"Trump'ın açıklaması YPG'nin dünyaya yönelttiği tehdidi güçlendirdi"
ORSAM Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Göktuğ Sönmez, ABD Başkanı Trump'ın, Suriye'de ele geçirilen DEAŞ'lılarla ilgili Avrupa ülkelerine yönelik tehdit içerikli mesajı, "YPG/PKK'nın dünyaya yönelttiği tehdidi daha da güçlendiren, örgütün dünyayı rehin almasın
ANKARA (AA) - AHMET FURKAN MERCAN - Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Güvenlik Çalışmaları Direktörü Dr. Öğr. Üyesi Göktuğ Sönmez, ABD Başkanı Donald Trump'ın, Avrupa ülkelerine, Suriye’de yakalanan DEAŞ’lıları teslim almalarına ilişkin tehdit içeren ifadesini, "Trump yaptığı açıklama ile YPG'nin dünyaya yönelttiği tehdidi daha da güçlendirmiş oluyor. YPG'nin 'dünyayı rehin almasına' destek veren bir durum." sözleri ile değerlendirdi.
ABD Başkanı Trump'ın, Avrupa ülkelerine, Suriye’de yakalanan DEAŞ’lıları teslim almaları ve yargılamaları, aksi takdirde DEAŞ’lıların serbest bırakılabileceği yönündeki ifadeleri, Avrupalı devletlerin söz konusu teröristleri neden teslim almak istemediği, teröristlerin nasıl muamele göreceği gibi soruları gündeme getirdi.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Güvenlik Çalışmaları Direktörü Dr. Öğretim Üyesi Göktuğ Sönmez, “Trump, bu kişilerin yargılanması konusunda Avrupa'yı göreve çağırıyor görünüyor." dedi.
İngiltere'de mahkemelerin ülke sınırları dışında işlenmiş suçlara karşı "elinin ve kolunun bağlı" olduğunu söyleyen Sönmez, "Bu kişilerin suçları nasıl tanımlanacak?” sorusunun cevaplanması gerektiğini belirtti.
Sönmez, şöyle devam etti:
“Dünyadaki hukuk sistemleri, bu dönen kişilerin doğru şekilde yargılanması adına ciddi aşamalar kaydetmiş değil. Bu kişiler ülkelerine döndüğünde Suriye'de ya da Irak'ta işledikleri suçlar nasıl değerlendirilecek? DEAŞ'a katıldığını biliyoruz. Ülkeye de geri döndü. Suriye'de, Irak'ta yaşanmış olaylar itibarıyla DEAŞ'la beraber hangi katliamları gerçekleştirdiğini ya da hangi kriminal aktiviteler içerisinde bulunduğunu kanıtlamamız mümkün değil.”
Avrupa'nın bu konuda “çekingen" davranmasının bir sebebinin de “Geri dönenlerle ne yapacağız?” sorunsalı olduğuna işaret eden Sönmez, “Deliller yetersiz olduğu ve sınırlar dışında bu suçlar işlendiği için kişilere çok hafif cezalar çıkabiliyor. Almanya'da yaşandığı gibi, 3-5 yıl hapis cezaları verilebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Sönmez, bu kişilerin cezaevine girmeleri halinde, buradaki mahkumları da radikalleştirme ihtimalleri bulunduğuna dikkati çekerek, bunun oldukça tehlikeli olduğunu ve dönenleri hücrelere koymak gerekeceğini söyledi.
- DEAŞ'lıların terör tecrübelerini ülkelerine taşıma riski
Fiziki ve ekonomik imkanlar itibarıyla dönen her bir teröristin, hücre sistemiyle cezaevine koyulmasının mümkün olmadığını kaydeden Sönmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu kişiler dışarıya çıktığında Suriye'de, Irak'ta savaş tecrübesi olan ve bu ülkelerden 'gazi' olarak dönmüş kişiler olarak algılanır. Almanya'da, Fransa'da hapiste ceza çekmiş kişiler olarak daha prestijli olarak algılanır. Bu kişilerin sahadan getirdiği saldırı, planlama, bomba yapımı, silah kullanımı tecrübeleri var. Bu kişiler ülkelere döndüğünde, dışarıya çıktığında da oradaki saldırıları planlayabilir ya da organize edebilir veya yeni hücreler oluşturabilir. Dolayısıyla bu kişileri alma noktasında Avrupa ülkeleri de çekingen davranıyor. Vatandaşlıktan çıkarma yoluna gidiyor. Aslında onların da yapmaya çalıştığı, ülkeye geldiğinde etkin bir şekilde yargılayamayacakları için ve güvenlik riskleri doğacağı için bu kişilerin Suriye'de, Irak'ta kalması ve oradaki askeri süreçle bir noktada temizlenmesi ya da ekarte edilmesi."
Sönmez, konunun ekonomik boyutuna da değinerek, "Bu kişilerin kendi ülkelerine döndüklerinde kontaklarının izlenmesi, istihbari olarak bir ömür takibi gibi masraflar, 3 milyon ile 7 milyon dolar arasında. Bunun gibi yüzlerce kişinin döneceği düşünüldüğünde bu rakam ciddi anlamda büyümeye başlıyor.” dedi.
- ABD'nin BM nezdinde girişimi konusu
Trump'ın tehdit içeren söyleminin ancak Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde girişimlerde bulunması halinde samimi görülebileceğini dile getiren Sönmez, “ABD, 'Sahada vatandaşları bu örgüte katılmış her devlet delil toplayabilsin ve mahkemelerinde kullanabilsin, bunun hukuki altyapısı oluşturulsun' derse BM de üye ülkelere bu şekilde deklare eder. İzin verme ve hukuki düzenleme adına faydası olabilir.” ifadelerini kullandı.
Sönmez, Trump’ın açıklamasının, ABD'nin de YPG/PKK'ya destek vermekle yanlış bir seçim yaptığının kanıtı olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“İşin hukuki boyutu, güvenlik riskleri olmasına rağmen Trump yaptığı açıklama ile YPG'nin dünyaya yönelttiği tehdidi daha da güçlendirmiş oluyor. YPG'nin 'dünyayı rehin almasına' destek veren bir durum. Fırsat bulduğu her anda, özellikle NATO'ya gerekli destekler ve kaynaklar aktarılmadığı için Almanya'ya, Fransa'ya bu açıklamaları yapıyor. Bu sefer bu suçlamayı İngiltere'ye de yöneltti. Bunun sebebi, ABD'nin DEAŞ'a katılan İngilizlerin yargılanması konusunda birkaç senedir İngiltere üzerinde kurduğu baskı.”
Türkiye'nin konuyla yönelik tutumuna da değinen Sönmez, şunları kaydetti:
“DEAŞ'a katılanlar kadar, YPG'ye katılan Avrupa'dan Amerika'dan kişilerin de aynı şekilde terörist olarak nitelendirilmesi gerekiyor. Bunların ülkelerine dönmesi, yargılanması nasıl olacak ? Türkiye açısından önemli bir nokta. Hem NATO müttefiklerinin samimiyetini görme noktasında hem de kendi güvenliğini temin etmesi noktasında. Dönenler nasıl muamele görecek? Nasıl yasal zemin hazırlanacak? Bu konuların da bütüncül olarak değerlendirilmesi lazım. Bunun içerisinde YPG/PKK unsurlarının da DEAŞ unsurlarının da olması lazım."
- PNR ve API sistemlerinin komplike ve pahalı olması sorunu
Terörist liste havuzu oluşturularak uçuş bilgilerinin takip edilmesi gerektiğini ifade eden Sönmez şu görüşleri aktardı:
"Terör örgütlerine katılmış kişilerin liste havuzu oluşturularak, uçuş bilgileri üzerinden verilerin toplanarak kendi ülkelerine ya da üçüncü ülkelere dönmesinin engellenmesi amaçlanıyor. Buradaki problem de PNR ve API gibi oldukça komplike sistemleri dünyada her ülkenin kullanabileceği ekonomik imkanı da uzmanlığı da yok. Bu kişiler kontrol mekanizmaları işler vaziyette olduğu için Avrupa'ya, Amerika'ya ya da Türkiye'ye giriş yapamayabilir ancak Kuzey Afrika'ya ki bu bölge DEAŞ'a en çok savaşçıyı gönderen bölgelerden biri. Yani bu kişiler Avrupa ve Amerika'ya mı dönecek yoksa esas itibarıyla ekonomik olarak daha başarısız olan devletlere mi dönecek? Aslında DEAŞ'ın kendini klonlayarak yeni yapılar ortaya çıkmasına mı sebep olacak? Bunları değerlendirmek lazım."
Trump, önceki gün sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Avrupalı müttefiklerden Suriye'de yakaladığımız 800 DEAŞ militanını teslim alarak yargılamasını istiyoruz. DEAŞ çökmek üzere. Hoş olmayan diğer alternatif ise onları serbest bırakmak zorunda kalmak." ifadelerini kullanmıştı.
Kaynak: