Yetimlere bakmamaya mazeret üretmek

Prof. Dr. Ali Akpınar

Geçtiğimiz hafta Müftülüğümüzün Bir Yetime Aile Olmak  başlıkla bir paneli vardı. Bizim başkanlığımızda gerçekleşen panelde öne çıkan çok önemli hususları sizleri paylaşmak istiyorum:

Yetim, tek başına yalnız kalan çocuk anlamına gelir. Buluğa ermemiş babasıs kalmış çocuğa yetim denir. Kelimenin çoğulu yetâmâ ve eytâm kelimeleridir. Öksüz çocuklar için de yetim kavramı kullanılır. Ancak çocuğun bakımı öncelikle babaya ait olduğundan ve babasını kaybeden çocuk bakıma muhtaç olacağından özellikle yetimlerin hakları üzerinde durulmuştur. Arapçada annesini kaybeden çocuğa aciyy, hem anne hem babasını kaybeden çocuğa latîm denir. Kur’ân’da yirmi iki ayette yetimlerden bahsedilmiş, onların hakları konusunda müminler uyarılmıştır.

Peygamberlerden Hz. Âdem, zorunlu yetimdir. Hz. Musa, analı yetimdir. Hz. Yusuf ise babalı yetim olmuştur. Hz. İsa, hikmetli yetim olarak babasız dünyaya gelmiştir. Peygamberimiz de yetim olarak dünyaya gelmiş bir yetim hâmisidir. Yüce Rabbimiz,pek çok peygamber gibi, yetimlerin derdiyle dertlensin diye ona yetimliği tattırmıştır. Nitekim Duhâ suresi ayetlerinde şöyle buyurmuştur: Rabbin seni yetim bulup barındırmadı mı? O halde yetime kahirlenme! Müşrikler, Peygamberimizi küçümsemek ve onun garibanlığını başına kakmak için ona Ebu Talib’in yetimi derlerdi.

İslam öncesi dönemde yetimin malına el konur, yetim kızlar zorla evlendirilir ve mehirlerigasp edilirdi. İslam, diğer gariban insanların haklarını savunduğu gibi, yetimin de hakkını savundu ve yetimin malına yaklaşmamayı emir buyurdu. Günümüzde de savaş, hastalık, tabii afetler, iş kazaları sebebiyle kimsesiz çocukların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bunun sonucu olarak hakları gasbedilen çocuklar, çocuk istismarları, sokak çocukları ve çocuk suçlular gibi problemler günümüzün önemli sorunları arasında yer almaktadır. Tam da bunoktada İslam’ın yetimler konusundaki uyarıları büyük önem taşımaktadır.

Bugün Konya’mızda on binden fazla yetim çocuk bulunmaktadır. Çocuk için anne ve baba şefkati oksijen kadar hayatî önem taşımaktadır. Bunun için kimsesiz çocukların yuvalarda bakılması yerine, koruyucu ailelerin yanında hayata hazırlanmaları tercih edilmektedir. Bu meyanda 81 ailenin yanında yalnızca 93 çocuğa bakılmaktadır.

İslam, başkasının çocuğunu alıp kendi çocuğu gibi üzerine kaydettirme demek olan evlat edinmeyi yasaklamıştır. Bu hem aile içerisinde mahremiyet sınırlarının çiğnenmesine, neseplerin karışmasına, hem de gerçekten varis olmayanların vereselerin arasına girmesine neden olmaktadır. Ancak evlatlığın yasaklanması, mahremiyet ve miras meselesi gerekçe gösterilerek yetimler görmezden gelinemez, gücü ve imkanı yerinde olanlar yetimlere kayıtsız kalamaz. Ben yetimi iyi yetiştirememem, onun hakkını çiğnerim endişesi de yetimlere kayıtsız kalmanın gerekçesi olamaz. Mahremiyet ölçülerine dikkat edilerek ve çocuk gerçek anne babasının üzerinde kayıtlı kalarak da aileler yetimlerin bakımını üstlenebilirler. Zaten ilgili bakanlık, yetimlere bakmayı taahhüt eden ailelere onların giderlerine fazlasıyla karşılamaktadır. Yeter ki yetimler sıcak bir aile ortamına kavuşsun. Duyarlı Müslümanlar yetimlere sahip çıkmazsa, onlara birileri sahip çıkacak ve o çocuklar her bakımdan istismar ve heder edilecektir.

Peygamberimizin şehid olan Hz. Hamza’nın kızı Ümame’yi, teyze anne gibidir buyurarak teyzesinin kocası Cafer’in yanına vermesi; Hz. Ebubekir’in yetim olan Mıstah’ı Mekke’de yanına alıp yetiştirmesi; bizzat sokakta ağlarken gördüğü Beşir b. Akrabe’yi yanına alıp sen kimsem yok diye ağlama, ister misin Muhammed senin baban, Aişe senin annen, Fatıma senin kardeşin olsun diyerek yanına alıp sahiplenmesi İslam Tarihinin örnek olaylarından yalnızca bir kaçıdır.

Rabbimiz buyurur:

Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin… (2/83)

Yetimlere mallarını verin. Temizi mundara değişmeyin, onların mallarıyla kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur.(4/2)

Yetimin malına ergin çağa ulaşana kadar en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. (17/34)

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır. (4/10)

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.