Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu, Başbakan Erdoğan'ı HaberTürk'teki programında konuk eden Yiğit Bulut'u Vatan Gazetesi'nde eskiden yazdığı bir yazıyla vurdu.
Bulut'un 2008 yılında yayımladığı ve AK Parti hükümetine ağır eleştirilerde bulunduğu yazısından uzun bir alıntı yapan Mustafa Mutlu, Bulut'u "Yiğit arkadaş", "Yiğit adam", "Çakma Yiğit" gibi kelimelerle tasvir etti.
İŞTE O YAZI:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinin en ağır ‘bölücü, gerici, küresel’ tehdidi altında olduğunu düşündüğüm bir ortamda, Cumhuriyet tarihinde hatalar yapıldığını da kabul ederek, Cumhuriyet’i eleştirenlere şunu söylemek istiyorum:
Türkiye 1923-2001 arasında ‘her alanda esir alınma denemelerine’ rağmen ‘ayakta kalmayı’ başardı.
2001-2008 arasında ise ‘elinde ne varsa sattığı gibi’, ayakta kalmayı bırakın ‘1923-2001 arasında esir almak isteyenler’ tarafından ‘her alanda yönetilir’ hale geldi.
Olaya bu açıdan bakınca özellikle 1923-2001 arasında ‘yapılan toplam borcun’, 2001 sonrası Cumhuriyet tarihinden fazla arttığı da düşünülünce ortaya çıkan tablo çok net:
Cumhuriyet’in değerlerini satıp, yok edip, ülkeyi borç batağına saplayıp sonra da ‘eleştirmek’, ‘İşte sizin Cumhuriyetiniz’ demek çok ama çok kolay!
Yapılana ‘saldıranlara’ ve acımasız eleştirenlere söyleyecek tek bir şey var:
Haddinizi bilin!”
***
Yukarıdaki bu yazı bana ait değil...
On beş ay öncesine kadar yan sayfamda köşesi olan Yiğit Bulut tarafından yazılmış ve 5 Aralık 2008‘de bu gazetede yayınlanmış...
Başlığı ise “Hadi oradan be!
***
“Yiğit” arkadaş, altına imzamı atabileceğim bu yazıyı yazdıktan bir süre sonra bu gazeteden ayrıldı ve Habertürk TV‘nin başına geçti...
Önce “Cumhuriyet değerleri”ne bakışı değişti de bu “ballı iş” öyle mi geldi; yoksa “ballı iş”i kaptırmamak için mi “Cumhuriyet değerleri”ne yaklaşımını farklılaştırdı; bilemiyorum ama...
Tek bildiğim şey, bu arkadaşın aradan geçen 15 ayda inanılmaz bir hızla değiştiği!
***
“Yiğit adam”daki bu değişim, önceki akşam “doruk” noktasına çıktı.
Bizde yazdığı dönemde gözünün yaşına bakmadan eleştirdiği Başbakan‘ı, yönettiği kanaldaki bir programda misafir etti.
Eğildi, büküldü; Başbakan‘ın ve iktidarın düne kadar yerden yere vurduğu bütün uygulamalarını göklere çıkardı...
Sırf ona yaranmak için; başta TÜSİAD, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleriyle, muhalefet partileri olmak üzere, iktidarı eleştiren kim varsa, hepsine saldırdı!
Başbakan‘la uzun uzun iktidarın yaptığı ve yapacağı “projeler”i konuştu; hepsine methiye düzdü!
Ama...
“Gazeteci” olduğunu unuttu ve örneğin son günlerin en önemli tartışma konusu olan “soy” meselesine girmedi...
Başbakan‘ı karşısında bulmuşken, “Neden ‘Boy değil, soy önemli’ dediniz” diye sormadı; soramadı!
Başbakan‘ın karşısında öylesine ezilip büzüldü ki; “yandaş medya”nın “Başbakan’a çanak sorular sormakla görevli” kadrolarına bile rahmet okuttu!
***
Dün gazeteye gelir gelmez ilk işim, “çakma yiğit” arkadaşın yaptığı o programın bir DVD kaydını edinmek oldu...
Bundan sonra konuşma yapmak için gittiğim her iletişim fakültesinde öğrencilere sadece bu kaseti izlettireceğim...
“Size nasıl gazeteci olacağınızı değil de, nasıl gazeteci olmamanız gerektiğini anlatmaya geldim” diyeceğim...
***
“Çakma yiğit” arkadaşı; bu eşsiz “dönme ve kıvırma şovu”yla, gelecek nesil meslektaşlarımızın yetişmesine yaptığı bu büyük katkıdan dolayı ayakta alkışlıyorum!