Ne zaman 28 şubat olur şunlar, bunlar, onlar, Erbakan'dan özür diledi diye haberler yapılır. Bende bu yıl kimler Erbakan'dan özür dilemiş diye basit bir araştırma yaptım.
Özür dileyenlerin isimleri sayfalara sığmaz ancak gerçek özür dilemesi gerekenlerden TIK çıkmaz..
Emekli Subaylar, bazı vekiller, ve CHP liler Erbakan dan özür dilemiş.
Bu vatanın sevdalısı, yaptığı efsane hizmetlerle milletin gönlüne taht kurmuş, vizyonuyla ve öngörüleriyle her daim bu ülkeye yol göstermiş ve yüzünü ağartmış olan Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümet’in Başbakanı Necmettin Erbakan’a, karanlık 28 Şubat sürecinde yalanlarla, iftiralarla ve attıkları çamurlarla var gücüyle saldıranlar ve onların zavallı işbirlikçileri bir kez daha kendi yalanlarında boğuldular. onun için tabi ki özür dileyecekler.
Buradan esas özür dilemesi gerekenlere çağrıda bulunuyorum,
Kara bir leke ile yaşamak istemiyorsanız, açıklanan 28 Şubat’taki MGK’nın tutanakları Erbakan Hoca’nın her zamanki dik duruşunu ve ucuz kahramanlara pabuç bırakmayan asil ve nazik tavrını gözler önüne serdi. Bu karanlık sürecin bilfiil görevli olan aktörlerinin cezasını adalet verecek muhakkak. Onun için gelin yol yakınken sizlerde kendinizle yüzleşin
Ancak iş bununla bitmiyor.
Dönemin sivil işbirlikçileri, özellikle de ismiyle müsemma olan “Kartel medyası” da bu rezilliğin hesabını ödeyecek. Kasıtlı çarpıtılan veya uydurulan haberler, yalan yanlış yorumlar ve bunlara yer veren gazeteler, köşe yazarları, velhasıl-ı kelam işbirlikçi medya siz neden suskunsunuz.
Yalan manşetlerin sorumlusu olan gazeteler başta olmak üzere bu günaha ortak olanlar, bugün yönetimlerinde başka isimler olsa da, bu vicdansızlığın hesabını vermek ve kendileriyle yüzleşmek gerekmez mi?.
Sözün özü; eğer ki vicdanınızda kara bir lekeyle yaşamak istemiyorsanız beyler; bu özür dilenecek!
Uydurma manşetler utanç kaynağı 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı tüm zamanların en kapsamlı yalan, iftira kampanyasına sahne oldu. "Koca koca gazeteler" utanç dolu manşetlerle okurların karşısına çıktı. Dönemin öne çıkan üç gazetesi 54. Hükümet’e karşı çok yönlü bir karalama kampanyası başlattı. “İrtica”, “laiklik” kavramlarını hemen her gün manşetlere çıkardı ve kamuoyunu yalan haberlerle yönlendirmeye çalıştı. Kartel medyası olarak adlandırılan bu üç gazete bir yandan Tansu Çiller’i yıpratarak koalisyondan çekilmesi için baskı yaparken, diğer taraftan “irtica” senaryoları ile Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı istifaya zorladı.
Unutmak mümkün mü?; adı açıklanmayan “üst düzey askeri yetkililere” dayandırılan asparagas manşet ve haberlerle TSK defalarca “göreve” davet edildi. Darbeci medyanın haberleri gölgesinde toplanan Millî Güvenlik Kurulu Kararları da bir başka utanç kaynağı oldu.
Yaptığı hizmetlerle rantiyenin ve küresel emperyalistlerin oyunlarını bozan 54. Erbakan Hükümeti’ne tuzak kuranların yalanları ortaya çıktı artık
DEVLET SIRRI OLAN DÖNEMİN MGK TUTANAKLARI AÇIKLANDI, BİR GERÇEK DAHA İFTİRACILARIN YÜZÜNDE TOKAT GİBİ PATLADI…
Böylelikle, türlü çeşitli iftiralarla Erbakan’ı karalamaya çalışanların yalanları bir kez daha ayaklarına dolandı. Bu karanlık tezgâhların sorumlusu sinsi çevreler ve bugün o kurumların başında bulunanlar, yüzünüz kızaracak mı bilemiyoruz ama bari nezaketen de olsa çıkıp özür dileyin!
Yıllardır bazı kesimler tarafından Erbakan’ın tarihi MGK’daki 18 maddeyi imzaladığına ilişkin yapılan maksatlı yalan propagandası, yayımlanan tutanaklarla birlikte tuzla buz oldu.
Yazdıkları kitaplarla, gazete ve televizyonlara verdikleri demeçlerle, devamlı surette ve bilinçli olarak bu yalanı pompalamayı sürdürenlere, “çamur at izi kalsın” mantığıyla Erbakan Hoca’ya kara çalmaya yeltenenlere, art niyetli kişi ve kurumlara en güzel cevap tutanaklardan geldi.
MGK’nın resmi tutanakları, Erbakan’ın, milleti baskı altına almayı amaçlayan cuntanın imzalanması için direttiği 18 maddeyi imzalamadığını açıkça gösterdi. Tarih bir kez daha yüzleri gibi yürekleri de kararmış olanları hüsrana uğrattı. Erbakan, kendisine inanan ve güvenen milyonların yüzünü bir kez daha ağarttı.
Bunlar oldu, soysuzlar gereğini yaptılar bunlar tamamda, o gün bunlara inananlar bugün neden özür dilemiyorlar işte ben bunları anlamış değilim.
Oy verdik ama Hocada yanlış yaptı canım diyenler,
Bu kadarda olmaz ne işin var Libya çöllerinde diyenler,
Hocada ileri gitti D 8 de nerden çıktı diyenler,
Amerika'ya sen nasıl Siyonist dersin o bizim dostumuz diyenler,
Onların Okullarına öğrenci gönderirseniz İsrail'e asker yetiştirirsiniz dedi diye Erbakan bölücüdür diyenler,
Erbakan'la siyaset yaptığı için, Kimliğe, Makama sahip oldukları halde, bugün onu inkar edenler,
O günlerin mücahitleri, bugün o günleri unutan ve inkar eden müteahhitler,
Erbakan'ın hep yanında olan ancak her darbe sonucu hoca hapis yolu tutunca arkasından el sallayan şimdide Milli görüşçülerin birlik ve beraberliğin önünde en büyük engel olanlar.
Bugün Konya'mızın bir meydanına, bir parkına, bir caddesine bile ismini veremeyenler, verdikten sonra iptal edenler, sonra baskıya dayanamayıp parka küçücük bir levha asanlar.
SİZLER NE ZAMAN ÖZÜR DİLEYECEKSİNİZ VE HATANIZI NASIL TELAFİ EDECEKSİNİZ?