Yumurta küfesi ve Ortadoğu
Küfe; genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı bir çesit sepet.
Bu bilinen, bahsettiğimiz küfedir. Bir de taşıdığımız halde kendisi ve içerisinde taşınanların görünmediği küfemiz var.
Göremediğimiz bu küfe her insanın sırtında asılı. İçerisinde, inancımız, vicdanımız, manevi değerlerimiz, insani değerlerimiz, kültürel değerlerimiz vicdan ve sorumlulukların temsili karşılığı olan yumurtalar var.
Her bir değerimizin karşılığını bir yumurta temsil eder.
Ne kadar sayıda taşıdığımız değerleimiz, sorumluluğumuz varsa, küfemizde o sayıda da yumurta bulunur.
Yumurtalar, küfeyi taşıyanın kırmızı çizgilerini oluşturur. Burada ölçü yumurtaları kırmamak, dökmemek, kaybetmemektir.
Her ülkenin özelliği ve değerleri birbirlerinden farklıdır. Küfeleri, yumurtalar ve sayıları da farklı olur.
Her insan yaratılış gereği insani değerlerini temsil eden, sorumluluklarını temsil eden küfe ile doğar.
Her ferdin küfesinde, yaşadığı toplumdaki, ferdi sorumluluklarını, ailesine, mahallesine, şehrine, ülkesine, insanlığa, diğer canlılara karşı olan sorumluluklarını temsil eden yumurtaları vardır.
İş, güç, sorumluluk, çoluk, çocuk, aile, güvende olma duygusu, evlilik, hepsi küfemizdeki yumurtaları temsil eder.
Fertler, yöneticiler, sırtında yumurta küfesi taşımakta olduğunu unutmamalı. Yumurtalardan bir tanesinin bile kırılmaması gerektiğini bilerek, temkinli bir yürüyüşle süreci atlatmaya çalışmalı.
Sık sık kendimize, ‘’Sırtımda yumurta küfesi var’’ diyebilmeliyiz.
Küfe taşınırken, her şeye sahip olup aynı anda her şeyi yapmak mümkün değildir. O kadar da özgür değiliz.
‘’Sırtında yumurta küfesi taşımak’’ la ifade edilen sorumluluk yol haritamızın kırmızı çizgileridir.
Adam dediğin, sırtında yumurtalar olan küfesi olmalı. Adam sırtında yumurta küfesiyle dolaşmalıdır.
Ülkeniz, bölgeniz veya Dünya’da yaşanan acı, gözyaşı ve akan kana ‘’Ne me lazım!’’ diyorsan, küfenizde onlarca yumurta eksiktir!
Ülkenizde, kardeşlik, birlik ve beraberlik, huzuru, istikrarı bozacak gelişmelere ve memleket meselelerini dert etmiyorsan kendine; küfenizde bir yumurta eksiktir!
İslam coğrafyasında, bölgenizde, Dünya’nın her hangi bir yerinde insanlar, kadın, çocuk, yaşlı demeden öldürülüyor, yaralanıyor, milyonlarca insan mülteci olurken, yüreğin sızlamıyor, gözler ağlamıyorsa; küfende bir yumurtan eksiktir!
Oluşturulan yapay nedenlerle ülkelere müdahale ediliyor, meshepsel, etnik çatışma çıkartılıp, taşlar yerinden oynatılırken, endişe duymuyorsan, kaygılanmıyorsan; küfende bir yumurta eksiktir!
Ülkeyi yönetenlerinde sırtlarında yumurta küfesi var. Onların sorumluluklarının sayısı kadar yumurta yükü bulunur. Hareket, eylem ve söylemlerin de ölçüleri, mevcut yumurtaları kırmamaktır.
Fertler arası farklılıklar gibi, her devlet yöneticisinin küfesi ve yumurta sayısı da farklı olur.
Ülke yöneticisi var; vatandaşının, bölge insanının, tüm insanlığın refahı, sağlık, huzur ve mutluluğu için çalışır. Hiçbir insanın burnunun kanamasını ve ölmesini istemez. Mazluma, çaresize, öldürülene ağlar. Bunların küfeleri büyük, yumurtaları çok, yükleri ağır olur.
İnsanlığa, halka hizmeti hakka hizmet olarak bilir. Her yere bu küfeleriyle giderler. Küfelerinde insanlığa hizmeti taşırlar.
Ülke yöneticisi var; Krallığını ve tahtını muhafaza etmek için çalışır. Kendisini o ülkenin sahibi olarak görürler. Küfelerinde zırhla kaplanmış 3 yumurta taşırlar. Krallık, para ve hırs. Bunların korunması için kendinden olmayanlara hizmet ederler.
Ülke yöneticiler var; başkaları yönetime getirir, darbe yaparlar. Kendi insanına acı, gözyaşı yaşatır, zulüm ederler. Başkalarının silahlarıyla kendi halkını öldürürler. Dostunu düşmanını ayırt etmezler. Hem kendilerinin hem de ortaklarının, kırılacak yumurta gibi, bir dertleri olmaz.
Ülke yöneticileri var; tüm insanlık diye bir dertleri olmaz. Kıtasının, ülkesinin insanlarının refahı için çalışırlar. İki küfeleri olur. Birisini kendi ülkelerinde taşırlar. İçerisinde para ve halkının refahını temsil eden 3-5 yumurtaları olur.
Uzaklara operasyon yapmaya giderken diğer küfelerini yanlarına alırlar. İçerisinde, kırmızı çanta, ajandaları, operasyon planı, silahları, acı ve gözyaşı olur. Dönüşte petrol, gaz ve parayla doldurup dönerler.
Kırılacak yumurta gibi bir derdi olmayanlar özgür hareket ederler. Durur, yürür, koşar, hoplar zıplar, küfeyle yuvarlanırlar, yumurta umurların da olmaz.
Kendi çocukları daima cephenin uzağında olması için, operasyonlarını uzaklar da, Ortadoğu ve çevresinde yaparlar.
Yumurtaların kırılması gibi bir dertleri kalmaz. Başkalarının küfelerinin içerisindekilerinin kırılması zaten dertleri değil.
Yıllar önce körler ülkesinde tek gözlü adamlar kral, kendileri de kraliçe oldular.
Arap Baharı’yla perde düştü, gözler açıldı. Halklar demokrasiye, kendi yönetimlerine sahip çıktı. Milli yönetimler iş başına geliyordu.
İsrail’i rahatlatmak ve süreci tersine dönüştürmek için yine geldiler. Yıllarca bölgenin konjonktürünü kendileri belirlediler. Bölgenin kendi halklarının yeni konjonktür oluşturmasına hep karşı oldular.
Bölgeye her geldiklerinde İsrail’in menfaatine yontma, budama yaptılar.
Irak’ı özgürleştireceğiz diye geldiler, İsrail’i özgürleştirdiler.
Suriye’ye başından sonuna kadar yapacakları nihayi düzenlemeyle İsrail’in ve kendilerinin menfaatlerini koruyacaklar. Süreç istedikleri gibi sonuçlanacak.
Ülkemizde 1960-2002 yılları arasında, soygun, vurgun, rüşvet, mafya, çete düzeni, statüko ve vesayet düzeni uyguladılar. Suriye Mısır’da da aynı uygulamayı yapacaklar.
Ehliyetli, liyakat, temiz sicil, şahibesiz, vakarlı, ferasetli yöneticilerin iş başına gelmesini hiç istemezler.
Bölge kendi sorununu çözmede aciz hale getirildi. Suriye’ye müdahale konusunda, bölgenin acziyeti birkez daha ortaya çıktı. Bu zafiyet ve acziyet beyinlere uzun yıllar sonucunda kazındı.
Eski tamamen ölmedi, yeni tamamen doğmadı. Bölge halkları ülkelerine, yöneticileri de bölgeye müktedir edilmediler. İnsiyatif hiç bölgenin sahiplerine verilmedi.
Bölgemizde bugüne kadar yaşanan süreçte; Türkiye’nin , halkının ve bugün ki yöneticilerinin hiçbir suçu yoktur. Suçlu olanlar küfesin de sıkıntı olanlardı.