2005 yılının sonuna yaklaştığımız şu günlerde, Türkiye’de baş döndürücü hızda gündem değişiyor. İletişim teknolojisinin artması, çok kanallı televizyonlar ve her şeyden daha önemlisi olan internet, gerçekten dünyamızı global bir köy haline getirdi.
Şu günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir konuşmasında yaptığı kimlik tartışmaları, gündemi her zamankinden daha fazla meşgul etti. İşi sadece haber kanalı olan televizyonların da buna katkısı büyük oldu. Farkında mısınız bilmem ama muhalefet, Başbakanın konuşmasına takılarak gündem de yenilik yapmak yerine, belirlenmiş konularda tur atıp duruyor.
2005 yılında bu ülkede çok büyük değişimler yaşandı ve hala da yaşanıyor. Özellikle AB müzakerelerine başlama takvimi, süreçte olumlu bir ivme meydana getirdi. Sağlıkta dönüşüm çalışmaları ile başlayan ve Sosyal Güvenlik alanında atılan büyük adımlarla devam eden icraatlar, Türk halkının daha iyi şartlara kavuşacağına ilişkin iyimser havayı artırdı.
SSK hastanelerinin tek elden yönetilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığına devredilmesi, hemen ardından SSK’lı vatandaşlarımızın birçok hastane ve sağlık tesislerinden hizmet alabilmelerinin önünün açılması, ilaçlarını Türkiye’de 22 bin eczaneden rahatça alabilme imkânlarına kavuşması, bu yılın en büyük kazanımlarını oluşturmuştur.
Fazla değil, bundan birkaç yıl evvel, hemen herkes sabah uyandığında acaba ülkede hangi banka fona devredilmiş, hangi yerden pis kokular geliyor, acaba Merkez Bankası dolara müdahale edecek mi, Tahtakale’nin dar sokaklarında bugünkü kur kaç olacak, borsa yine tepe takla mı oldu diye büyük bir endişe ile haber beklerdi. Ama şimdi sanki aradan çok uzun yıllar geçmiş te yaşanılan günler tarihte yerini almış gibi, kimsenin bu konularda bir endişesi kalmamış. İşte bu durum, tek parti iktidarının halkımıza yaşattığı güven ve huzur ortamından kaynaklanmaktadır.
AK Parti hükümeti gerçekten üç yıl içerisinde, ekonomi alanında büyük bir irade sergileyerek başarı elde etmiştir. Enflasyonla mücadele ve sıkı Maliye Politikaları, ekonomide çok büyük kazanımlara sahip bir ülkeyi karşımıza çıkarmıştır. Peki, ülkemizin sorunları bitmiş midir? Hayır, biz hala borcunu çevirebilen bir ülkeyiz. Mali disiplini biraz gevşetin, bakın ülkede neler olur. Biz henüz düzlüğe çıkmış bir ekonomiye sahip bir ülke değiliz. Hükümetin düzgün giden çalışmaları, Avrupa Birliğine giriş için şart koşulan yasa değişiklikleri, Türkiye’de çok olumlu değişimler meydana getirmiştir. Ama daha yapılacak çok şey vardır.
Bütün iyi gelişmeleri sıralarken, yapılamayan daha birçok sorun da bütün ağırlığı ile karşımızda durmaktadır. Bunların en başında hemen hemen her aileyi ilgilendiren işsizlik sorunu gelmektedir. Zira bugüne kadar işsizliğin önlenmesine yönelik yapılan çalışmalarda henüz ilerleme kaydedilememiştir. Hükümetin işsizliğin önlenmesine yönelik olarak, yatırımcıyı teşvik edecek bölgeler oluşturmaya yönelik çabaları daha meyveleri alınabilmiş değildir. İstihdamın artırılması için müteşebbislerin üzerindeki ağır vergi ve sosyal güvenlik ödemesi yükü, çok daha hızlı bir şekilde hafifletilmelidir.
Daha iki yıl iktidarda bulunması gereken Hükümetle ilgili, kamuoyunda bugünlerde epeyce spekülasyon yapılmaktadır. Ancak Hükümetin bana kalırsa erken seçime gitme gibi bir lüksü olamaz. Hükümetin başladığı birçok proje meyvelerini henüz vermiş değildir. Türkiye gibi, gelişmekte olan ülkeler için istikrar, her şeyin lokomotifi durumundadır. İstikrarı bozacak her türlü icraat, dama taşı gibi birbirini etkileyerek büyük sorunlara neden olmaktadır. Muhalefetin erken seçimi büyük bir azimle dile getirmesi yerine tek partili iktidarı, ülkenin halledilecek birçok sorununa eğilmesi konusunda çalışmaya yöneltmesi gerekmektedir. Muhalefetin gündemi belirleyecek girişimleri, bu ülkenin faydasını hedefleyecek önemli konularda olmalıdır. İstikrarın bozulmasına neden olabilecek her davranış topyekûn hepimizi olumsuz etkileyecektir.
Elbette iktidarın da kısır tartışmalara kurban edecek vakti yoktur. Bizim daha üretken gündemlere ihtiyacımız vardır. Türkiye’nin birikmiş çok ağır sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların çözümü en büyük dileğimizdir. İktidarın 3 yıl içerisinde sergilediği performans, gelecek beklentilerimizi daha pozitif hale getirmektedir. Kim ne derse desin, bu ülkede olumlu gelişmeler her geçen gün daha da artmaktadır.