Suikast timi davasının gerekçeli kararı hazır (3)
Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ'nün darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın gerekçeli kararını hazırladı- Gerekçeli karardan:- "Olay akşamı Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nde bul
MUĞLA (AA) - Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın gerekçeli kararının 13. bölümünde, sanıkların darbeye kalkıştıklarına ilişkin kendi aralarında yaptıkları konuşmalar dikkat çekti.
Delillerin değerlendirilmesi ve mahkememin kabulüne yer verilen gerekçeli kararın 13. bölümünde, sanıkların darbe teşebbüsüne aktif olarak katıldığının tanık beyanları ile sabit olduğuna işaret ediliyor.
Sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in, sanık Taner Berber ile pastanede buluşarak personel ve malzeme durumu hakkında bilgi aldığı ve icra edilecek darbe faaliyeti sırasında MAK personeline de görev verilebileceğini söyleyerek birliğine döndükten sonra bu konuda gerekli hazırlıkları yapmasını istediği belirtildi.
Sanık Berber'in ise birliğine döndükten sonra MAK deposunda diğer sanıklar Zekeriya Kuzu, Hasan Aslanbay ve Ömer Faruk Göçmen ile toplantı yaparak kendilerini bilgilendirdiği ve gerekli hazırlıklara başladıkları ifade edilen bölümde, "15 Temmuz öncesi Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde albay rütbesiyle görev yapan sanık Osman Kılıç, 14 Temmuz günü diğer sanık Şükrü Seymen'i Ankara'da bulunan bir evde Sönmezateş ile buluşturdu. Seymen’e gerekli bilgilendirmeyi yapan Sönmezateş, 12 kişilik bir tim hazırlanmasını söyledi. Şükrü Seymen, İstanbul'a döndükten sonra diğer sanıklar Ergün Şahin ve Murat Köse ile buluşarak özel kuvvet personelinin son durumları hakkında bilgi alıp kendisiyle birlikte 12 kişilik özel kuvvet timini tespit etti." ifadesine yer verildi.
Sanıkların katılacakları faaliyetin mahiyetini bilmeden, tanımadıkları ve ne amaçla orada bulunduklarını bilmedikleri başka bir kuvvete ait ayrı bir birlik ile helikoptere binerek gitmelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı kaydedildi.
13. bölümde şu çarpıcı ifadelere yer verildi:
“Sanık Sönmezateş’in 15 Temmuz’da saat 23.00 sıralarında giyinip kuşanan ÖKK, SAT ve MAK personelinden oluşan timi etrafında toplayarak görevin mahiyeti hakkında açıklama yapmıştır. Bu itibarla başlangıçta tamamının görevin mahiyetinden haberdar olmadıkları kabul edilse dahi sanık Sönmezateş’in MAK deposunun önünde yaptığı bu açıklamadan sonra ÖKK, SAT ve MAK personelinin tamamı darbeden ve darbe kapsamında faaliyet icra edileceğinden, görevin Cumhurbaşkanına yönelik bir operasyon olduğundan haberdar olmuşlardır. ÖKK personeli olan sanıklar, bu açıklamayı kabul etmelerine rağmen, aynı açıklamaları dinleyen MAK personeli olan sanıklar ise Sönmezateş’in kendilerine ‘görevlerinin terör örgütü liderini bulunduğu yerden almak’ olarak açıkladığını savunmuşlardır. Arama kurtarma personeli olan MAK timinin tüm yaşananlara rağmen herhangi bir terör örgütü liderine yapılacak operasyona götürülmelerinin makul ve mantıklı bir durum olmadığı görülmektedir."
Kaldı ki gidilen yerin Marmaris gibi turistik bir yer olması ve operasyonun bir otele yapılmış olmasının da sanıkları yalanladığına işaret edilen bölümde, "Otelde Cumhurbaşkanının korumalarının bulunması, yine polislerin otele gelip sanıklara teslim olmalarını söylemiş olmaları ve polislerle silahlı çatışma yaşanmış olması, bütün bunlara karşın MAK personeli olan sanıkların savunmalarında ileri sürdükleri ‘terör örgütü liderine yönelik operasyon’ görevini de hiçbir aşamada sorgulamamış olmaları akla yatkın değildir. Sanıkların kendilerine verilen görevleri harfiyen yerine getirmeleri, polis ile karşı karşıya geldikleri durumda bile herhangi bir tereddüt ve görevi sorgulama yönünde davranış içerisine girmemiş olmaları hususları bir arada değerlendirildiğinde savunmalarının gerçeği yansıtmadığı ve MAK personeli olan sanıkların da operasyon öncesi, hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu ve gidecekleri yerde Cumhurbaşkanlığı korumaları ve polis ile karşı karşıya gelebileceklerini öngördükleri ve bilerek, isteyerek bu göreve dahil oldukları hususunda tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur.” ifadesine yer verildi.
- "Ya kahraman olacağız ya vatan haini"
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'ın televizyonlara bağlanarak emir komuta zinciri olmadan, asker içindeki bazı kişilerce kanunsuz bir eyleminin söz konusu olduğunu belirttiği vurgulanan bölümde, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Açıklamaların yapıldığı saat itibarıyla henüz sanıkların Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nde bulunmaları ve dosya içerisinde bulunan HTS kayıtlarına göre tamamına yakın kısmının cep telefonu irtibatlarının ve internet bağlantılarının mevcut olduğu göz önünde bulundurulduğunda sanıkların yapılan bu açıklamalardan haberdar oldukları da anlaşılmaktadır. Bu itibarla ÖKK personelinin darbe teşebbüsü gerçekleştiğinden ve kendilerinin bu darbe teşebbüsü içerisinde faaliyet gösterdiklerinden haberdar oldukları, bu kapsamda bilerek ve isteyerek bu faaliyete katıldıkları sanık savunmaları, tanık beyanları, HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır."
Olay akşamı Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nde bulunan helikopter pilotları Murat Dağlı, Zeki Göçmen, Ali Aktürk, Davut Uçum’un kendi aralarında 'İnternete haber düşmüş', 'Daha yeni uyanıyorlar', 'Köprü kapatılmış haberi var' şeklinde konuşmalar yaptığına yer verilen bölümde, "Bu sırada sanık Dağlı'nın 'Şu an tarihe tanıklık ediyorsunuz, hatta içindesiniz tarihin' şeklinde sözler söylediği, sanık Göçmen’in ise 'Biz yarın ya kahraman olacağız ya vatan haini' diye söylediği sonrasında sanık Dağlı'nın orada bulunanlara 'Telefonları kapatın, konuşmayın' şeklinde ikazda bulunduğu anlaşılmıştır. Bu konuşmalardan sanıkların planlanan darbeden haberdar olduğu sabitlenmiştir." denildi.
- "Faaliyetlerin hiçbirisi müstakil değil"
Darbe teşebbüsü sırasında 250’ye yakın şehit verildiğine, çok sayıda kamu binasının bombalandığına dikkatin çekildiği gerekçeli kararda, "İcra edilen faaliyetlerin hiçbirisi müstakil olmayıp, tamamı Türkiye genelinde icra edilen darbe teşebbüsünün birer parçası niteliğinde olduğundan, bu parçaların tamamının cebir, şiddet içermesi gerekmemekte. Dolayısıyla somut fiil üzerinde hakimiyet kuran kişilerin yanı sıra suça cebri olmayan hareketlerle katılan kişiler de bu suçu işlemiş olmaktadırlar." vurgusu dikkati çekti.
Sanık Sönmezateş'in sevk ve idaresindeki ÖKK, SAT ve MAK personelinden oluşan silahlı timler tarafından Cumhurbaşkanının 15 Temmuz gecesi kaldığı otelin basıldığı belirtilen kararda, sanıkların otelde bulunan Cumhurbaşkanlığı korumaları ve olay yerine gelen güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaya girdikleri, bu çatışma sırasında Cumhurbaşkanlığı koruma polisi Mehmet Çetin ile Marmaris polisi Nedip Cengiz Eker’i şehit ettikleri kaydedildi.
- "Kafasını kaldıran ensesinden kurşunu yer"
Sanıkların yine Cumhurbaşkanlığı koruma polislerinin kaldıkları villayı kastederek 'İçeriye roket atacağız', etkisiz hale getirip yere yatırdıkları koruma polislerine 'Kafanızı kaldırmayın, kafasını kaldıran ensesinden kurşunu yer' diyerek tehdit ettikleri, dışarı çıkıp teslim olanları darbettikleri, ambulans, otel ve arabalarına zarar verdiklerinin sabit olduğu aktarıldı.
Bu itibarla gerek bir bütünün (Türkiye genelinde yaşanan darbe teşebbüsünün) bir parçası olmak hasebiyle gerekse Marmaris ölçeğinde yaşanan olayları yerde bulunan ve yukarıda isimleri belirtilen timin suçu bizzat gerçekleştirdiğine yer verildi. Havada bulunan diğer sanıkların ise havadan timin güvenliğini sağlamak ve ateş edip yerdeki direnci kırarak doğrudan doğruya birlikte işlemiş olmaları nedeniyle üzerilerine atılı bulunan "anayasayı ihlal" suçunun cebir ve şiddet unsurlarının da gerçekleştiğinin anlaşıldığı ifade edildi.
"Yurtta sulh konseyi" olarak adlandıran FETÖ'cü cunta tarafından yayınlanan sözde "sıkıyönetim direktifi"nin ekinde bulunan görevlendirme listelerine göre sanık Gökhan Şahin Sönmezateş'in darbe sonrasında MİT Müsteşarı olarak görevlendirilmesinin planlandığı kaydedilen gerekçeli kararda, "Sanık Seymen ve Berber’in avukat huzurunda alınan samimi beyanlarından anlaşıldığı üzere kendilerine darbe kapsamında yapılan görevlendirmenin sanık Sönmezateş tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Suikast teşebbüsüne katılan timin başında görevli olan ve timi sevk ve koordine eden kişinin de sanık Sönmezateş olduğu gerek kendi ikrarı, gerekse diğer sanık savunmalarından anlaşılmıştır." ifadesi kullanıldı.
Bu itibarla yapılan yargılama, toplanan deliller, sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamından Sönmezateş’in gerek darbe öncesi planlama ve hazırlıklara katkısı, gerek darbe teşebbüsü sırasında icra ettiği görev, gerekse darbe sonrası kendisi için planlanan görev göz önünde bulundurulduğunda sanığın örgüt adına karar alma ve uygulama yetkisine sahip olduğu ve bu itibarla örgütün yönetici kadrosu içerisinde yer aldığı anlaşıldığı aktarıldı.
Sanık Sönmezateş'in aynı zamanda Marmaris’teki bütün suçlara iştirak ederek hepsinden ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verildiği vurgulandı.
ÖKK, SAT ve MAK personelinden oluşan ve helikopter makineli tüfekçilerinin dışında kalan tim personelinin darbe teşebbüsü kapsamında kendilerine verilen görevi kabul ederek Cumhurbaşkanına suikast, kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs ve diğer suçlara bizzat katılarak suça asli maddi fail olarak iştirak ettikleri dile getirildi.
Helikopter pilotları olan sanıklar Dağlı, Göçmen, Aktürk, Uçum, Ekizoğlu ve Özden darbe teşebbüsünde kendilerine verilen görevi kabul etmek, suikast timini otele indirmek, otel üzerinde daire çizip askıda kalarak time nezaret etmek, helikopter içerisindeki Sönmezateş’in operasyonu havadan yönetmesine, helikopter makineli tüfekçileri olan sanıkların ise otel bölgesine helikopterden ateş açmak suretiyle aşağıda bulunan time gelebilecek mukavemeti kırmalarına ve araziyi yumuşatmalarına imkan sağlayarak fiil üzerinde hakimiyet kurdukları ve böylece işlenen suçlara asli maddi fail olarak iştirak ettiklerinin anlaşıldığı kaydedildi.
- "Darbe suçtur, sanıkların savunmalarına itibar edilmemiştir"
Yargılama sırasında bazı sanıkların darbenin emir komuta zinciri içerisinde yapıldığını zannettiklerini savunduğuna işaret edilen gerekçeli kararda, "Anayasamızın 117. maddesine göre Cumhurbaşkanı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanıdır. Dolayısıyla doğrudan doğruya Başkomutana yönelen bir eylemin emir komuta zinciri içerisinde meydana gelmesinin mümkün olmadığı açık olmakla birlikte, emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşmiş olsa dahi yasalarımıza göre anayasal düzeni cebir şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, bir diğer söyleyişle darbe yapmak suç olup bu faaliyetin emir komuta zinciri içerisinde meydana gelmesi bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemez. Sanıkların bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir." ifadesine yer verildi.
Gerekçeli kararın sonunda sanıkların işlediği belirtilen 15 suç tek tek anlatılarak, hangi suça hangi sanığın ne kadar karıştığı belirtildi.
(Bitti)
AA
Kaynak: