Fahri Kubilay
Trafik çileye dönüşüyor…
Şehir yöneticilerini en çok yoracak olan sorunlardan birincisi trafik, ikincisi de temiz su tedarikidir. Bu iki sorunu zaman zaman yazlarımızda dile getirdik…
Yakın vadede su sorunu fazla yorucu olmayabilir ama çevrenin kirletilme süreci bu şekilde hızlı olacak olursa ve gerekli tedbirler zamanında alınmazsa, uzun vadede temiz su bulabilmek de insanlığın karşılaşacağı en büyük tehlike olacaktır.
Genelde tüm insanlığı, olduğu gibi bölgemiz ve şehrimiz insanını doğrudan ilgilendiren çağımızın en önemli sorunu olan trafik sorunu.
Şimdiye kadar bu ülkede hep İstanbul trafiğinin yoğunluğu ve sorunları konuşulur ve İstanbul’un trafiğinin sorunlarına çözümler aranır ama başka şehirlerdeki trafik sorunu ve park sorunu yakın zamana kadar hiç bir şekilde gündem oluşturmazdı. Ama sorun şimdi bırakın büyükşehirleri şimdi ilçelerin kapısına kadar dayandı.
Geçtiğimiz gün TUİK açıkladı. Türkiye’de her dört kişiye bir araç düşüyormuş. Bu sayı da, malumunuz olmak üzere her geçen gün katlanarak artış gösteriyor. Bu istatistikleri temel alacak olursak, Seydişehir’in hissesine 17-20 bin araç düşüyor demektir.
Şehir planlamalarının geleceğe yönelik olarak yapılmadığı gerçeğinden yola çıkarak, her dört kişiye bir araç düştüğü günümüzde, trafik yoğunluğu bu mertebede ise kısa bir zaman sonra her üç kişiye bir araç düşmeye başladığındaki trafik ve park sorunu, içinden çıkılamaz bir hal alacaktır.
Seydişehir İlçe merkezinde, pazar yeri hariç (o da haftanın beş günü hizmet görüyor) araç parkı diyebileceğimiz ve bu amaçla ayrılmış bir tek metre kare bile yer yok.
Elbette trafik sorunu, bu günün sorunu değil. Ancak ortada bir sorun varsa, çözüme yönelik tedbirler de her dönemde alınmalı ve sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar sürekli olarak yapılmalıdır.
Araç için direksiyonuna geçen herkes normalden bambaşka bir insan oluveriyor. Bu nedenle İnsan sokaklarda dolaşmaktan trafiğe çıkmaktan çekinir hale geldi. Her an patlayacak bomba gibi insanlar… Kimin ne yapacağı nasıl bir refleksle karşılık vereceği belli olmayan şiddet yanlısı insanlar oluverdik.
Neden yol vermedin? Neden aracını buraya koydun? Neden, neden, neden?
Ve daha birçok nedenden dolayı cinnet hali yaşıyoruz.
Özellikle trafikte her geçen gün çoğalan sorunlar şiddet eğilimi olan bu toplumu kuşatmaya devam ediyor.
Mesela Seydişehir’de PTT önünde gün geçmiyor ki kavga gürültü olmasın. Aynı şekilde Atatürk Caddesi olmak üzere şehrin önemli kavşakları magandaların tehlikeli araç kullanma yeri olmuş. Yolardaki düzensizlik ve parklar nedeni ile kimin nerden çıkacağı nereye döneceği belli değil hiç beklenmedik yerden çıkan araçların yanı sıra hiç beklenmedik yere dönen araçlar. Bir başıbozukluk almış gidiyor. Emniyet güçlerinin yapacağı fazla bir şey kalmamış adamın aracı 6 lira araca yazılmış trafik cezası 8-10 lirayı geçmiş.
Ana yollarda çalışma nedeni ile trafiğe kapalı iken tali yola verilen trafikte bile basit düzenlemeler yapılamıyor. Tali yola trafik akışını veriyorsun ama hiçbir önlem almamışsın, yol zaten dar her iki tarafı araç parkı ile dolu geç geçebilirsen karşıya. Şehir içinde yapılan çalışmalara asla muhalif değiliz. Şehrimize ve milletimize getirilecek bütün hizmetlerin destekçisiyiz ama çalışma yapılırken vatandaşın mağdur edilmemesine de dikkat edilmeli.
Böyle olunca da sorun çığ gibi büyümekte ve büyüdükçe de çözüm üretmek zorlaşmaktadır. Yöneticilerin ve sahada ki idarecilerin uygulama esnasında doğacak böylesi mağduriyetleri önceden öngörüp tedbirlerini buna göre almalıdır.