Şair ve yazar emekli öğretmen İbrahim Aczi Kendi ve Saniye Kendi’den 23 Nisan 1923 Doğumluyum. Saf kan Konyalıyım.
Bir tarih ve kültür şehri olan KONYA, Anadolu Selçuklularından sonra, Osmanlılara da yıllarca hizmet vermiştir. Misyonu olan bir şehirdir.
Geçmişin mirasını, kültürünü, örf ve adetlerini inanç ve bağlantılarını ve tanıtımını ,Evliya ve Enbiya gibi şehitlerimizin tanıtımı için yola çıktım.Bundan evvel bu konuda çalışma yapmış olan babam İbrahim Aczi Kendi ,Mütefekkir Mehmet Ali Uz, ve Selçuk Es gibi ustalarımızın yazdıklarına halel getirmeden uğraşı içinde oldum.
İlk ve Orta okulu daha bitirmeden Şiir yazmaya başladım Bu tutkuya ilaveten ağız mızıkası kullanarak ÇIKTIK AÇIK ALINLA ON YILDA ONBEŞ MİLYON GENÇ YARATTIK HER YAŞTAN. Marşını çalıyor ve öğretmelerimin ilgisini çekiyordum.
Yaz tatili idi. Ablam Dolav mahallesine gelin gitmiş idi. Onu yalnız bırakmamak için ekseriya onlarda kalıyordum. Yakınımızda bir Cami vardı, Hacı Veyis Camisi imiş. Namazlarımı o Cami de kılıyordum. Sabah Namazımı da kaçırmazdım, o sabah Camiye girer girmez bir gariplik bir telaş hissettim. CAMİ SOYULMUŞ.
Cemaat telaşlı. Hoca müteyakkız. Hocanın andın HACI VEYIS ZADE HACI MUSTAFA EFENDİ olduğunu o gün öğrendim.. Cemeati teskin ediyordu. Haydi çocuklarım haydi arkadaşlar hasırları serelim evvela namazımızı kılıverelim. Dedi. Saf düzüldü Namaza başladık.
İşte ben Hacı veyis zade hocayı o an orada tanıdım. Ve irkildim. İnsanüstü, bir Maneviyat adamı olduğunu anladım.
Usulü dairesinde selam verildi tesbih çekildi, KURANI KERİM OKUNDU. Eller Tanrıya çevrildi, AMİN…. Ses seda yok. Bir sükûnet bir teslimiyet var .Hoca kendinden geçti. Sabahın erken saatinde Yarabbi diyor ve ağlıyordu.
Sonunda yüzü güldü. Pazarlık bitmişti. Bizlerde bir hos idik. Manevi bir devrim yaşanıyor idi.Yaşadık.Hoca gecikmedi müjdeli haberi verdi. Ve dedi ki.Ey cemaat kimseye hiçbir şey söylemeyelim. İnşallah yarın sabah namazımızı kendi sergilerimiz üzerinde kılacağız.Dedi.
Ve öyle oldu…
DEVAMI HAFTAYA.
-----------------------------------------