Zalimlere meyletmeyin!

Prof. Dr. Ali Akpınar

Din, bizim dünya hayatımızı düzenlemek için gelmiştir. İnsanın doğumundan ölümüne karşılaşacağı her şeyin dinde adı vardır. Bazılarının sandığı gibi din ahreti düzenlemek için değil, dünyayı düzenlemek için gelmiştir. Yaratıcısı tarafından insana gönderilen din, insanla ilgili olan her şeyle ilgilenir.

Allah katında geçerli tek din olan İslam’ın son kitabı Hayat düsturumuz Kur’ân, da uyarıcı ayetleriyle bizi hayata hazırlayan rehberdir. Kur’ân’ın muhatabı insandır. İnsan, onu ne kadar doğru anlar ve gereklerine uyarsa, o ölçüde rahat eder ve huzurlu bir hayatın adamı olur.

İşte şu dağdağalı günlerde bizleri hayata, hem dünyaya hem de ahirete hazırlayan ayetlerden ikisi:

O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.

Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz![1]

Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Dinin sahibi olan Yüce Allah nasıl istemişse öyle dosdoğru ol. İstikamet ölçülerini, Allah belirler, insanlar değil. O halde uydum kalabalığa değil, kanaatine göre değil, Allah’ın ölçülerine göre yaşa. Allah, ne buyurmuşsa ona uymaya gayret et.

Seninle beraber tevbe edenlerle birlikte… Demek ki din birlikte yaşanan sosyal bir vakadır. Ahrette hesap bireyseldir, ancak dünyada dini yaşamak sosyaldir. Dolayısıyla herhangi bir konuda karar verirken bireysel hesapları bir kenara bırakıp Müslümanların genelini hesaba katmak gerekir. Öte yandan ümmetin en son gelen ferdi de ilkleri gibi peygamberine sıkı sıkıya bağlıdır.

Aşırı da gitmeyin. Ölçüyü şaşmayın ki asıl ölçü Allah’ın belirlediği ölçüdür.

Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir. Her zaman ve her yerde Allah’ı hesaba katarak yaşayın, yaptıklarınızdan O’na karşı sorumlu olduğunuzu asla unutmayın. Unutmayın ki hiçbir şey O’ndan kaçmaz.

Zulmedenlere meyletmeyin… Zulüm çevrelerine en küçük bir şekilde meyletmeyin, onlara sevgi besleyerek, onlar lehine söz söyleyerek, yazı yazarak ve diğer davranışlarınızla onlar destek olmayın. İnsan bazen doğrudan zalime destek olur, bazen de dolaylı olarak. Çoğu zaman zulme ve zalime destek olduğunu bilemez. Bu konuda onu, nefsi aldatır, çevresi aldatır, dünyevî hesaplar aldatır, ins ve cin şeytanları aldatır. Merhameti engin olan Yüce Allah ise, her zaman onu uyarır. Zalimlere meyletmeyin. En küçük bir şekilde bile olsun onlara eğilim göstermeyin, bakışlarınızla ve göstermelik alkışlarınızla bile onları cesaretlendirmeyin. Zira ayette geçen lâ terkenû ifadesi, bir şeyi kalben sevmek ve severek ona yönelmek anlamınadır. Buna göre zulme seyirci kalmak, zulüm gidişatı onaylamak, zalimlerle oturup kalkmak, onların ekmeğine yağ sürecek icraatların içerisinde olmak bu yasağa dâhildir.

Sonra size ateş dokunur… Dünyanız da cehenneme döner, ahretiniz de. Çünkü zulmün kendisi ateştir, zalim de o ateşin ocağıdır. Zulme yaklaşmak ateşe yaklaşmaktır ve yakar. Dünyada da yakar, ahrette de.

Bu ayetler, Beni Hûd suresi ihtiyarlattı buyuran Peygamberimizi ihtiyarlatan ayetlerdir. Çünkü o bu ayetleri derinlemesine düşünüyor ve gereklerini yerine getirebilmek için çırpınıyordu. Bizlerde aynı duyarlılıkla ayetleri okumalı ve gereklerini yerine getirmeliyiz.

 

 

 



[1] 11 Hûd 112-113.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.