Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı (1)
Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı:- "AP daha güvenilir olmak, Türk demokrasisini ve hukukun üstünlüğünü, daha güçlü ve barış içinde yaşayan bir Avrupa'yı desteklemek istiyorsa Türkiye'nin katılım sürecine zarar verilmemeli"- "Türkiye'ye ayrımcılık
TBMM (AA) - Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, "AP daha güvenilir olmak, Türk demokrasisini ve hukukun üstünlüğünü, daha güçlü ve barış içinde yaşayan bir Avrupa'yı desteklemek istiyorsa Türkiye'nin katılım sürecine zarar verilmemeli." dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Toplantısı, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, AB Komisyonu Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdür Yardımcısı Maciej Popowski, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger, AB Dönem Başkanı Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Ulrike Tilly ve komisyon üyesi milletvekillerinin katılımıyla Ankara'da yapıldı.
TBMM'deki toplantıda AB Komisyonu Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdür Yardımcısı Maciej Popowski de Türkiye'nin AB için stratejik bir ortak olduğunu söyledi. "Taraflar ortak çıkar alanlarında birlikte çalışmaktadır." diyen Popowski, Türkiye'nin katılım için hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü gibi bazı alanlarda yeterli ilerleme sağlamadığını savundu.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası dönemdeki zorlukların altını çizen Popowski, Türkiye'nin artık hukukun üstünlüğü için adımlar atması gerektiğini belirtti ve OHAL'in kalkmasını önemli bir adım gördüklerini aktardı. OHAL komisyonunun daha etkin çalışmasını istediklerini belirten Popowski, vize serbestisi sürecinde Türkiye'nin kalan kriterleri yerine getirmesini beklediklerini ifade etti. Bunlardan biri olan Terörle Mücadele Kanunu'nun AB ile uyumlu hale getirilmesi gerektiğini istediklerini söyleyen Popowski, göç konusunda bazı zorluklar bulunduğunu, Türk yetkililerle bu konuda oldukça iyi bir iş birliği içinde bulunduklarını bildirdi.
"Türk ekonomisindeki yavaşlama bizi de endişelendiriyor." diyen Popowski, Türkiye'nin yapısal ekonomik reformlar yapmasını beklediklerini belirtti.
- "Olumlu gidişat not edildi"
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Christian Berger ise Türkiye-AB ilişkilerinin daha iyi bir yöne ilerlemekte olduğunu, 26 Kasım'daki Siyasi Diyalog Toplantısı gibi son dönemde yapılan toplantıların olumlu görüldüğünü, olumlu gidişatın AB tarafında not edildiğini bildirdi.
Hukukun üstünlüğü ve insan hakları konusunda atılması gereken adımlar bulunduğunu savunan Berger, 2019’un ilk aylarında taraflar arasında yapılacak toplantılar bulunduğunu kaydetti. Berger, AB'nin Türkiye için en büyük ekonomik ortak olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin direncini artırmak istediklerini, özellikle göç konusunda iki tarafın birlikte çalıştığını vurguladı.
"Türkiye AB’nin kilit stratejik ortağıdır." diyen Berger, temel meselelerde diyalog yoluyla birlikte çalışmak istediklerini, 2019’da Reform Eylem Grubu toplantısında ilan edilen reformların temel özgürlükler konusunda hemen uygulamaya geçmesini beklediklerini söyledi.
- "AB taahhüdünü yerine getirecek"
AB Dönem Başkanı Avusturya adına söz alan Avusturya'nın Ankara Büyükelçisi Ulrike Tilly de Türkiye'nin AB için kilit önemde bir ortak olduğunu, ortak çalışmalarda göçün en önemli konulardan olduğunu söyledi. Göç sorununu çözmenin AB adına son derece önemli olduğunu vurgulayan Tilly, 3 milyar avroluk ilk dilimle önemli projelerin desteklendiğini, AB taahhüdünü yerine getirerek ikinci 3 milyar avroyu aktaracağını söyledi.
AB’nin Türkiye’deki iç politika gelişmeleri bakımından endişeleri bulunduğunu aktaran Tilly, 15 Temmuz sonrası alınan önlemlerin Avrupa'da endişe uyandırdığını ifade ederek, "Türkiye'nin hızla uluslararası standartlara uymasını arzu ediyoruz." şeklinde konuştu.
- Kaymakcı'dan yanıtlar
Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun 78. toplantısının 4 yıl aradan sonra Türkiye'de yapılan ilk KPK toplantısı olduğunu hatırlattı.
AB tarafından Türkiye'ye yöneltilen eleştirileri cevaplayan Kaymakcı, Türkiye'nin Avrupa değerlerini paylaştığını belirterek, "Ben de Avrupa değerlerinden dayanışmayı hatırlatmak isterim. 15 Temmuz 2016'da demokrasimize yapılan doğrudan saldırının ardından yeteri kadar dayanışma görmedik. Avrupa'dan destek mesajları geldi ama bunlar geç kalmış, zayıf ve koşullu geldi." dedi.
Avrupa prensiplerinden birinin de ayrımcılık yapmamak olduğunu kaydeden Kaymakcı, hiçbir aday ülkeye ayrımcılık yapılmaması gerektiğini vurguladı. AB'nin genişlemesinde şu anda odak noktasının Batı Balkanlar olduğunu dile getiren Kaymakcı, "Türkiye'ye ayrımcılık uygulanmamalı. Türkiye uzun zamandan beri aday ülke. Türkiye adil bir tavrı hak ediyor." diye konuştu.
Faruk Kaymakcı, Türkiye ile AB arasında 18 Mart 2016'da yapılan anlaşmaya değinerek, bu anlaşmadaki bazı konularla ilgili değerlendirmede bulundu. Türkiye'nin siyasi engellemeler olmasa AB katılım müzakerelerinde en az 25 başlık açabileceğini ve bunları bugün itibarıyla kapatmış olacağını ifade eden Kaymakcı, "Bize göre AB ile ilişkilerimizin omurgası katılımdır. Bize ayrıcalıklı ortaklık veya özel ilişki teklif etmeyin. Bu bizde zaten var. İlişkimiz zaten bugün ayrıcalıklı ve özeldir." ifadesini kullandı.
Avrupa Parlamentosunda (AP) hazırlanan Türkiye raporunun Türkiye'nin katılım perspektifine zarar vermemesi gerektiğini vurgulayan Kaymakcı, Türkiye'nin darbe girişiminden sonra zor zamanlar geçirdiğini ama reform sürecine devam ettiğini kaydetti. Kaymakcı, "Katılım müzakereleri reformlara devam etmenin en büyük itici gücüdür." dedi.
Gelecek aylarda Türkiye ile AB arasında enerji, ekonomi ve ulaştırma gibi alanlarda siyasi diyalog toplantılarının yapılacağını hatırlatan Kaymakcı, "Bunlar yararlı ve bunların Türkiye'yi katılıma yaklaştıracağını umuyoruz." diye konuştu.
Kaymakcı, Avrupa'nın göç konusuna önem verdiğini ve Türkiye'nin yükünü paylaşması gerektiğini söyledi. AB'nin Suriyeli sığınmacılar için Türkiye'ye 6 milyar avro ayırmaya söz verdiğini hatırlatan Kaymakcı, "3 milyar avro ayrıldı ve sözleşmeye bağlandı ancak şu ana kadar Suriyelilere 1,7 milyar avrosu ulaştı. 1,3 milyar avro hala yolda."
Kaymakcı, ikinci 3 milyar avronun görüşmelerinin sürdüğünü belirterek, birkaç gün içinde Suriyeli öğretmenlerin Suriyeli öğrencilere ders vermesini sağlayacak acil bir projenin imzalanacağını duyurmaya hazırlandıkları bilgisini aktardı. Kaymakcı, şöyle devam etti:
"AB'den beklentimiz fonların aktarılmasını hızlandırmaları ve fonları artırmaları. Türkiye olarak bugüne kadar 33 milyar dolar harcadık. AB, muhtemelen 2012'in sonuna kadar sadece 6 milyar avro harcamış olacak. AB fonlarının artırılması önemli. Umarım bu fonların harcanması tamamlandığında göç krizi bitmiş olur. Ama olmazsa mali yükün paylaşımı devam etmeli."
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarının eleştirildiğini gördüklerini dile getiren Kaymakcı, terör örgütlerine karşı düzenlenen bu operasyonlarla AB ve NATO sınırlarının da korunduğunu vurguladı.
Kaymakcı, vize serbestisine de değinerek, bu konunun Türkiye'nin reformlara devam etmesine yardım edeceğini ifade etti. Kaymakcı, AB'nin vize serbestisi için talep ettiği Terörle Mücadele Kanunu'ndaki değişikliği konusunda ise Türkiye'nin güçlü bir terörle mücadele yasasına ihtiyaç duyduğunu çünkü Türkiye'nin aynı anda PKK, DEAŞ ve FETÖ gibi birçok hem terör örgütleriyle mücadele ettiğini söyledi.
Kaymakcı, "Orta veya Batı Avrupa'da gördüğümüz terörle mücadele kanunlarıyla aynı seviyede bir terörle mücadele yasamızın olması kolay değil. Bu durum Avrupalı dostlarımız tarafından iyi anlaşılıyor ve bu konuda esneklik gösterilmeli. "şeklinde konuştu.
Türkiye'nin 15 Temmuz sonrasında hukukun üstünlüğü alanında aldığı eleştirilere yanıt veren Kaymakcı, Türkiye'nin zor zamanlardan geçtiğini ancak OHAL'i kaldırdığını hatırlattı. Son yapılan Reform Eylem Grubu toplantısında reformlara devam etmek için cesur kararlar alındığını kaydeden Kaymakcı, yargı reformuyla hukukun üstünlüğünün artık tartışma konusu olmaktan çıkacağına işaret etti.
Kaymakcı, Türkiye'nin terörle mücadelede geçmişe kıyasla AB ile daha iyi bir iş birliği içinde olduğunu belirterek, "Terörle mücadele sadece DEAŞ ile sınırlı kalmamalı." dedi ve PKK konusunda Türkiye'nin AB'den beklentileri olduğunu söyledi. PKK/PYD/YPG'nin eleman bulması, finansmanı ve propaganda yapmasının engellenmesi konusunda AB'den beklentleri bulunduğuna işaret eden Kaymakcı, "Hem AP'den hem de AB'nin diğer kurumlarından görmek istediğimiz söylemden çok eylemdir." ifadesini kullandı.
AP'deki ve bazı Avrupa ülkelerindeki parlamento üyelerinden bazılarının FETÖ'nün ne kadar tehlikeli bir terör örgütü olduğunu anlamaya başladıklarını dile getiren Kaymakcı, Türkiye'nin Avrupa'daki dostlarından FETÖ üyelerinin iadesini istediğini vurguladı.
Gümrük Birliği'ne değinen Kaymakcı, bu konudaki güncellemenin engellendiğini, ortada bir kazan kazan durumu olmasına rağmen zaman kaybedildiğini söyledi. AB'nin Türkiye'ye 1996'dan beri 1,3 trilyon dolarlık ihracat yaptığını, buna karşılık Türkiye'nin AB'ye 1 trilyon dolar ihracat yaptığını aktaran Kaymakcı, Gümrük Birliği'nin günlük hayatı etkilediğini, güncelleme müzakerelerinin başladıktan sonra en az 2-3 yıl, onayının ise bloke olmazsa 4-5 yıl süreceğini, siyasi olarak engellenmesinin doğru olmadığını dile getirdi.
Kaymakcı, Türkiye'ye ayrılan katılım öncesi mali yardımların (IPA) engellenmesinin de Erasmus öğrencilerini ve sivil toplum diyaloğu gibi girişimleri engellediğini belirterek, "Bu yolla Türkiye'ye mesaj vermek doğru değil." ifadesini kullandı.
AP'nin bu yılki Türkiye raporu taslağına değinen Kaymakcı, üyelerden taslağa bu yıl 390 değişiklik talebi geldiğini, normalde her yıl bu sayının 500 civarında olduğunu dile getirdi. Rapora 1915 olayları hakkında çok sayıda değişiklik talebi geldiğini aktaran Kaymakcı, 1915 olayları hakkındaki Ermeni iddialarına bağımsız tarihçilerin karar vermesi gerektiğini kaydetti.
Kaymakcı, "AP daha güvenilir olmak, Türk demokrasisini ve hukukun üstünlüğünü, daha güçlü ve barış içinde yaşayan bir Avrupa'yı desteklemek istiyorsa Türkiye'nin katılım sürecine zarar verilmemeli." dedi.
Türkiye'nin AB'den uzaklaştığı iddialarını reddeden Kaymakcı, uzaklaşan tarafın AB olduğunu söyledi.
Kaynak: