Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Tesettürlü ve Sakallı Metalciler

Globalleşme ile birlikte bütün dünyayı etki alanına katmak isteyen modern proje, seküler bir temel üzerine inşâ edilmiştir. Dolayısıyla insanın gözünü ilâhî olandan beşerî olana, yani, yer-yüzüne çevirir. Eşyânın kendisine sabitleşerek dünyevî merkezli bir huld düşüncesini hedefler. İnsanın bakışlarını eşyânın arka plânına çevirmekten alıkoyar. Böyle bir zihinsel tasarım ise, insanı daha çok zevk peşine sürükler ve tutkulara yönlendirir. Çünkü, özde dünyevîleşmenin böyle bir çekiciliği vardır ki, insan hikmet ve irfandan koptuğu anda onun yarattığı câzibe alanının dışına çıkamaz. 1980’li yıllarda daha bir belirginlik kazanan Müslüman kadının kamusal alanda gövdesiyle birlikte varolmaya başlaması, geleneksel kadın kimliği ve rolünde bir kırılmayı da beraberinde getirdi. Kadın evde dişiliğini, sokakta kişiliğini sergilemeli, anlayışı başkalaşım yaşadı. Bu durum erkeklerde de dönüştürücü bir etki yarattı. Örneğin, artık basında ‘tesettürlü metalciler’ başlıklı haberler okuyabiliyoruz. Kendisini dindar bir kimlikle tanımlayan bu gençler, Batı müziğinin en uç noktalarından biri olan ‘metal’ müzikten zevk alıyor. Pop müzik konserlerinde âyin havasına girerek kendinden geçiyor. Genç erkekler ise, yeni bir görünüme bürünerek top sakalı ve hippi tiplemesiyle camide saf tutuyor. Küreselleşmenin dindar kesimde haramlara bakış gibi, geleneksel duyarlılıkları değiştirici ve yumuşatıcı etkileri de oldu. Bunun en açık örneği, yenilikçi ulema kuşağının verdiği fetvalarla, ithal parfümlerin dayanılmaz câzibesi karşısında yerli alkolsüz esans sektörü mevziler kaybetti. Mûsiki alanında daha yumuşak bir tavır sergiledi. Aynı durum ‘resim’ anlayışı konusunda da geçerlidir. Modern dalga bütün bu alanları yumuşattı. En muhâfazâkar denilen ailelerde bile bu değişim rüzgarı yeni eğlence kültürü, yeni tatil köyleri, yeni zengin Müslüman mahalleleri oluşturmakta, buna ilâve olarak vücut güzelleştirme salonlarına abone olmakla birlikte estetik ameliyatlara büyük paralar ödetmekte ve yeni tüketim alışkanlıkları kazandırmaktadır. Dinî ve sosyal yapılarda meydana gelen bu istihâlelerin neliği, hangi yönde değerlendirilmelidir? İslâm’ın Protestan yorumu, bir kalkınma ideolojisi olarak görüldüğü ve Allah’a teslimiyetten ziyâde, O’nu denetleyici bir pozisyon geliştirildiği taktirde ortaya çıkar. 1980’li yıllar öncesi Müslüman zihniyette Kapitalizm eleştirisi yapılırken, günümüzde bazı Müslüman tekstil firmaları tarafından kadının gövdesinin ve cinselliğinin obje/nesne haline getirilerek tüketimi arttırmak adına reklâmda kullanılmasını nasıl yorumlamak gerekiyor? Kentleşme ve küreselleşme dinamiklerinin Müslüman kimlikleri derinden etkilediği bir gerçektir. Bunun göstergeleri olarak tüketim zafiyetinin artması ve markalara düşkünlük gösterilebilir. 1980’li yıllardan sonra kent hayatına katılan gençlerin, markaya, tesettür defilelerine, pop müziğe ve flörte evet demeleri, onların örtülü ve sakallı olmaları, modern zihinlere sahip olduğunu hiçbir zaman örtemez. Sanıyorum bu dönüştürülmüş kamusal hayatta yeni görünümler, İslâm açısından küreselleşmeye katılmak değil, kelimenin tam anlamıyla homojenleşmek ve modern dünyayı tüketmektir. Hiç şüphesiz bu resmettiğimiz örneklendirmeler, vâkıayı tespitten ibarettir. Kitlesel boyutta meydana gelen bu değişim bireyselleşmeye paralel olarak ‘ben’ bilincinin gelişiminin önünün açılmasıyla billurlaşan bir patolojik davranış bozuklukları mıdır? Din, modernite ve sekülerizm bağlamında yapılacak tartışmalar, bu soruyu anlamlı kılacağını sanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.