan, laboratuvarda özellikle sağlık alanında kullanılan biyosensör üretimine odaklandıklarını kaydetti.

Akdoğan, şu an biri TÜBİTAK diğeri de GTÜ tarafından desteklenen 2 projeyi yürüttükleri bilgisini vererek, bunun yanı sıra fizik, kimya ve malzeme mühendisliği gibi bölümlere de destek verdiklerini aktardı.

Sağlık alanında kullanılacak biyosensörleri geliştirmek için çalışmalar yaptıklarını anlatan Akdoğan, şunları söyledi:

"Biyosensörler, insan vücudunda bulunan sıvı örneklerinde hangi hastalığın var olduğunu ve insan vücudundaki malzemenin konsantrasyonunu tespit etmek için kullanılan cihazlardır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarla 1 nano parçacığı bile tespit edebilen biyosensörler üretildi. Yani birkaç atomdan oluşan bir nano parçacığı bile bir biyosensör algılayabiliyor. Biyosensörler yardımıyla vücutta bu hastalık var mı, varsa konsantrasyonu ne kadar bunu 1 dakikadan daha az sürede tespit etme imkanını bize veriyor."

- "Tırnak büyüklüğündeki alana laboratuvar yapabiliyoruz"

Doç. Dr. Akdoğan, Türkiye'deki lazerle maske yazıcı 5 cihazdan birinin laboratuvarlarında bulunduğunu aktararak, "Laboratuvarımızdaki lazer maske yazıcı, yaklaşık 1 mikron çözünürlüğünde maskeler üretmemize imkan sağlıyor. Bu ne demek? Saç telinin yüzde 1'i demek. 1 mikron kalınlık, 1 metrenin milyonda biri demek. Dolayısıyla, biz bu hassasiyette maskeler tasarlayabiliyoruz. Sonra bu maskeleri kullanarak istediğimiz sensör yapılarını üretebiliyoruz. Bu da çok küçük alanlara sığabilecek laboratuvarlar yapmamıza imkan sağlıyor. Yani laboratuvardaki imkanları kullanarak insan kanı içerisinde bulunan hastalıkların ve bazı istediğimiz malzemelerin tetkik edilebilmesi için tırnak büyüklüğündeki bir alana, biz laboratuvar yapabiliyoruz." diye konuştu.

Bu işlemleri yapabilmek için öncelikle tasarım yaptıklarını anlatan Akdoğan, "İlk önce hangi biyosensör yapısını ve hangi laboratuvar sistemini mikron boyutlarında üreteceğimizi tasarlıyoruz. Daha sonra maskelerimizi lazer yazıcıyla yazdırıyoruz. Ondan sonra örneklerimizi atomik mertebede büyüterek maske yapılarımızı kurmuş oluyoruz. En son da gelişmiş optik mikroskoplarla istediğimiz maske yapısı oluşturuldu mu, biyosensör yapısı oluşturuldu mu bunu gözle görüyoruz. Her şey istediğimiz gibi gittiyse bu biyosensör yapılarının elektronik ve manyetik karakterizasyonlarını gerçekleştiriyoruz." şeklinde konuştu.

- "Hedefimiz uygulanabilen biyosensör üretmek"

Akdoğan, bu teknolojilere sahip olmanın ülkeye ekonomik anlamda çok büyük katkı sağlayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Günümüzde nanoteknolojideki dünya çapında milyar dolarları bulunan yatırımların yüzde 50'den fazlası sağlık ve ilaç sektöründe. Biz de bu alanda teknoloji üreten bir ülke olmak istiyoruz. Laboratuvarımız bize bu imkanı sağlıyor. Hedefimiz, teknolojik olarak uygulanabilen biyosensörleri laboratuvarlarımızda üretmek."

Çok iyi yetişmiş akademisyen ve öğrencilerden oluşan ekibe sahip olduklarını dile getiren Akdoğan, gelecek yıllarda gerçekleştirecekleri projelerle Türkiye'nin bu alanda öncü ülkelerden biri haline gelebilmesi için gayret ettiklerini söyledi.

Akdoğan, burada yaptıkları çalışmaların henüz Ar-Ge aşamasında olduğunu belirterek, "Biyosensör aşamasına geçtikten sonra bunların mikro akışkanlı kanallara entegre edilmesi lazım. Yani ticari ürün haline gelmesi hemen proje bittikten sonra mümkün değil. Biz, en hassas işlemi yapabilecek sensörü geliştirme aşamasındayız." dedi.

AA

Teknoloji Haberleri

Yeni Nesil 5G Teknolojisinin Temel Özellikleri
Cerrahi İşlemlerde Robotik Tıp Kullanımı
Mevlana Kalkınma Ajansı TeknoGirişim Dersi Programı'nın 4. Dönemi Başladı
HÜRJET ses hızını aşmayı başardı