Günler boyunca, hastalar eczane eczane, semt semt ilaç aradı. Çok önemli hastalıklarda kullanılanlar da dahil yaklaşık 500 ilaç piyasada bulunmadığı belirtili.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Z. Cenap Sarıalioğlu, son üç yıldır fiyatlarının güncellenmesi sürecinde ilaç sıkıntısı yaşandığını hatırlattı.
Habertürk yazarı Sevilay Yılman da eczacı ve doktor arkadaşları ile yaptığı görüşmeler sonrasında, yaşananların perde arkasında köşesinde okurlarına aktardı.
Sevilay Yılman ilaç krizinin sorumlusunu "stokçular" olduğunu belirtti.
İşte Yılman'ın yazısının ilgili bölümü;
- İlaç stoklayanlardan kim, nasıl hesap soracak?
Birkaç hafta önce ağır bir grip geçirdiğimde reçeteye yazılan bazı ilaçları bulamamıştık.
Hiç abartmıyorum… Hatta hepsinin kanıtı da var. Ortanca ağabeyim bir burun spreyi için Ulus ve Etiler civarındaki tüm eczanelerin altını üstüne getirmişti.
Ve bulamamıştı.
Sonunda da muadili sayılabilecek başka bir spreyi almak zorunda kalmıştı.
Onun anlattıklarından öğrenmiştim. Bulunmayan ilaç sadece o burun spreyi değilmiş. Gittiği eczanelerde şahit olmuş ki, hastalar kanser ilaçları dahil birçok ilacı bulmakta güçlük çekiyormuş.
O gün farkına varmamıştık ama artık anlaşılıyor ki bazı ilaçların eczanelerde bulunamamasının nedeni Sağlık Bakanlığı’nın yapmayı düşündüğü yüzde 26’lık zammış.
Eczanelerin ilaç sakladıklarını düşünmüyorum. Onların her gün yüz yüze geldiği müşterilerini üç kuruş uğruna mağdur edeceklerine inanmıyorum.
En azından benim devamlı alış veriş yaptığım evimin civarındaki eczacılar bunu yapmaz diye düşünüyorum.
Ama belli ki eczanelere ilaç tedarik edenler yapmış bunu.
Yani bakanlığın yapacağı zammı haber alıp ilaçların bazılarını stoklama yolunu tercih etmişler.
Dün biraz bu konuda etrafı kolaçan ettim.
Tanıdığım birkaç eczacıyı ve doktor arkadaşları aradım.
Diyorlar ki; “Zamdan sonra ilaç bulunmaması gibi bir sorun kalmadı. O sorun zamdan önceydi.”
Yani açık açık ilaç sektöründe zam gelecek diye stoklama yapıldığını kabul ediyorlar.
Ve işin ilginç yanı ilaç dağıtım şirketlerinin yaptığı bu uyanıklığı büyük bir ihtimalle Sağlık Bakanlığı da biliyor.
Şimdi sorum şu: “Domates, biber, patlıcan, soğan gibi sebzeler üzerinden fahiş gelirler elde etmeye çalışanlarla mücadele için hükümet palyatif de olsa bir çözüm üretti. Tanzim satışlar kuruldu ve köklü olmasa da kısa bir süreliğine de olsa vatandaş rahatlatıldı.
Buraya kadar güzel.
Alkış!
Peki yüzde 26 daha fazla kazanmak uğruna insanların sağlığını hiçe sayıp günlerce ilaç stoklayanlar için ne yapılacak?
Onların bu açgözlülüklerinin hesabı nasıl sorulacak?