Hz. Yusuf; Hz. Yakub ’un oğluydu; Hz. İshak’ın, Hz. İbrahim’in torunuydu ama onu Yusuf yapan Yakub’un oğlu; İshak’ın, İbrahim’in torunu olması değil teslimiyet içinde olmasıydı… Hz. Yusuf, camilerde anlatılan, çocuklara okunan bir masal olmamalı… Yusuf’u masallaştıranlar; onu kuyuya atanlar, onu zindana tıkayanlar kadar suçludur… Hz. Yusuf, dünya insanına gönderilmiş bir iffet gömleğidir… Yusuf; iffetin, sınır tanımayan şehvete galibiyetinin ismidir...
Hz. Yakub’un öz çocukları babalarının gözdesi olan üvey kardeşleri Yusuf’a tahammül edemiyorlardı… Babalarının sevgisini kıskanan kardeşler Yusuf’u Yakup’tan uzaklaştırmakla babalarının sevgi ve ilgisinin kendilerine yöneleceğini düşündüler… Ancak her gözden ırak olanın kalptan ırak olmadığını, olmayacağını idrak edemiyor ve planlar kuruyorlardı… İhaneti her zaman dışta aramayın ihanet bazen en yakınınızda olabilir mesajını veriyorlardı….
Yusuf’u oyuna götürmek istediler, içlerindeki hinlik yüzlerine vuruyor olmalıydı ki Hz. Yakub onlardan dolayı endişeliydi… Yusuf’u oyuna götürüp onun hayatı ile oynayacaklardı… Günümüz zalimlerinin geliştirdikleri oyunlarla Yusuflarımızın hayatı ile oynadıkları gibi… Hz. Yakub bunu anlamaktaydı ve endişesini farklı bir yolla aktarmaktaydı…
Hz. Yakub’un “Yusuf’u kurdun yemesinden endişe ediyorum” sözü aslında adres saptırma idi… Çocuklarına “sizin ona kötülük etmenizden korkuyorum” demek istiyordu… İleriki ayetler bizlere onun bu sözünü tefsir etmektedir… ”(Şeytani vesveselere yenik düşmüş) kişiliğinizin kötü telkinlerine uyarak ona kötülük etmiş olmanızdan korkuyorum” diyordu…
Hz. Yakub, Çocuklarının Yusuf’a kötülük ettiklerini, gaybtan değil garib hareketlerinden ve önceki eylemlerinden biliyordu… Korkusunu dile getirmesi ile belki de bilmeden, çocuklarının aklına gelmeyen planı getiriyordu… Bu olay, “Korkularınızı başkalarına açmayın gün gelir o korkularınız açığınız olarak kullanılır… “ Mesajını vermektedir
Hz. Yakub’un korkularını dile getirmesi ve bunun sonucunda korktuğunun başına gelmiş olması; “Korkularınızı dile getirirseniz korkularınızla vurulursunuz” mesajını vermekteydi… Korkunuzu içinizde, tedbiriniz eyleminizde olsun… Korkular, insanın zaaf noktalarıdır ve her düşman düşmanını alt etmek için zayıf noktalarını kullanır, zayıf noktalarına saldırır…
Hz. Yusuf bir ikazdı Hz. Yakub’a ve onun şahsında tüm Yakublara: “Eğer en sevdiğinizi, en değerli varlığınızı kurtlara teslim ederseniz, acıyı bekleyin… Gözünüzden sakındığınız Yusuf’u kurtlara teslim ederseniz Yusuf’unuz ile birlikte gözünüzü de kaybedersiniz…
İki sevginin kurbanı olmuştu Hz. Yusuf… Babası Yakub’un “şefkat” kaynaklı sevgisi Yusuf’u kuyuya, vezirin eşi (İsrailiyat dilinde Züleyha’nın)“şehvet” kaynaklı sevgisi ise Yusuf’u zindana düşürdü… Sevginin hangi kaynaktan beslendiği önemlidir… Şefkatten kaynaklanan sevgi masum iken, şehvetten kaynaklanan sevgi ise meftundur… Yusuf, iki kıskançlığın kurbanıydı…
Baba şefkati arayan üvey kardeşlerinin kıskançlığı ile vezirin karısını kıskanan şehir ekâbirlerinin(ileri gelenlerinin) eşlerinin şehevi kıskançlıklarının kurbanı olmuştu… Hz. Yusuf, sevginin ve sevginin karşısında duran kıskançlıkların kurbanı olmuştu… İki sevgi ve iki kıskançlığın Kurbanı Yusuf… Tarih boyunca büyüklerin ayıplarını, kusurlarını, yanlışlarını kapatmak için hep kurbanlar seçilmiştir… Yusuf’ta bu kurbanlardan biriydi…
Hak yolunda yenilgiler zafer, acılar öğretmendir… İşte iki peygamber, iki acı ve iki zafer... Hz. Yakub, Yusuf ve Bünyamin’i kaybetmişti… Yusuf kuyuya ve zindana atılmıştı... Yakub iki evlat acısından sonra mutluluk buldu, evlatlarına kavuştu, gözleri görür oldu… Yusuf’ta kuyu ve zindan acısının ardından iktidara yürüdü, zafer buldu, kendine kötülük edenlerin efendisi oldu…
Bu peygamberlerin acıları bizlere mesajlar vermektedir… Acıların acılarla dineceği ve acıların acılara merhem olduğu gerçeğini göstermektedir… İlk acı insanı acıtır, yakar, yürek kanatır… İkinci acı ise birinci acıyı hafifletir... İnsanı sakinleştirir… Acı insanın olgunluk ağacıdır… Bu ağaçtan yiyen olgunlaşır… Yani acılar insanı olgunlaştırır… Onun için acı bir nimettir…
Hz. Yusuf’un hayatı İnşirah Suresinde geçen; “her zorlukla beraber kolaylık vardır, kesinlikle her zorlukla beraber kolaylık vardır.” Ayetinin tefsiridir aslında… Önce kuyuya atıldı, sonra köle diye satılırken evlatlık olarak vezirin evine girdi… Ardından evlatlık olduğu evin hanımının tacizine maruz kaldı, iftiraya uğradı ve zindana atıldı… Ve bunun ardından zindandan hazinenin başına geçti… Zorluklar beraberinde kolaylıklar getirdi… İlahi vaad her zamanki gibi tecelli etti…
Yusuf suresi bize her gecenin bir sabahı, her karanlığın bir aydınlığı, her zorluğun bir kolaylığı, her sıkıntının bir ferahı vardır mesajını verir… Yusuf suresinin sonuna geldiğinizde zihninizde şu mesaj canlanır: “HER HESABIN ÜSTÜNDE İLAHİ BİR HESAP VARDIR”