Salih Sedat Ersöz
Türkiye doğru yolda
Büyük Şeytan ABD’nin Başkanı Trump’un, Riyad’ı ziyaret ederek, Suudi Arabistan Kralı Selman ile görüşüp bir dizi silah anlaşması imzalamalarının hemen ardından baş gösteren Katar krizi devam ediyor.
Daha önce hiçbir problem yaşanmayan Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Katar arasında ne olduysa Trump’un, Riyad’a gelişi ile oldu ve birdenbire hepsi de Arap ve aileleri akraba olan bu ülkeler arasında büyük bir kriz yaşanma süreci başladı.
Bu kriz ve Katar’a uygulanan ambargo, gün geçtikçe sadece Katar’a değil, ambargo uygulayan ülkelere de zarar vermeye başlayacaktır. Zira alım satım kesilirse bundan iki tarafta etkilenir.
Bu krizde Katar’ın yanında yer alarak, Katarlı Müslümanların zor durumda kalmaması için hem gıda malzemeleri gönderen hem de askeri sevkiyat kararı alan Türkiye doğru bir yol izliyor.
Katar’la Türkiye’nin son 4-5 yıldır çok özel ilişkileri var. Katar son yıllarda Türkiye’ye büyük yatırımlar yaptı ve çok önemli ekonomik desteklerde bulundu.
Ayrıca 15 Temmuz darbe girişiminde Hükümetimize verdiği destekte oldukça önemli idi.
Bütün bunların karşısında Türkiye, sıkıntılı bir sürece giren Katar’ı yalnız bırakamazdı. Öyle de yaptı ve büyük bir vefa örneği göstererek, Katarlı Müslümanların yanında yer aldı.
Türkiye bu işin insani boyutunu da gözetiyor ve her gün Türkiye'den kalkan kargo uçakları gıda ürünlerini muntazaman Katar’a götürüyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının Katar'da daimi konuşlanmasına imkân sağlayan "Türkiye Cumhuriyeti ile Katar Devleti Arasında Askeri Eğitim, Savunma Sanayi ile Katar Topraklarında TSK'nın Konuşlandırılması Konusunda İş Birliği Anlaşması" 15 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girdi ve 7 Haziran 2017'de TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Katar’a asker sevkiyatının TBMM’de onaylanması Katarlıları çok rahatlattı. Çünkü o günlerde Suudi Arabistan, Katar sınırına asker yığıyor diye bir söylenti vardı. Bizim Katar’daki askeri varlığımız, bölgenin güvenliğine ve Müslüman ülkelerin birbiri ile savaşmasını önlemede büyük katkı yapacaktır.
Türkiye’nin bu tavrı, BAE ve Suudi Arabistan’ın söylemlerini de etkiledi.
Türkiye’nin arzusu, Müslüman ülkeler arasında meydana gelen uyuşmazlıkların gerginlikle değil, diyalogla çözülmesini sağlamak… Kardeşlik de bunu gerektirir. Zira Müslümanları birbiri ile kardeş kılan bizzat Allah’tır.
Türkiye bir yandan da, Avrupa ülkeleri ile de görüşerek körfez krizinin diyalogla çözülmesini sağlamak için gayret ediyor.
Bu kriz Avrupa ülkelerini de yakından ilgilendiriyor. Zira, bazı Avrupa ülkeleri sıvılaştırılmış gaz ihtiyaçlarının büyük çoğunluğunu Katar’dan temin ediyorlar.
Hristiyan Avrupa ülkeleri nasıl her konuda aynı düşünmedikleri halde aralarındaki ihtilafları görüşerek, diyalogla çözmeyi başarabiliyorlarsa, Rabbimizin kardeş kıldığı Müslüman ülkeler de bunu daha rahat başarmalıdırlar.
Ancak bu noktada devreye giren dünyayı istedikleri gibi dizayn etme çabasında olan başta ABD ve diğer güçlü ülkeler, Müslüman Ülkelerin birbirleri ile anlaşmalarını önlemek ve ihtilafları körüklemek için var güçlerini ortaya koyuyorlar.
İşte Katar krizi de böyle başlamıştır ve Türkiye bu oyunu bozmak için olağanüstü bir gayretin içindedir. İnşaallah Türkiye’nin çabaları boşa gitmeyecek ve Allah’ın yardımı ile bu kriz de aşılacaktır.
Türkiye artık, sadece kendi meseleleri ile ilgilenen bir ülke değil, tüm Müslümanları ilgilendiren her meselede gücünü ortaya koyan ve varlığını kabul ettiren bir ülke konumundadır.
Şu ayrıntıyı da belirtmem lâzım. Suriye konusunda bir türlü anlaşamadığımız İran’la, Katar krizinde beraber hareket ediyoruz. İran’da bizim gibi Katar’ın yanında yer alıyor.
Demek ki, bir konuda anlaşamıyoruz diye bir bölge ülkesi ile hemen ilişkileri kesmemek gerekiyor. Gün geliyor bir başka konuda birbirimizin desteğine ihtiyaç duyabiliyoruz.
Müslüman ülkeler arasındaki mezhep ve etnik ayırımlarını körüklemeden ve fitneye dönüştürmeden kardeşçe yaşamanın yolları aranıp bulunmalıdır.
Kaldı ki, Katar’a ambargo uygulayan ülke insanlarının Katar halkı ile hiçbir ayırımı söz konusu değildir. Hepsi Müslüman, hepsi Arap ve üstelik birbirleri ile akrabadırlar.
Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE yöneticileri bir an önce ABD’nin yönlendirmesinden kurtulmalı ve kardeşlerine kardeşçe yaklaşmalıdırlar. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.