Yavaş yavaş sıcaklar bastırmaya başladı…
Çok şey söylemek de geçmiyor içimizden. Ortalık toz duman…
Söylediğimiz her şey yanlış anlaşılabilir diye de korkuyoruz.
Acayip bir ülke haline geldik, herkes her şeyden şüphelenir hale geldi.
Böyle durumlarda bir kıssa aslında pek çok şeyi anlatmaya yeter…
Ben de sizleri bugünlere uygun bir kıssayla baş başa bırakmak istiyorum…
Yorum sizden..
Dua ve inanç…
Bir gün şehirde camiinin karşısına bir umumhane açılır.
Cami cemaati bundan çok mu çok rahatsızdır.
Hoca ile birlikte her gün beddua ederler.
Bu umumhane yıkılsın, yerle yeksan olsun diye.
Gel zaman git zaman şehirde çok büyük bir fırtına olur ve büyük bir şimşek umumhanenin tepesine düşer, umumhaneyi yıkar.
Bunun üzerine umumhanenin sahibi kadıya gider, cami cemaatinden şikayetçi olur.
Kadı, Cami cemaatini de çağırır ve davayı görmeye başlar.
Cemaate dönerek “ Umumhanenin sahibi diyor ki, siz günlerce beddua etmişsiniz ve bu beddua üzerine de mekanı yerle bir olmuş, bu konuda ne söylersiniz? “ der.
Cemaat hemen itiraz eder, “Duayla ev yıkılır mı, öyle şey mi olur Kadı Efendi” der.
Kadı içini çeker, ellerini yukarıya doğru kaldırır ve şöyle der “Ya rabbi, karşımda cami cemaati var ettiği duanın gücüne inanmıyor, diğer tarafta umumhane sahibi var cami cemaatinin ettiği bedduayla zarar gördüğünü söylüyor, ben nasıl karar vereyim?”