Fahri Kubilay
ŞU ÜÇ ŞEY HAKKINDA DUDAĞINI KIPIRDATMA
ŞU ÜÇ ŞEY HAKKINDA DUDAĞINI KIPIRDATMA
Büyük Türk İslam Mütefekkiri ve Mutasavvıfı Hz. Mevlana Celadetin Ruminin736. Vuslat yıldönümünde Rahmetle ve minnetle anarken, Konya'nın fikir hayatının gelişiminde yedi asırdır ışık tutan sözlerinden derlediğimiz bir demet sunuyoruz(F:K)
-Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin.
Çünkü bu üçünün de düşmanı çoktur. Düşman bildi mi sana pusu kurar.
-Ok gibi doğru ol da yaydan kurtul. Çünkü her doğru okun, yaydan fırlayacağına şüphe yoktur.
-Söz söylemek için önce dinlemek gerekir. Söze, kulak verme yolundan gir.
Dinleme ihtiyacı olmaksızın anlaşılan söz, ancak tamahsız ve ihtiyaçsız olan Allah’ın sözüdür.
-Ateş gizlidir, zevki meydanda. Dumanı sonunda meydana çıkar.
-Nefis, çok övülmesi yüzünden firavunlaştı. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama!
-Akıllı, o kişidir ki, çekinilen belada dostların ölümünden ibret alır.
-Temiz şeyler temizlere aittir; pis şeyler de pislere. Kendine gel!
-Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma. Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar.
-Ölüm vaktinde de adama elem ve ıstırap verirler. O halde meşgulken canını alıverirler.
-Kibir ve kinin başlangıcı şehvettendir. Şehvetinin yerleşip kuvvetlenmesi de ‘itiyat’ yüzündendir.
-Kötü huy, adet edindiğinden dolayı sağlamlaşır, yerleşir, seni ondan vazgeçirmek isteyene kızarsın.
-Toprak yemeye alışırsan, kim seni bundan menetmeye kalkışırsa onu düşman sayarsın.
-Bakır, altın olmadıkça bakırlığını: gönül padişah olmadıkça müflisliğini bilmez.
-Kötüye yorma, vehimleşme; insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder.
-Arayan, ‘aradığını bulsun’ diye yerde ne biterse ihtiyaç sahibi için biter.
-Nerede dert varsa deva-şifa oraya gider, nerede yoksulluk varsa nimet oraya varır.
-Müşkül neredeyse cevap ordadır, gemi neredeyse su ordadır.
-Kızgınlığın, cehennem ateşinin tohumudur. Kendine gel de şu cehennemini söndür, çünkü o bir tuzaktır.
-Gönlüne kin yüzünden çirkin sûretler gelmesin!
- Olmayacak söze, kim söylerse söylesin, inanma!...
-Geçmiş, gitmiş şeye gam yeme... Fırsatı fevt ettin mi açıklanma artık!
-Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır.
-Aptallık ve bilgisizlik” yama kabul etmez... ey öğütçü, ona hikmet tohumunu pek saçma
-Nazlanmak, şekerden tatlıdır ama az çiğne, yüzlerce tehlikesi vardır. .
-Neticesiz ve tesirsiz her delil boş çıktı. Sen kendi neticene bak!
-Düşman olmadıkça savaş imkanı yoktur. Şehvetin olmazsa ondan kaçınma emrine uyman
-Ölüm gününde dost, sana hal diliyle der ki; “Sana buraya kadar yoldaşım, bundan öteye gidemem. Mezarının başında bir zamancağız dururum.”
Fakat yaptığın işler vefakârdır; onlara sarıl ki onlar; mezarın içine kadar seninle gelirler.
-Bilgi sahibi olmanın yolu sözledir. Sanat öğrenmenin yolu işle.
-Bozuk düzen ahit, çürümüş köktür, kökü çürümüş ağaç meyve vermez.
-Kim benlikten kurtulursa bütün benlikler onun olur.
-Kim eli boş pazara giderse ömrü geçer, tamamıyla ham ve eli boş olarak geri döner.
-Belayı def etmenin çaresi, sitem etmek değildir. Buna çare ihsandır, aftır, keremdir.
-Peygamber, “Sadaka, belayı def eder.” dedi. Ey yiğit, hastalığı sadakayla tedavi et.
*( Hz. Mevlana Celadetin Rumi’nin Sözlerinden)