Süleyman Özışık'tan Yılmaz Özdil'e Bira" yazısı
"Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu" diyen Yılmaz Özdil'i köşesine taşıyan Süleyman Özışık," Yazın yediğin hurmalar, kışın seni tırmalar" dedi
"Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu" diyen Yılmaz Özdil'i köşesine taşıyan Türkiye gazetesi yazarı Süleyman Özışık," Yazın yediğin hurmalar, kışın seni tırmalar" dedi. İşte Özışık'ın yazısı:
BİRA SAVUNMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine, "Bir Mozart bir Beethoven dinlesin. Belki iyi gelir" diyen oyuncu Rutkay Aziz ile “Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu" diyen Yılmaz Özdil'e tepki göstermiş, yaptıklarının “faşistliğin dik âlâsı” olduğunu söylemişti.
Yılmaz Özdil dün kaleme aldığı yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerine karşılık savunma yaptı.
Özetle diyor ki:
“Halk Arenası'nı izleyenler bilir... Türkiye'nin, gençliğini yaşamamış tipler tarafından yönetildiğini, kendileri yaşamadığı için başkalarının da yaşamasını istemediklerini, bu nedenle özellikle gençlerin cendereye sokulduğunu anlattım.
‘Bütün kalbimle söylüyorum, en küçük bir kinaye yok, asrın liderimiz bir bira içmiş olsaydı, bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu, çünkü, bunu kötü alışkanlık veya alkol manasında söylemiyorum, bunu yaptığında kötü bir şey olmadığını görmüş olurdu’ dedim.”
Ve ekliyor: "İçmeye zorlamadım, teklif var, ısrar yok."
Allah kimseyi söylediği rezil sözlerden sonra böyle sefil bir açıklama yapmak zorunda bırakmasın. "Yok bir de ısrar olsaydı" diyesi geliyor insanın...
Gerçi bu ülke geçmişte ısrar edenini de görmedi değil hani...
Erbakan Hoca dönemini hatırlayın.
Geçmişin kudretli paşaları darbe yapmakla tehdit ettikleri dönemin Başbakanı Erbakan'ın önüne hem de Millî Güvenlik Kurulu Toplantısı'nda zorla rakı koyuyor, basın mensuplarına da bu görüntüyü servis ediyordu.
Şimdilerde başörtüsü takmama önerisi yapanlar, "Zorlama yok, teklif var, ısrar yok" diyor ama geçmişte okul önlerinde öğrencilerin başörtülerinden ve saçlarından tutularak yerlerde sürüklendiğini de unutmadık. Küçücük bir imkân bulsalar o günleri yeniden yaşatacaklarına şüphe yok.
Zira, ne diyordu küfür suratlı Mine Kırıkkanat:
"Şimdi biz mağduruz ama elimize imkân geçtiğinde sizi yeniden mağdur edeceğiz" diyordu değil mi?
Yeter ki fırsat bulsunlar...
Cumhurbaşkanını ayağından asmaktan, karanlık mahzenlerde zehirlemekten, darbe ile indirmekten bahsedenlerin ellerine imkân geçtiğinde zorla bira içirmekten geri duracağını sanmıyorum.
Yılmaz Özdil'in rezil savunmasına geri dönecek olursak.
Beyefendi teklifte bulunmuş, zorlamamış. Teklif varmış, ısrar yokmuş. Buna da faşistlik denemezmiş!
Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülke nüfusunun genç kalması için, "Üç çocuk yapın" önerisinde bulunuyordu bayım. Teklifte bulunuyordu ama zorlama yapmıyordu.
Peki sen bu öneri karşısında ne yapıyordun? "Diktatöre bak, kaç çocuk yapacağımıza varıncaya kadar her şeye müdahale ediyor" diyerek hezeyanlar içinde bağırıyordun.
Ne oldu?
Sen söyleyince bir şey olmuyor ama Cumhurbaşkanı söyleyince faşist diktatör oluyor öyle mi? Siz ne yaparsanız yapın laiklik ve demokrasi olacak, Erdoğan ağzını açtığında faşist olacak öyle mi?
Bir de utanmadan hakarete uğradığını söylüyor.
"Ben Cumhurbaşkanına çok samimi bir öneride bulundum diye AK Partililer günlerdir bana saldırıyor. Bana 'tezek beyinli' diyorlar. 'Kımıl zararlısı', 'çukur', 'Ebu Cehil', 'ayyaş', 'küstah', 'aşağılık şerefsiz' diyorlar" diye isyan ediyor.
Yok, yok bunlar hakaret değil beyim!
Sen vakti zamanında tek suçları AK Parti'ye oy vermek olan büyük bir kitleye neler söylüyordun hatırladın mı?
"Göbeğini kaşıyan adam" diyordun.
"Bidon kafalı" diyordun.
"Makarnacı bunlar, kömürcü bunlar" diyordun. Hatta o kadar alçakça saldırıyordun ki oğlunu şehit veren AK Partili babaya, oğlunu maden kazasında kaybeden aileye, "E siz AK Parti’ye oy vererek bunu hak ettiniz" diyordun.
Hatırladın?
Şimdi bu durumu sana şöyle anlatayım beyim. "Yazın yediğin hurmalar, kışın seni tırmalar" derler ya hani. Senin yaşadığın da aynen böyle beyim. Vakti zamanında ettiğin bu hakaretler şimdi bumerang sistemiyle sana geri dönüyor.
Bir zamanlar kapısını tokmakla dövdüklerin, şimdi senin kapını parmakla dövüyor diye böyle bağırmana gerek yok. Bu duruma kısaca "Men dakka, dukka" diyorlar!
Ha bu arada...
Yazının bir yerinde "Hitler ağzına bira sürmezdi, demokrat mıydı?" demiş, çaktırmadan Erdoğan'la Hitler'i aynı kefeye koymaya çalışmışsın.
Anlıyorum.
İğrenç ağzındaki çatallı dilini kullanmadan duramıyorsun. Ama en azından Erdoğan için kullandığın o dilini geçmiş dönemler için de kullan.
Mesela bize geçmişte Adolf Hitler’i tebrik eden liderlerden de bahset.
Anladın?
Süleyman Özışık-Türkiye