Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm
Ben vatan için ölümü öldürürüm
Bin yılı aşkın bir zamandan beri, bu toprakları kanıyla sulamış bir milletiz. Tarihimiz kadim, kültürümüz sağlam, örfümüz bin süzekten geçmiş bir arılıkta, imanımız ise sarsılmaz. Barış zamanlarında bizleri görenler belki istedikleri gibi yorumlar yapabilir, ama savaş anında asla istemeyecekleri bir milleti karşılarında bulurlar. Vatanın bir karış toprağı için, bayrağın özgürce dalgalanması için, ezanın beş vakit minarelerden duyulması için, gözümüzü kırpmadan canımızı veririz.
Bizim Kızılelma'mız atımızın gittiği her yerdir. Ve biz atımızı zulme karşı süreriz. Zulmün olduğu her yerde gönlümüz kanar, gözümüz yaşarır, içimiz burkulur. Huzuru yalnızca kendimiz için istemeyiz. Huzur, bizim için dünyanın huzurudur. Gariplerin, mazlumların, mağdurların huzurudur. Kimsenin toprağında gözümüz yoktur, kimsenin malında mülkünde, ırzında, namusunda gözümüz yoktur. Ama herkes kendi vatanında hür olsun, özgür olsun ve her türlü zulümden beri olsun isteriz.
Bizim tarih sayfasından çekildiğimiz günden bu yana şu dünyanın haline bir bakın. Sömürü, işgal ve onursuzca tecavüz sanki güçlülerin hakkıymış gibi bütün aleme kan kusturuluyor. Afrika devletleri sömürülmekten başını kaldıramazken, Arap ülkeleri gönüllü bir kölelik peşinde koşuyorlar. Arabın petrolü, Amerikan dolarıyla satılıyor, Arabın parası Amerikan bankalarında tutuluyor. Kendi dindaşlarını, kendi soydaşlarını öldürmek için yine onlardan silah satın alıyorlar. Buna benzer birçok bozuk düzen dünya sahnesinde yerini almış durumda. Artık bu çivisi çıkmış dünyaya yeni bir düzen getirmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Bu Zeytin dalı harekatı inşallah devin uyanışını yedi düvele göstermek için bir ilk adım olur. Zaman birlik olma zamanıdır. Elinden hiçbir şey gelmeyenin hiç değilse cepheye dua göndermesi zamanıdır. Zaman vatan için ölmek, vatan için nefes almak zamanıdır. Seferimizi yerine getirerek zaferimizi Allah'a ısmarlama zamanıdır. İnanıyorsanız, üstünsünüz diyen Rabbim, eminim ki o güzel günleri bu millete nasip edecektir. Yeter ki imanımızı amelimizle ispat edelim.
İşte Afrin'de her türlü silahı ürettiğimizi ve nasıl kullandığımızı bütün dünyaya gösteriyoruz. Teknoloji budur. Yoksa bilgisayar oyunları, telefon eğlentileri, son model otomobiller değil. Medeniyet, düşmanının silahıyla silahlanmaktır. Medeniyet, gittiğin yere, avcının bıçağıyla değil, doktorun neşteriyle gitmektir. Medeniyet çoluk çocuğun, kadının kızın, yaşlının sakatın başına evlerini yıkmak değil, o yıkanların başına gökkubbeyi indirmektir. Medeniyet çirkinlik saçmak değil, güzellik ithal etmektir. İşte bu Zeytin dalı harekatı tam da budur. Afrin'in bahçelerindeki zeytin ağaçlarının dallarında Kızılelmalar baş gösteriyor. İnşallah yarının sabahında kızıl tan, utançtan değil Mehmetçiğin tatlı yorgunluğunun yanaklarında belirmesinden doğacak.
Yarınlar korkakların değil, cesaret gösterenlerindir. Sabrettik, olur bazen dedik, burda bırakırlar dedik, sonunda sınırımıza kadar geldiler. Ama biz bıçak kemiğe dayanınca neler yaparız, tarihi olanlar dedelerine, köksüzler de tarih kitaplarına baksınlar. Kut'ül Amare'yi, Plevne'yi, Çanakkale'yi bir daha okusunlar. Akdeniz'e göl diyen dedelerimiz vardı bizim, gerekirse evladımıza da, ahvadımıza da söyletiriz bunu.
Her ne kadar bir savaş yazısı gibi olsa da tıpkı ordumuzun Zeytin dalı harekatı gibi bir barış yazıdır bu, anlayana... Sevgiyle kalın.
İNMEZ BU BAYRAK
Güneşin içinde çerağ misali
Dalga dalga parlar, sönmez bu bayrak
Almış da eline yürür ahali
Zafere ermeden dönmez bu bayrak
Yürek yürek vurur gönderde içler
Cephede kazanır cenneti gençler
Çıksın karşısına o büyük güçler
Çekilmez mevziye, sinmez bu bayrak
Ezanla beş vakit doğar bu yerde
Ölümsüz ömrünü gün gün sürer de
Mücerret bir aşkla minarelerde
Ses olur, ün olur, dinmez bu bayrak
Suriye değiliz, Irak değiliz
Kan akar nehrimiz, kurak değiliz
Kafir kilerinde erzak değiliz
Taştan serttir özü, yenmez bu bayrak
Hakk'tan emanettir dala yaprağa
Gence ihtiyara, kıza kısrağa
Bütün canlar düşse bir bir toprağa
Göklerin bağrından inmez bu bayrak