"Türetici' adı verilen yeni bir yaklaşım ortaya çıktı"
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin:- "Sorumlu üretim ve tüketim, iş modellerini kökten değiştirecek. Yeni dünyada üretici ve tüketici kavramları artık iç içe geçmiş durumda. 'Türetici' adı verilen yeni bir yaklaşım ortaya çıktı. İnsanlar,
İSTANBUL (AA) - İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, sorumlu üretim ve tüketimin, iş modellerini kökten değiştireceğini belirterek, "Yeni dünyada üretici ve tüketici kavramları artık iç içe geçmiş durumda. 'Türetici' adı verilen yeni bir yaklaşım ortaya çıktı. İnsanlar, tükettiklerinin her aşamasında söz sahibi olmak, bizzat üretiminde yer almak istiyor." dedi.
SKD Türkiye'nin 8. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Edin, SKD Türkiye olarak gayretlerini; düşük karbon ekonomisine geçiş, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi, sosyal içerme ve kapsayıcılık, sürdürülebilir finans ve risk yönetimi, sürdürülebilir tarım ve gıdaya erişim çerçevesinde yürüttüklerini söyledi.
Hem Y kuşağı hem de teknolojideki ezber bozan ilerlemelerin iş yapış şekillerinde çok ciddi bir paradigma değişimine işaret ettiğine değinen Edin, "Bugün şirketlerimizde istihdam ettiğimiz en genç çalışanlar, çoğunlukla Y kuşağı... 2000 sonrası doğan Z kuşağı ise henüz yeni iş hayatına atılmaya başladı. Önümüzdeki yıl dünya çapında iş gücünün yüzde 38'ini, bütün tüketicilerin ise yüzde 40'ını Z kuşağı oluşturacak." diye konuştu.
Edin, tüm refleksleriyle dijital olan bu kuşağın, Y kuşağına göre çok ekranlı bir yaşama çok daha kolay adapte olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yüzde 79’u elektronik aygıtlarından uzak kaldığında stres altına giriyor. Y kuşağı ortalama 3 farklı ekran kullanırken, Z kuşağı 5 farklı ekran kullanıyor. Ama sadece teknolojiyi değil, doğayı, insanları, gezegeni, kısacası yaşamın tüm unsurlarını önemsiyorlar. İnsan haklarına, eşitliğe ve özgürlüğe değer veriyorlar. Hem Z’ler hem de Y’ler, daha önceki kuşaktan farklı olarak, yaptıkları işte ve etkileşimde oldukları tüm markalarda anlam arıyorlar. Bir araştırmaya göre, Z kuşağının neredeyse yüzde 75’i arabadan gıdaya kadar tüm ürünlerde çevresel ve sosyal açıdan duyarlı markalara daha fazla para ödemeye hazır."
- "Çoğu lider, dünyaya katkıda bulunmayı görev edindi"
Ebru Dildar Edin, çoğu liderin, işle ilgili başarılarının yanında, etki alanını genişletmeyi ve dünyaya katkıda bulunmayı görev edindiğini belirterek, "Başarılı, iz bırakmış liderlere baktığımızda hepsi görev alanlarının ötesinde anlamlı bir amaca hizmet etti. Barack Obama’dan Bill Gates’e, Stephen Hawking’ten Oprah Winfrey’e kendi alanlarında iz bırakan tüm bu liderlerin ortak bir özelliği var. O da topluma duyarlı küresel birer vatandaş olmaları... Hatta duyarlılıktan öte bu kişiler aktivistler. Hem de bu aktivizm konusunda oldukça samimiler. Aktivist derken, çevresel ve toplumsal konulardaki duyarlılıklarından bahsediyorum..." şeklinde konuştu.
Bu liderlerin dünyanın türlü sorunlarını anlamak için vakit ayırdığını ve savunuculuğu içselleştirdiğini aktaran Edin, "Gelecek nesillerin beklentilerine ayak uydurmak istiyorsak duyarlı iş modellerine sahip olmak zorundayız ve bu iş modellerine sahip olmak için önce bizzat kendimizi ve ses tonumuzu değiştirmemiz gerekiyor." yorumunu yaptı.
Edin, artık şirketlerin yıllık faaliyet raporlarında yönetim kurulu üyelerinin sadece iş tecrübesinden bahsedilmediğini vurgulayarak, "Her birinin ekosistem, insan hakları, iklim değişikliği gibi çevresel ve sosyal dağarcıkları 'ayrı birer yetkinlik' olarak tanımlanıyor. Bu liderler pasif olarak olan bitene reaksiyon göstermiyor. Proaktif olarak trendleri izleyip riskleri fırsata çevirecek ürün ve hizmetlerin önünü açıyor." diye konuştu.
- "Üretici ve tüketici kavramları artık iç içe geçti"
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Edin, sorumlu üretim ve tüketimin, iş modellerini kökten değiştireceğini belirterek, "Yeni dünyada üretici ve tüketici kavramları artık iç içe geçmiş durumda. 'Türetici' adı verilen yeni bir yaklaşım ortaya çıktı. İnsanlar, tükettiklerinin her aşamasında söz sahibi olmak, bizzat üretiminde yer almak istiyor." dedi.
Edin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üretime bu kadar müdahil olunca, her aşamasını anlamak, bıraktığı etkiyi görmek istiyor. Mesela, etiket okumak hiç bu kadar yaygın olmamıştı. Şampuan alırken içindeki sülfatı, kredi alırken komisyon ücretlerini, yumurta alırken organik sertifikasını her zamankinden daha fazla okuyoruz. Diğer taraftan tüketiciyle üretici nasıl iç içe geçtiyse, ham maddeyle atık da birbirinin yerini alıyor. Bir ürünü kullanıp atık oluşturan bir tüketici, bunu başka bir yere ham madde olarak satıyor. Bu modelin hem ekonomiye hem çevreye muazzam bir faydası var. Bugün ekonominin sadece yüzde 9’u döngüsel… Tamamı döngüsel olsa, iklim değişikliğinden bahsetmiyor olacaktık."
Dünyada "kullan-at" yaklaşımının tarihe karıştığını dile getiren Edin, hem üretim imkanlarının hem de kaynakların buna uygun olmadığını söyledi.
Edin, "Tüketici ya da türetici, adına ne derseniz deyin, genç müşterilerimiz bu kadar bilinçliyken bizler için şeffaf olmamak artık bir seçenek değil. Seçtiğimiz 1-2 sosyal sorumluluk projesinin hikayenin tamamını anlatmadığı tüm paydaşlarca biliniyor. Korumacı itibar yönetiminin yerini şeffaf itibar yönetimi aldı. A’dan Z’ye her yaptığımızı, hatta hatalarımızı paydaşlarımıza anlattığımız bir döneme girdik." ifadelerini kullandı.
- "Hayatımıza yağmur bombası diye bir kavram girdi"
Ebru Dildar Edin, iklim değişikliği ve düşük karbon ekonomisinin etkilerine değinirken, şu görüşleri dile getirdi:
"Son 4 yıl, tarihe en sıcak yıllar olarak geçti. Her sene rekor üstüne rekor kırıyoruz. Bir ayda beklediğimiz yağış 10 dakikada yağıyor. 'Yağmur bombası' diye bir kavram girdi hayatımıza. Diğer taraftan kuraklık, artık tek bir yılda buğday gibi temel bir gıda maddesinin rekoltesini yüzde 10-15’ler oranında düşürebiliyor. 2017 yılında iklim değişikliği kaynaklı afetlerden Türkiye olarak gördüğümüz zarar 1,9 milyar doları buldu. Dünya genelinde aynı sebeple gerçekleşen afetlerin sadece dördünün ekonomiye bedeli 2018’de 7 milyar dolar. Bu maliyet katlanarak artmadan önce harekete geçmek için sadece 12 yılımız var."
Konunun aciliyetini fark eden pek çok kurumun ezber bozan uygulamalara imza attığını vurgulayan Edin, "Bugün teknoloji devi Google, yenilenebilir enerjinin en büyük kurumsal alıcısı konumunda. Küresel enerji ihtiyacının yüzde 100’ünü yenilenebilir enerjiyle karşılama hedefi var. Mevcut durumda dünya çapında 2,5 GW büyüklüğünde bir enerji ihtiyacı için güneş ve rüzgar santrallerinden elektrik sağlamak üzere kontrat imzaladı. Bu kontratlara ek olarak, kendisi de 2,5 milyar dolarlık bir yenilenebilir enerji yatırımı yapmayı taahhüt etti. Gelecek nesillerin bu şekilde sorumlu davranmayan şirketleri satın alım tercihleriyle cezalandıracağı aşikar…" şeklinde konuştu.
Edin, 2017-2019 döneminde çok yoğun bir mesai harcayan 7. dönem yönetim ve denetim kuruluna, SKD Türkiye ekibine çok teşekkür ettiğini, bugünkü genel kurul neticesinde görev alacak yeni yönetim ve denetim kurulunu da şimdiden tebrik ettiğini söyledi.
- "Sosyal yatırım diyoruz"
Genel Kurul kapsamında düzenlenen "Kadın İstihdamı ve Fırsat Eşitliği" panelinde konuşan Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir de Limak Vakfı'nın iş hayatında kadınları güçlendirmek için başlattığı Türkiye'nin Mühendis Kızları (TMK) Projesi'ne değinerek, "Bunlara sosyal sorumluluk projesi bile demiyoruz. Sosyal yatırım diyoruz." dedi.
Özdemir, kız çocuklarının ailelerinin doktor ve öğretmen olmasını istediğine işaret ederek, kız çocuklarının yeni gelişen teknolojilerde de işe girmeyi tercih etmesi gerektiğini söyledi.
Bu arada, panellerin ardından SKD Türkiye'nin 8. Olağan Genel Kurulu'na geçildi.
Kaynak: