Rabbimiz uyarıyor ve zalimlere meyl etmeyin yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz buyuruyor. (11/113) Zulüm, bir şeyi yerli yerine koymamak, eksik yahut fazlalaştırarak koymak, yahut da onun zaman ve mekanını değiştirerek koymak demektir. Zulüm, nurdan yüz çevirip karanlıklarda kalmak demektir.
Zulüm, Allah ile insan arasında olabilir. Allah’ı inkar etmek, O’na ortak koşmak, nifak üzere olmak bu çeşit zulümdür.
İkinci olarak zulüm, insanlar arasında olabilir. İnsanların haklarını gasbetmek, onların saygınlıklarını zedelemek ve benzeri şekillerde olabilir.
Üçüncü olarak zulüm insan ile nefsi arasında olabilir. Aslında her üç çeşit zulümde de insan kendi nefsine zulmetmiş demektir. Zira zulmün ceremesi öncelikle insanın kendine döner.
Zalimlere meyletmeyin, yani herhangi bir zulüm, haksızlık yapmış olanlara yaklaşmak, yağcılık yapmak şöyle dursun, onlara en ufacık bir eğilim dahi göstermeyin. Yoksa size ateş dokunur, dünya hayatınız da cenhenneme döner, ahretiniz de cehennem olur. Çünkü zulüm, ateş; zalim ise o ateşin ocağıdır; zalime yaklaşmak ateşe yaklaşmaktır.
Peki kimdir zalimler? Kur’ân’da pek çok ayet bizlere zalimleri şöyle tanıtır:
Allah’tan başka şeyleri, Allah makamına çıkaranlar zalimlerdir. (2/51, 92)
Allah’ın belirlediği sınırları aşanlar, O’nun yasalarını çiğneyenler zalimlerdir. (2/229)
Hakikatler ortada iken, başkalarının dümen suyuna girenler zalimlerdir. (2/145)
İnkarcı kâfirler zalimlerdir. (2/254)
İnkârcıları dost edinenler zalimlerdir. (9/23)
Yahudi ve Hıristiyanları candan dost edinenler zalimlerdir. (5/51)
Gerçek müminleri küçük görenler, onlara değer vermeyenler zalimlerdir. (6/52)
Allah’ın söylemediğini O’na söyletmeye kalkanlar, Allah adına ahkam kesip din uyduranlar, Allah’ın yasalarına rağmen yasa koyanlar zalimleridir. (3/94, 5/45)
Suçsuz insanları suçlu görüp onları cezalandırmaya kalkanlar zalimlerdir. (12/79)
Allah’ın nimetlerine nankörlük edenler, Allah’ın peygamberlerini yalan sayanlar zalimlerdir. (16/113)
Nifak üzere olanlar zalimlerdir. (24/50)
Müminler arasında fitne ve fesat çıkaranlar zalimlerdir. (9/47)
Gaflet üzere olanlar zalimlerdir. (21/97)
Fakir fukaranın haklarını gasbedenler zalimlerdir. (68/29)
Allah’ın ayetlerini yalan sayanlar zalimlerdir. (6/33, 29/49)
Birbirlerine boş vaadlerde bulunan ve boş vaadlerle insanları kandırmaya çalışanlar zalimlerdir. (35/40)
Yeminlerini bozanlar, yalan yere şahitlik yapanlar zalimlerdir. (5/107)
Günah işleyip tevbe etmeyenler zalimlerdir. (49/11)
Müslüman, gidişata seyirci kalmayan, gidişatı bağlısı olduğu İslam’ın ölçülerine göre belirleyen kimsedir. O, karşılaştığı olaylara İslam’ın aydınlığında, basiret ve firasetiyle bakabilen kimsedir.
Şimdi Rabbimizin uyarısını bir kez daha okuyalım ve ne yapacağımıza karar verelim:
Zalimlere meyl etmeyin yoksa ateş size de dokunur. Sizin Allah'tan başka dostunuz yoktur; sonra, yardım da göremezsiniz.
Bir önceki ayette -ki bu ayet peygamberimizi ihtiyarlatan ayetlerdendir- de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştu: Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Demek ki insanın karşısında iki seçenek var: Ya doğru olacak, doğrularla beraber olacak; yahut da zalim olacak, zulme meyl edecek!
Allah’ın ölçülerine göre doğru olanlara, doğrularla beraber olanlara müjdeler olsun!