Bu konu hakkında yazmak bir zorunluluk değil bir sorumluluk oldu. Hangi konu derseniz? Öğretmenlik meslek kanunu. Ben üniversitede okurken, öğrenciyken hocalarımızdan duyardık bir öğretmenlik meslek kanunu çıkması gerektiği konusundaki söylemleri. Ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikrimiz yoktu. Şimdi her gün karşılarında ders anlattığım öğretmen adaylarının bu kanun hakkında belki benden daha fazla bilgisi var. kaygılılar, üzüntülüler. Ne olacakları ile ilgili soruları var. dört yıl onlara uzun gelirken artı iki yıl daha mı okuyacağız hocam diyenler var. haklılar. Bölüm itibariyle, atanması en yüksek oranda olan bölümde çalışmanın rahatlığı içindeyken, onlar ve biz, şu anda onlar da bilmem hangi bölümün otuz bin mezunu olup da otuz kişinin atamasının yapıldığı bir bölümde bekleyen kadar kaygıları var. bu kötü. Çok kötü. Gençlikleri itibariyle biraz daha karamsar, umutsuzluk ve belirsizlik içindeyken atama bekleyeninden şu an birinci sınıfta okuyan hepsini öğretmenlik meslek kanunu hakkındaki süreç ve tartışmalar yordu. Düşünüldüğünden daha fazla yordu. Biz akademisyenleri de yordu. Bir yerde değersizleştirdi fiilen. Kendimizi öğretmen yetiştiren bir kurum, eğitimci olarak görürken, bir anda, bir nevi kpss kursları gibi, bu kanunla birlikte öğretmen akademisine aday yetiştiren pozisyonda bulduk niyet bu olmasa bile. Öğrencilerim de soruyor neden ses çıkarmadınız? Çıkarsaydık dinlenir miydi? Emin değilim. Çünkü herkes bana duymak istediklerimi söyle modunda dinliyor. Hoşuna gitmeyecek şeyleri dinlemek istemiyor. Hak vermiyor. Bu kanunun artılarını duyacaksınız ama ben ilk elde aklıma gelen yan etkileri, olumsuzluklarını, kanun yapıcılar bunları öngörerek bu kanunu çıkardıysa eyvah, öngörmeden çıkardılarsa daha da eyvah diye düşünüyorum.
Gençlerin hayata atılmalarından bir anda iki yıl almak, gerekçe ne olursa olsun, hak verilebilir bir politika değildir. On iki yıl zorunlu, LGS sınavını geçerek, mezuna kalma durumlarını saymıyorum, öğretmen olacaksa 4 yıl lisans okuma, sınav uygulamalardan geçme, üstüne kpss genel yetenek, alan yeterlilik sınavlarında akranlarını geçerek atanma hakkını elde etmek, tam bitti, hayata başlıyorum derken iki yıl, dört dönem, daha bir uygulama eğitiminden geçerek toplamda 18 yıl okumak zorunda bırakmak hiç makul değil. Hangi gerekçeyle olursa olsun. Bizim özel eğitim bölümü bağlamında konuşacak olursak, hatırı sayılır sayıda, atanma oranı fazlalığı nedeniyle ikinci üniversite olarak okuyan öğrencilerimiz var. onların da hayata başlaması sürecine, hemen kazanıp ikinci üniversiteyi okusa 10-12 yıl engeli çıkarmak, nitelikli öğretmen ihtiyacı dolayısıyla yapılan bu uygulamayı geçerli kılmaz. Maliyet fayda açısından düşünüyorum sadece.
-Akademiye alınan öğretmen adaylarına, iki yıl asgari ücretin biraz üzerinde maaş bağlanacak. Bu bu gençlerin yaşamını idame etmesi açısından yeterli mi? Tabii ki hayır. Başka şehirlerde akademiye alınacaklar. Aileleri yine onlara destek olmak zorunda kalacak. Aile oğlundan kızından katkı beklerken iki yıl daha mali yük altına girecek.
-Devlete, bu ekonomik kriz ve tasarruf tedbirleri döneminde, 1 öğretmen adayı akademi öğrencisinin maliyeti, maaşı 20.000 Tl olsa 24 ayda toplam 480.000 TL olacak. 20.000 öğretmen atanacağını düşündüğümüzde, iki yılda akademinin sadece öğretmen adayı maliyeti, 9.600.000.000 TL olacak. Orada ders verenlere ödenecek ücretler kapsam dışı daha.
-Ömürden geçen iki yıl, genç istihdamdan alınacak verimlilik kaybı, sosyal hayat, evlilik hayatına doğrudan olumsuz etkilerini hiç saymıyorum. Bu mantıkla, en erken 27 yaşında çalışmaya başlayacak, kendi alanlarında en iyi zihinsel performansa sahip gençleri atıl bırakan bir devlet politikasını rasyonalize etmek nasıl mümkün olabilir? Bu değişiklikle birlikte evlenme yaşı otuzları bulacak. Nüfus artışındaki düşüşten şikayet ederken evlenme ve doğum oranları daha da düşecek. En eğitimli kesimin doğum oranları zaten düşüktü daha da düşecek. Geç evlilik ve geç yaşta anne baba olmak sağlıklı çocuklara sahip olma oranını da azaltıyor. Bu gecikme anne baba sağlığından tutun da doğacak çocuğun sağlığına kadar her şeyi olumsuz etkiliyor. Geç yaşta çocuk sahibi olmak Otizm başta olmak üzere bir çok zihinsel, fiziksel patolojiye sahip olan çocuk sahibi olma sebeplerinden birisini oluşturuyor.
Dolayısıyla bu kanun bir çok iyi değişiklik getirmiştir mutlaka. Bir ihtiyacı da karşılamıştır tamam. Bunlardan bağımsız olarak sadece, ilk etapta yukarda saydığım yönleri itibariyle, akademinin götürüsü getirisinden fazladır. Bu kadar özenle! Yetiştirip, eğitip, atayacağınız öğretmenlerin görev yapacakları okul sisteminde bir iyileştirme, reform, değişim, atmosfer, zihin seti değişikliği sağlamadığınızda, ki bu kanunla bu sağlanamaz, Varsa, ki var, sorun yeni atanan öğretmenlerde değil, mevcut yapının içinde tükenmişlik sendromu yaşayan öğretmenlerde. Orayı harekete geçirecek, motive edecek değişiklikler, stratejiler, fırsatlar, iyileştirmeler gerekiyor. Tespit doğru, çözüm yanlış. bu öğretmen akademisinden mezun olup atanan öğretmenlerle akademi öncesi atanan öğretmenler arasında hiçbir fark olmayacaktır. 17 yıllık Meb tecrübemle söylüyorum. Akademi mezunu olup atananlar daha çok yıpranmış, kızgın, tükenmiş ve yaşlanmış olacak sadece. Sayın bakanım Yusuf Tekin, bütün bu maliyete değdi mi sizce? Vakit çok geç değil. Yeniden düşünün bence. Umarım bu yazı da size ulaşır bir şeyleri değiştirir.