ANKARA (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, özellikle halk oylaması kampanya sürecinde gerilen Türkiye-Almanya ilişkilerinin tekrar rayına oturtulması ve Avrupa Birliği ortaklık sürecinin normalleştirilmesinin temel düşünceleri olduğunu belirterek "Ama bu tek taraflı bir iradeyle olacak bir şey değil. Almanya'nın da bu minvalde hareket etmesi esastır." dedi.
Yıldırım, dün Çankaya Köşkü'nde medya temsilcileriyle bir araya geldiği iftarda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Darbe girişimiyle ilgili yargılanan sanıkların delillere rağmen verdikleri ifadelerinin hatırlatılması üzerine Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
"Ne yaparlarsa yapsınlar. Darbe girişiminde bulundular mı? O uçaklardan bombaları attılar mı? O uçakların kalkması için talimat verdiler mi? Her şey ortada Türkiye'nin bir hukuk devleti. Biz gazilerimizin, şehit yakınlarımızın isyanını, feveranını anlıyoruz ama onlardan isteğimiz, hukuk devleti içerisinde, ne söylerse söylesinler, darbeyi yapanların bundan sıyrılacaklarını düşünmeleri beyhudedir. Böyle bir şey olamaz. Ancak yarın bir gün ellerine bir koz vermemek gerekiyor. İlk duruşmada söyleyecekleri ne varsa sonuna kadar o hakkı kullanmalarına da hukuk devletinde rıza göstermemiz gerekiyor. Yapılan odur. Önceki ifadesini reddetmesi, inkar etmesi o suçu işlemediği anlamına gelmez. Bunu da bilmek lazım."
Bir basın mensubunun, "FETÖ iddiasıyla yapılan soruşturmaların Sözcü ve Cumhuriyet gazetesine sıçramış olmasıyla sulandırıldığı yorumları yapılıyor. Türkiye bu tür gazetelere yönelik soruşturmalar nedeniyle yurt dışında çok eleştiriliyor. Gizli, kripto FETÖ'cülerin bu soruşturmaları yaptığı iddia ediliyor. Sizin bu konuda araştırma yapılması talimatınız oldu mu? Size gelen bilgilerde, Sözcü ve Cumhuriyet'e yönelik soruşturmaları yapanların kripto FETÖ'cü olma ihtimali var mı?" sorusu üzerine Yıldırım, gözaltı, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin yargının işi olduğunu söyledi.
Yıldırım, "Bizim işimiz başımızdan aşkın. Bir de yargının işine burnumuzu sokarsak hem yanlış olur hem de bizim böyle bir alanımız yok. Hukuk devletinde yetkimiz yok." dedi.
- "Gazetecilerin gözaltına alınması gazetecilik faaliyetiyle ilgili değil"
İşin hangi amaçla yapıldığının anlaşılması için dosyaya bakılması gerektiğini dile getiren Yıldırım, dosyanın görülmeden söyleneceklerin tezvirat olduğuna dikkati çekti.
Yıldırım, "Türkiye'deki gazetecilerin, gerek yabancı menşeli gazetecilerin gerekse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gazetecilerin gözaltına alınmasının gazetecilik faaliyetiyle ilgili olmadığını biliyoruz. Bize gelen bilgi bu. Bir şekilde terör bağlantılı, FETÖ, bölücü terör olabilir. Bu faaliyetlerle ilgili hukuki işlemler yapılıyor. Ama gazeteci olunca hassasiyet artıyor ve bu yönü ön plana çıkıyor. Durum böyle." dedi.
Yabancı gazetecilerin Türkiye'de tutuklandığı, gözaltına alındığı yönünde söylemler olduğunu hatırlatan Yıldırım, Türkiye'de devamlı faaliyet gösteren 360'ın üstünde yabancı basın mensubunun bulunduğunu aktardı.
Başbakan Yıldırım, "Baskı, gözaltı, yıldırma hareketi olsa bu kadar insan burada nasıl faaliyet gösterecek. Ülkemiz hakkında çok büyük bir haksızlık. Yurt dışı gezilerimizde de bunlar gündeme getiriliyor. Gazeteci olmak, basın mensubu olmak, suç işleme üstünlüğü veya muafiyeti sağlamaz. Kanun karşısında herkes eşittir. Yanlış yaptıysa başbakan da olsa, bakan da olsa, sade bir vatandaş da olsa hesabını verecek. Olayı bu çerçevede değerlendirmek lazım." diye konuştu.
"Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun, başvuruları ne zaman kabul etmeye başlayacağına" yönelik soruya Yıldırım, "Komisyon belirlendi. Yer ihtiyaçları vardı o da görüldü. Oranın hazırlıklarını yapıyorlar. Zannediyorum çok kısa sürede başlamış olurlar. İşin hukuki tarafı halloldu. Atamalar da yapıldı, isimler de belli oldu. Yerler de tahsis edildi. Bundan sonrası onlara bağlı." yanıtını verdi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi konusunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde gündeme geldiğinin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ziyaret öncesinde de ABD'de görüşme yaptığının anımsatılması üzerine Yıldırım, o günden bugüne farklı bir gelişmenin bulunmadığını ifade etti.
Başbakan Yıldırım, "Bizim haklı talebimiz, ısrarımız devam ediyor. ABD hukuk sisteminin hızlı bir şekilde karar vermesini bekliyoruz. Şimdi idare, Amerikan yönetimi diyor ki 'Yargı süreci tamamlanmadan bizim idari bir tasarruf yapmamız söz konusu değil.' Orada da yargı sürecinin hızlanması yönünde talebimiz var, işi takip ediyoruz. İhtiyaç olan, istedikleri bilgiler, belgeler olunca onları da gönderiyoruz." bilgisini paylaştı.
- "İkide bir isim, kılık değiştiriyorlar"
Bir basın mensubunun, "PYD/YPG'yi terör örgütü kabul ediyoruz. Kırmızı fularlı kız imajı üzerinden, Rakka Operasyonu'nda öldüğü söylenen bir kız var, Gezi'nin fenomeniydi. O kız üzerinden sanki PYD/YPG, cani terör örgütü DEAŞ ile mücadele eden cici çocuklar algısı oluşturuluyor. Siz ne düşünüyorsunuz?" ifadeleri üzerine Yıldırım, bu görüşe katıldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar ikide bir isim, kılık değiştiriyorlar. Bunlar dayı-yeğen gibi. Birisi dayıysa diğeri yeğeni. PKK, PYD, YPG böyle bir ilişkileri var. Dolayısıyla eninde sonunda muhataplarımız bunların birbirinden farkının olmadığını anlayacaklar. Biliyorlar da işlerine gelmiyor diyelim. Bilmemelerine imkan yok ama resmi olarak terör örgütü ilan etmediler. İstifade ediyorlar. Amerika'nın geçmiş yönetimden kalan ilişkisi gibi birtakım ilişkileri var. Biraz daha Türkiye'nin burada enerjisini bu yolda tüketmesi için böyle bir tutum içerisindeler. Ama bu tutumun gelecekte onlara çok büyük maliyeti olacağını eninde sonunda görecekler."
- "Davaların bir an önce sonuçlanmasını bekliyoruz"
Darbe girişimi davalarıyla ilgili soru üzerine Yıldırım, davalara kendisinin ve AK Parti'lilerin müdahil olduğunu, ilerleyen günlerde daha çok partilinin davaları izlemeye gideceğini bildirdi. Yıldırım, "Ne şov yaparsa yapsınlar Türk adaletinin gereken kararı ve cezayı verecek." dedi.
Bir gazetecinin, "Pek çok tutuklu var. Bunların arasında Kadri Gürsel ve Mediha Olgun gibi isimler de var ve onların dosyalarının yavaş yürümesi bizim yurt dışında bu meseleyi anlatmak ve sonuç anlatmakta elimizi epeyce zorluyor. Siyasetin bu konuda yapabileceği bir şey olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Yıldırım, yapılması gereken her şeyi yaptıklarını, süreçlerin hızlı yürümemesinden kendisinin de şikayetçi olduğunu, bunu daha önce de dile getirdiğini ifade etti.
Başbakan Yıldırım, "Bombayı atan, ona izni veren, insanları öldürenler, tankları yürütenler, helikopterleri, uçakları alıp götürenler belli. Neyi bekliyoruz? Bu suçüstü halidir. Karar verilmesi gerek. Bu konuda ısrarla her fırsatta yargıya telkinlerimizi iletiyoruz. Yargıya talimat verme imkanımız yok." görüşünü paylaştı.
Fiziki alan ve hakim ihtiyaçlarının karşılandığını, istinaf mahkemelerinin kurulmasıyla iş yükü konusunda rahatlama sağlandığını anlatan Yıldırım, darbe girişimi davalarıyla ilgili özel düzenlemeler yapıldığını, davaların bir an önce sonuçlanarak mağduriyetlerin önlenmesini beklediklerini kaydetti.
"ABD'nin PKK'yı terör örgütü olmaktan çıkaracağı"na yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine Yıldırım, kendilerine ulaşan böyle bir bilgi olmadığını, olduğu zaman değerlendirme yapacaklarını, böyle bir şeyin olacağını da düşünmediğini bildirdi.
- "Önemli olan kalıcı siyasi çözüme ulaşmak"
Yıldırım, Rusya ile savunma alanındaki anlaşma kapsamında S-400 füze savunma sistemi konusunda sona gelindiği, sıranın savaş uçaklarında olduğu yönündeki haberlerle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Rusya ile Suriye'de öncelikli olmak üzere savunma iş birliği çalışmalarımız var. Buna İran'ı da dahil etmek lazım. Önemli olan orada kalıcı siyasi bir çözüme ulaşmak. Bunun için güvenli bölge oluşturma, uçuşa yasak bölge oluşturma, İdlib'in ve güneyindeki bölgeleri kapsayan bir mutabakat da sağlandı. Buradan amaç İdlib bölgesindeki masum insanları korumak."
- "FETÖ ile PKK'nın darbe öncesi ve sonrasında irtibat halindeydi"
"Darbe girişimiyle ilgili PKK'ya haber verildiği, 15 Temmuz sonrasında DEAŞ'la PKK'nın Türkiye'yi parçalayacağı"na ilişkin haberler bulunduğunun hatırlatılması üzerine Yıldırım, FETÖ ile PKK'nın darbe öncesi ve sonrasında irtibat halinde olduğunu, DEAŞ'la ilgili bilgi ve tespit bulunmadığını bildirdi.
Yıldırım, darbe girişiminden önce "Saldırıları durdurun" şeklinde talimat yayınlayan PKK'nın, darbe teşebbüsünün başarısız olmasının ardından ise bu talimatı "Atışa devam" diyerek değiştirdiğini söyledi.
- "Nihai hedefimiz ilişkilerin düzeltilmesidir"
İncirlik Üssü başta olmak üzere tartışmaların alevlendirildiği, Almanya'nın bazı çıkışlarının bulunduğu ifade edilerek, Türkiye-Almanya ilişkilerinin sorulması üzerine Yıldırım, Almanya ile Türkiye'nin ilişkilerinin bozulmasının en son düşünülecek iş olduğunu, bundan Türkiye'nin de Almanya'nın da zarar göreceğini, bunun kimseye de fayda sağlamayacağını vurguladı. Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Almanya ile anlaşamadığımız konular var. Bu konuların başında, Almanya FETÖ darbecilerine karşı gerekli duruşu göstermiyor. İltica taleplerine sıcak yaklaşıyorlar. FETÖ'cülerin darbe sonrası faaliyetlerine gerektiği şekilde müdahale etmiyorlar. Ayrıca PKK terör örgütü yandaşlarının da oradaki faaliyetlerine daha müsamahakar davranıyorlar. Biz de bunu kabul etmiyoruz. 'Bu, iki müttefik, hem NATO'da hem de tarihsel olarak stratejik ortaklığı bulunan iki ülkenin ilişkilerine zarar veriyor, zedeliyor' diye bunu her platformda Cumhurbaşkanımız, bizler tekrarlıyoruz. Pazartesi Almanya Dışişleri Bakanı gelecek, bu konuları Dışişleri Bakanımızla enine boyuna görüşecekler. Hem bu İncirlik meselesi hem de bizim gündemimizdeki konular görüşülecek. Biz de kendisini kabul edeceğiz. Nihai hedefimiz ilişkilerin düzeltilmesidir.
Özellikle halk oylaması kampanya süresince gerilen ilişkilerin bundan sonra hem Avrupa Birliği ortaklık sürecinin normalleştirilmesi hem de Almanya ile ikili ilişkilerimizin tekrar rayına oturtulması bizim temel düşüncemizdir ama bu tek taraflı bir iradeyle olacak bir şey değil. Almanya'nın da bu minvalde hareket etmesi esastır. Ümit ederim ki sağduyu galip gelir. Bizim genel prensibimiz dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak. Dış politikada bu yönde de ciddi adımlar attık, bundan sonra da adım atmaya devam edeceğiz. İncirlik ziyaretini de bu çerçevede değerlendireceğiz. Orada bir, iki çekincemiz var. Onları kendileriyle paylaştık. Ona göre bir karar verilecek."
(Sürecek)
AA