Kur’ân ehli bir kardeşimiz şöyle diyordu: Hocam, ben köyde yaşayan ve sürekli Kur’ân’ı anlamaya çalışan bir müslümanım. Bizim köyde hiç yahudi hıristiyan yok. Peki ben, kitap ehli ile ilgili yüzlerce ayeti nasıl anlamalıyım? O ayetler bana ne anlatıyor?
Bir başka müslüman da şöyle sormuştu bir keresinde: Yüce Allah, yahudi ve hıristiyanlarla neden bu kadar uğraşıyor? Kitabında sürekli onları anlatıyor, onların söylediklerini, yaptıklarını hikaye ediyor, onlara kızıyor ve onların ahiretteki azaplarını anlatıyor?
Evet, doğrudur Kur’ân-ı Kerim’de yüzlerce ayet vardır, Kitap ehli hakkında. Elbette Rabbimiz, onlardan gelebilecek tehlikelere karşı uyanık olalım diye onları bize anlatıyor. Daha önemlisi Yüce Rabbimiz bize onları bütün özellikleriyle anlatıyor ki bizler onlar gibi olmayalım. Zira onlar, ellerindeki kitapla sapanlardır. Onlara Yüce Allah, pek çok peygamber göndermiş, ama onlar bunca peygambere rağmen yoldan çıkanlardır.
Peygamber ve kitaba rağmen sapmak, bu ümmet için de büyük bir tehlikedir. Bu ümmet de onlar gibi, Yüce Allah’ın ayetlerini doğru olarak anlayıp bir bütün olarak yaşamazsa sapabilir. Nitekim ifrat ve tefrit çizgisinde Yahudileşme ve hıristiyanlaşma temayülü bu ümmet için büyük bir tehlike olmuştur. Her iki grup da orta yolda kalamamış, mutedil olamamış, ya dünyevileşip ahireti yok saymış; ya da dünyadan el etek çekip ruhbanlaşmış!
Öte yandan Rabbimiz, Kitap ehli ile ilgili yüzlerce ayet indirdiği gibi, müşrik-kâfir-münafıklarla ilgili de yüzlerce ayet indirmiştir. Aslında bu ayetler bir taraftan, müslümanları onlardan gelebilecek tehlikelere karşı uyarmakta, onların düştükleri durumlara düşmemeye çağırmakta; öteki taraftan ise Yüce Yaratıcının kullarını çok sevdiğini, onlara kıyamadığını göstermektedir. Şöyle ki:
Yüce Yaratıcı, en mükemmel ve en donanımlı bir şekilde yarattığı insanın hidayette kalmasını, onun dünya ve ahiretinin cennet olmasını dilemiştir. Bunun için ona akıl vermiş, kâinat kitabını uyarıcı ayetlerle donatmış, bunun yanında sürekli peygamberler göndererek onları doğru yola çağırmıştır. Bütün bunlara rağmen sapan kullarını, ne haliniz varsa görün diye düştükleri bataklıklarda bırakmamış, onların kurtuluşu için uyarıcılar göndermeye devam etmiştir. En zalim, en ahlaksız toplumlara bile peygamber göndermiştir. Dolayısıyla O’nun sapkın kullarından bahsetmesi, onlara seslenmesi onlara merhametinin, onlara sevgisinin bir göstergesidir. Bunu böyle okumak lazımdır. Hangi in mensubu olursa olsun, İlahî Kelamda anlatılan grupları bu gözle okuyup anlatılanlardan alınacak evrensel mesajları almak gerekir. Unutulmasın ki Kur’ân’daki her ayet öncelikle okuyucusuna yani bize hitap eder. Dolayısıyla onları üzerimize alarak okumalıyız. Kur’ân, bütün ayetleriyle sanki sana iniyormuş gibi onu oku sözünün anlamı da budur.