TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Yeneroğlu:
"DİTİB imamlarının evlerinde yapılan aramalar her türlü mesnetten yoksundur. Bu aramalar sözde 'ajanlık' ithamlarının bir dini cemaati yıldırma aracı olarak kullanıldığını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır"- "Siyasi motivasyona dayanan bu tarz giriş
TBMM (AA) - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) imamlarının evlerinde yapılan aramaların her türlü mesnetten yoksun olduğunu belirterek, "Bu aramalar değerlendirmesinde bulundu.
Yeneroğlu, Almanya'da "Casusluk yaptıkları iddiasıyla" DİTİB imamlarının evlerinde yapılan aramalara ilişkin yazılı açıklama yaptı.
DİTİB imamlarına yönelik baskınları şiddetle kınadığını belirten Yeneroğlu, "Hukuki açıdan dayanağı olmayan, bir ajanlık ithamı kisvesi altında Almanya’da en fazla üyeye sahip bir İslami cemaate yönelik emsali görülmemiş yıldırma politikası uygulanmaktadır." ifadesini kullandı.
Yeneroğlu, Almanya Federal Adalet Bakanı Heiko Maas'ın konuya dair açıklamalarının, bu baskınların arkasında yatan siyasi motivasyonu çok açık bir biçimde ortaya koyduğunu kaydetti.
Mustafa Yeneroğlu, açıklamasında şu görüşlerini aktardı:
"DİTİB imamlarının evlerinde yapılan aramalar her türlü mesnetten yoksundur. Bu aramalar sözde 'ajanlık' ithamlarının bir dini cemaati yıldırma aracı olarak kullanıldığını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Siyasi motivasyona dayanan bu tarz girişimlerle hedeflenen şey, DİTİB'in köşeye sıkıştırılması, kendi kaderini tayin hakkının elinden alınması ve Türkiye'den bütünüyle koparılmasıdır. Din özgürlüğüne yönelik bu ölçüsüz müdahaleler, 19. yüzyıl sonlarındaki kültür savaşlarını ve Bismarck'ın Katolik din adamlarına yönelik müdahalelerini hatırlatmaktadır. Federal Adalet Bakanı Heiko Maas’ın ifadeleri bu tartışmadaki mevcut histeriye ve siyasi hesaplara işaret etmektedir. Maas, ültimatom verir bir tonla, DİTİB’in Türkiye’de Diyanet’le yakın bir bağı öngören tüzüğünü değiştirmesini talep etmiştir. Maas'ın bir dini cemaatin tüzüğüne, yani doğrudan bir dini cemaatin içişlerine hangi hukuki düzleme dayanarak müdahale edebildiği merak konusudur. Maas, bu müdahalesindeki tutarsızlığı kamuoyuna açıklamak zorundadır. Bunun yanında Federal Savcılığın soruşturma başladıktan ancak haftalar sonra yaptığı ev baskınları anlaşılır değildir. Bu garip ve şüpheli müdahalenin soruşturma açısından gerekli olmadığı, hukuki değil, siyasi bir motivasyona sahip olduğu burada da kendisini göstermektedir."
Yeneroğlu, bu siyasi hesabın, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in Türkiye ziyareti öncesinde gündemin etkilenmemesi için ayarlanmış bir zamanlamanın ürünü olduğunu bildirdi.
Almanya'nın, İslam’ın ülkeye kurumsal açıdan entegrasyonunu sağlamak amacıyla üniversitelerde yüksekokul kurulması gibi girişimlerde bulunduğunu vurgulayan Yeneroğlu, "Bu girişimlerin yalnızca Müslüman topluluğu temsil eden İslami cemaatlerle başarılı olabileceği gerçeği, Alman siyaseti içerisinde yer alan kimilerince görmezden gelinmektedir. Bunun da ötesinde Almanya, İslami cemaatler üzerindeki etkisini ajanlık ithamları gibi meşru olmayan araçlarla arttırmaya çalışmakta ve Türkiye kökenli Müslüman cemaatin tarihsel ve toplumsal açıdan Türkiye ile mevcut olan köklü ilişkilerini siyasi hesaplarla 'skandal' haline getirmektedir." ifadesini kullandı.
Mustafa Yeneroğlu, DİTİB'in, on yıllardır çok önemli çalışmalar gerçekleştiren değerli kurum olduğunu kaydetti.
DİTİB'in Türkiye ile özellikle diyanet üzerinden kurduğu teolojik anlamdaki bağlılığının, ne kadar kıymetli ve gerekli olduğunun Alman siyasetinin de malumu olması gerektiğine işaret eden Yeneroğlu, "Bu bağ şükran ve takdirle karşılanacağına, DİTİB’in hukuki baskılarla köşeye sıkıştırılmaya çalışılması kabul edilemez." değerlendirmesini yaptı.
AA
Kaynak: