Türkiye enerji koridoru olma yolunda
İngiltere Merkezli Danışmanlık Şirketi Crystol Energy Yöneticisi Dr. Nakhle:- "Doğu Akdeniz'den gelecek yeni arz kaynakları Türkiye'nin bölgede enerji koridoru olma hedefine katkı sağlayacaktır"- Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Tarakçı:- "Lübnan siyasi, et
İSTANBUL (AA) - ZEYNEP DUYAR CANLI - Doğu Akdeniz'de İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin doğalgaz keşiflerinin ardından Lübnan'ın da bölgede yapacağı arama çalışmalarının Türkiye'nin bölgede enerji koridoru olma hedefini güçlendireceği belirtildi.
İngiltere Merkezli Danışmanlık Şirketi Crystol Energy'nin Üst Yöneticisi Dr. Carole Nakhle, AA muhabirine, Lübnan'da yakın zamanda arama lisanslarının verilmesiyle bölgede doğalgaz keşif ve sondaj çalışmalarının başlayacağını belirtti.
Doğu Akdeniz'deki doğalgaz keşiflerinin Türkiye'nin bölgede enerji merkezi olma hedefini güçlendirdiğini dile getiren Nakhle, "Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan petrol ve doğalgaz boru hatlarının Türkiye'den geçmesinin yanı sıra gemi taşımacılığıyla enerji transferi de boğazlardan sağlanıyor. Doğu Akdeniz'den gelecek yeni arz kaynakları Türkiye'nin bölgede enerji koridoru olma hedefine katkı sağlayacaktır." dedi.
Ülkede yapılacak keşif ve üretim anlaşmalarının onaylanmasının siyasi iradenin tavrına göre netlik kazanacağını ifade eden Nakhle, "Mevcut süreç, yeni petrol gelirleri vergi yasasına bağlı. Yoğun siyasi ayrışmayla mücadele eden Lübnan'da enerjiye ilişkin her türlü uzlaşı ve anlaşma belirtisi önemlidir." diye konuştu.
- "Bölgede enerji rezervlerine ilişkin net veri yok"
Jeopolitikçi ve Stratejist Dr. Nejat Tarakçı da Gazze, Lübnan ve Suriye'nin Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) detaylı araştırma yapılmadığını ve enerji kaynakları rezervine ilişkin net bir verinin bulunmadığını kaydetti.
Lübnan ve Gazze'nin mevcut siyasi ve etnik yapısıyla bu enerji denkleminde yer almasının zor olduğunun altını çizen Tarakçı, "Şimdilik temel amaç İsrail ve Mısır gazının bir an önce dış pazarlara aktarılmasıdır." dedi.
Bunun tek yolunun bölgedeki, mezhep, din ve etnik ayrıma dayalı kadim düşmanlıkların ortadan kalkması olduğunu vurgulayan Tarakçı, Lübnan MEB'inde keşfedilebilecek enerji kaynaklarının barışa katkı sağlayacağını söyledi.
Bölgedeki enerji keşif, çıkarma, işletme ve pazarlama çalışmalarının süreci etkileyeceğini dile getiren Tarakçı, şöyle devam etti:
"Bölgeyi kaosa sokabilecek tek faktör, bölgeye yatırım yapacak dev enerji şirketleri arasındaki rekabet sonucu ülkelere verilecek kar payları olacaktır. Lübnan siyasi, etnik ve inanç bakımından çok karışık bir ülkedir. Dolayısıyla ülkenin deniz alanlarında bulunacak bir enerji kaynağı, İran'ın Hizbullah ve Suriye kanalıyla bölgede etkin olmaya çalışacağı anlamına gelebilir. Ancak ABD, Avrupa ve hatta Rusya, İran'ın bölgedeki enerji denkleminde söz sahibi olmasına izin vermeyeceklerdir. Bölgedeki gazın Avrupa’ya nakli için en ekonomik ve en güvenli güzergah Türkiye’dir. Bu bağlamda Türkiye, hem siyasi ve ekonomik istikrarı hem de hattın deniz güvenliği için yeterli deniz gücüne sahip olması yönüyle öne çıkmaktadır."
- Lübnan sularında arama ihale süreci
Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği (OME) Hidrokarbonlar Müdürü Dr. Sohbet Karbuz ise Lübnan sularındaki petrol ve doğalgaz aramacılığına ilişkin, "Bugüne kadar beş kere ertelenen ihalenin ne zaman yapılacağını öngörmek zor. Neredeyse iki yılı aşkın süredir cumhurbaşkanı seçilemeyen bir atmosferde 24 bakanın parseller ve anlaşma modeli konularında fikir birliğine varma olasılığı şu sıralarda yapılan yoğun diplomasi trafiğine rağmen çok düşük görünüyor." ifadelerini kullandı.
Karbuz, Lübnan'ın Doğu Akdeniz'de 2023'ten önce doğalgaz veya petrol üretilebileceğini düşünmediğini belirtti.
Mayıs 2013'te İsrail'deki Tamar sahasının 32 kilometre kuzey doğusunda Lübnan'ın MEB'ine yakın bir yerde Karish doğalgaz sahasının keşfedildiğini aktaran Karbuz, bu sahada 50 milyar metreküp gaz bulunduğunun tahmin edildiğini söyledi.
Keşiften sonra Lübnanlıların bu sahanın kendi sularına doğru uzandığını iddia ettiğini ve saha yüzünden İsrail ile Lübnan arasında bir "söz düellosu" yaşandığını ifade eden Karbuz, şunları kaydetti:
"Bunun temel nedenlerinden biri İsrail ile Lübnan'ın deniz yetki alanları konusundaki ihtilaftır. Söz konusu sahanın ihtilaflı bölgeye uzanmadığı konusunda çeşitli açıklamalar yapıldı. Şu sıralarda bu konu pek konuşulmuyor. Eğer uzansaydı ve bu ispat edilmiş olsaydı, sahayı Lübnan ile ortak geliştirip üretime sokmak mümkün olmazdı. Çünkü İsrail ile Lübnan teknik olarak halen savaş halinde. MEB problemini halletmek için yapılan arabuluculuk çalışmaları da henüz bir meyve vermedi."
- "Bölgede 13,2 trilyon metreküp doğalgaz var"
ALB Forex Araştırma Uzmanı Onur Altın da Doğu Akdeniz'de yaklaşık 13,2 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu söyledi.
Lübnan'ın bölgedeki enerji pastasından pay almak için kıyılarını doğalgaz ve petrol keşiflerine açmayı planladığını aktaran Altın, "Lübnan tarafından açıklanan rapora göre birinci, dördüncü, dokuzuncu ve onuncu parsellerde keşif çalışmaları yapıldı ancak İsrail ile 850 kilometrekare alan için anlaşmazlık yaşayan Lübnan, özellikle dokuzuncu bölge için İsrail engeline takıldı." diye konuştu.
Altın, daha önce İsrail'in bölgede etkinliğini artırmak için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ardından Lübnan hükümetiyle de anlaştığını ancak bu durumun Lübnan parlamentosu tarafından kabul edilmediğini hatırlattı.
Lübnan'ın, bölgede doğalgaz keşif alanını genişletmeyi hedeflediğine dikkati çeken Altın, "Ancak İsrail'in 60 yeni keşif izni planlaması ve bunun üçte birini bu yılın sonuna kadar yapmayı kararlaştırması bölgedeki gerilimi artıracak gibi görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.
AA
Kaynak: