"STK'lar kendine çeki düzen vermeli"

"STK'lar kendine çeki düzen vermeli"

Ribat İnsani Yardım Derneği Başkanı Seyit Duman Memleket'e konuştu.

Türkiye'nin İslam dünyası için önemli bir ülke olduğunu ifade eden Duman, Müslümanlar için Türkiye son kaledir. Türkiye yıkılırsa İslam dünyası biter" diye konuştu. 'Vatandaş olarak da devlete destek olmamız gerekir' hatırlatması yapan Seyit Duman FETÖ'nün okulları, yurtları vesaireleri kapandı. Bence bu boşluğu bizler yani STK'lar dolduracak. Bir çalışma yapılması gerekiyor. Falanca STK olarak değil, tüm STK'lar ortak bir çalışma yapması gerekiyor dedi.

13312794_10209084521860655_1976876379288670160_n.jpg

-Ribat İnsani Yardım Derneğini kısaca tanıyabilir miyiz?

Ribat İnsani Yardım Derneği 30 yıldır hayırda yarışan bir kurum olma adına, gerek Konya’da gerek Türkiye genelinde ve gerekse dünyanın birçok noktasında önemli işlere imza attı. Yerine göre Konyamızda terk edilmiş yatalak hastalarımıza yıllardır bakmakta, kapıları çalınıp sıcak yemek götürüp onların hal ve hatırları sormakta… Diğer taraftan Somali’den, Afganistan’dan, Suriye'den gelen mültecilere gıda, barınak ve hatta aklınıza gelebilecek birçok alanda da yardımcı oluyoruz. Aslında biz, bu noktada devletin yükünü de hafifletiyoruz. Düşünün… Sadece Konya’da 70 bini kayıtlı olmak üzere Türkiye’de 3 milyon Suriyeli mülteci var. Bu bağlamda sadece yurtdışına çalışan bir dernek değiliz, yurtiçinde de ciddi anlamda çalışmalarımız var. Mesela Ribat olarak 1999’daki depremde ilk yardıma koşan dernekler arasındaydık. Türkiye’nin birçok yerinde merkezler açarak hem doğusuna hem batısına önemli hizmetlerimiz oldu ve oluyor.

13327649_10209084604542722_3877681533821598323_n.jpg

-Türkiye neden önemli?

Şunu bilmemiz gerekiyor ki, bundan 100 sene önce sınırlar çizilirken belli bir amaç hedeflendi. Şu ana onun miadı doldu. Anlaşılıyor ki, sınırları cetvelle çizmek de yeterli değil. Zira onların istediği bir tık daha yukarısı. Artık Türkiye, eski Türkiye değil. Onlar ağzına vurup azığını alabilecek devletçikler istiyorlar. Bugün Avrupa dediğiniz medeniyetin insan ve insanlık adına geliştirdikleri hiçbir şey yok. Neredeyse soyları tükenmek üzere. Çocuk yerine köpek besliyorlar. Bu insanlardan, insanlığa fayda beklemek de yanlış olur. Onun için Türkiye'nin son zamanlarda yaptığı açıklamalarla Avrupa'ya ihtiyaç hissetmemesi de onların saldırganlığını artırıyor. Şu anda da Türkiye olarak, var olma mücadelesine girdik. Allah'ın izniyle yek ve tek olarak hepsinin üstesinden gelerek mazlum coğrafyaların umudu olmaya devam edeceğiz. Dünyanın hangi mazlum coğrafyasına gidersiniz gidin, onlar bize hep dua ederler. "Türkiye ümmetin son kalesidir. Bizler hep dua ediyoruz" şeklinde cümleleri duyabilirsiniz. Bizim için, Türkiye için gece-gündüz dua ediyorlar. İşte Türkiye, bunun için önemlidir. Son kale yıkılırsa mazlum coğrafyalar da sahipsiz kalacak. O zaman batılı ülkeler de sömürgelerini istediği gibi yürütebileceklerdir.

13332827_10209084604582723_2939208778475245777_n.jpg

-Bizim neler yapmamız gerekiyor?

İsrail, bölgeye ithal edilmiş işgal devletidir. İşgal ettikleri topraklarda Filistinli kardeşlerimize yaptıklarını unutmayalım. Biliyorsunuz, Yahudiler Abdülhamit Han'a gelerek toprak istiyorlar. Lakin Sultan Abdülhamit Han'ın o tarihi cevabı ile karşılaşıyorlar. "Kanla alınan topraklar ancak kanla verilir" Şu anda türlü dalaverelerle işgal ettiği Filistin topraklarında karşılarında duranı öldürmekle kalmıyorlar, ailesini, akrabasını bütün yakınlarını tutukluyor ya da öldürüyor böylece sözüm ona cezalandırıyor. Neden biliyor musunuz? "Çocuklarınıza sahip çıkın" diye... Benzetmede hata olmasın ama Türkiye'de de bir zihniyet değişikliğine gidilmelidir. Nasıl? Kimse kafasına göre çocuğunu serbest bırakıp ülke insanına zarar verecek hatta öldürecek kadar ileriye gitmesi önlenmeli, terörist yetiştirebilecek bir ortamı nasıl yok edebiliriz? sorusunun cevabı bulunmalıdır. Buna sadece kolluk güçleri değil, vatandaş olarak bizler de kafa yormalı, çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Vatanına, milletine, dinine bağlı bir nesil yetiştirmemiz gerekiyor. Bizim de özellikle bu süreçte devletimize yardımcı olmamız, şüphelendiğimiz insanları acilen ilgili birimlere bildirmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği 'Milli Seferberlik'in de tam olarak içeriği budur. Yoksa vebal altında kalırız. İster din kisvesi altına gizlenmiş DAEŞ, isterse PKK... Kim olursa olsun, devletimize yardımcı olmalıyız. Bu devlete ve millete kim kastederse biz de devletimizin yanında bu mücadelenin bir parçası haline gelmemiz gerekiyor. Neden? Dedik ya... Türkiye son kale ve bu son kaleyi korumak da bizim hem dini hem de milli görevimizdir.

13339512_10209084522140662_8350209128150354521_n.jpg

-Bu konuda STK'lara ne gibi sorumluluklar düşüyor?

FETÖ'nün okulları, yurtları vesaireleri kapandı. Bence bu boşluğu bizler yani STK'lar dolduracak. Bir çalışma yapılması gerekiyor. Falanca STK olarak değil, tüm STK'lar ortak bir çalışma yapması gerekiyor. Konya'da 100 binin üzerinde öğrenci var. Bu öğrencilerden kaç tanesine STK olarak ziyarette bulunduk, derdini sorduk. Bizim yapmadığımızı başkaları yapıyor. Dolayısıyla bizim sahip çıkmadığımız bütün çocuklarımız ellerimizden kayıp gidiyor. FETÖ gibi hain yapıların da kolay büyümesinin, taban bulmasının nedenlerinden biri de bu. Biz ihmal ediyoruz. Eğer bir çocuk, öğretmenine bıçak çekmeye başlamışsa siz bu nesilden çok fazla şey beklemeyin. Tabi ki, bizlere bu konuda çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bir an önce bütün STK'lar kendilerine çeki düzen vererek hızlı bir şekilde bu alanlara ağırlık vermelidir.

-Yurtdışı ziyaretlerinizde nasıl bir Türkiye fotoğrafı görüyorsunuz?

Ben 1984’ten beri yurtdışına giden bir insanım. O tarihlerde 'Türkiye nasıl bir ülke?' dedikleri zaman cevap verebilmek için çok zorlanırdık. Ama son yıllarda elhamdülillah hem ülkenin kendi atağıyla hem de STK’ların aktif çalışmasıyla, ülkemiz mazlum coğrafyalar için önemli bir aktör oldu. Bundan dolayıdır ki ülkemizde son terör olayları inanın ki mazlum coğrafyalar tarafından tedirginlikle izleniyor. “Acaba Türkiye’nin başına bir şey mi gelecek?” endişesi var. Bu açıdan bakıldığında Türkiye, mazlum müslüman coğrafyası için tutunabilecekleri son kale…  Son kale düşerse, ümmetin yardım talep edebileceği, feryadını duyurabileceği başka bir adres yok, kalmayacak. Şimdi bize soruyorlar: "Türkiye’de son durum ne?" Kendi açlıklarını unutan mazlum milletler ülkemizin akıbetini soruyor. Bizim ayakta kalmamız onların hayatiyetleri kadar önemli. Filipinler, Mora, Gazze… Hepsi Türkiye için dua ediyorlar. “Allah rızası için ülkenize sahip çıkın” diyorlar. Dolayısıyla şu anki fotoğrafa baktığımız zaman mücadele ettiğimiz yapı sadece PKK ya da FETÖ değil. Bunun ötesinde onların arkalarına sığınmış onlarca devletle mücadele ediyoruz.

-Türkiye'nin mazlum coğrafyalara yaklaşımı nasıldır?

Son 13-14 yıldı Hem sivil toplum örgütlerinin hem de devletin bu mazlum coğrafyalarda çok ciddi çalışmaları var. Ata yadigarı eserler restore ediliyor. Mazlum coğrafyalarda TİKA aracılığıyla meslek edindirme kursları açılarak insanların kendi paralarını kazanabilme yolunda adımlar atılmaktadır. Bizzat ben bildiğim, gördüğüm için bunları rahatlıkla söyleyebiliyorum. Yine devlet eliyle sığır cinsinin değişmesi ve üretimin artırılması adına devlet eliyle canlı hayvan bile götürüldü. Bütün bunlar devletin sorumluluk bilinciyle gerçekleştirdiği

Röportaj-M. Ali Elmacı