MİT TIR’ları ve sürekli tekrarlanan diğer iftiralarla ‘Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor’ propagandası yürüten hain ittifak, yüzünü yeniden gösterdi.

Esad’ın ajansı SANA-BBC-Reuters-Hürriyet-Radikal-Cumhuriyet-Zaman ve Taraf, HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’ın “Kobani’ye saldıranlar Türkiye’den girdi” yalanına peşinen ortak oldu.

Türkiye, yalanı delilleriyle çürütünce PYD bile geri adım attı ancak işbirlikçiler durmadı. PKK terör örgütünden aldığı destekle yandaşlarını sokağa çağırıp, bir de ülkesini terörist ilan eden HDP, bırakın utanma belirtisi, yeni yalanlarla sokağı kışkırttı.

#TerroristTurkey hastagiyle sosyal medyada Türkiye’yi karalama kampanyası başlatan HDP’liler ve PKK yandaşları, 2014 yılında Musul’u işgal eden DEAŞ’ın infaz ettiği Iraklı askerlerin fotoğrafını, fotomontajla yakalarına Türk bayrağı iliştirip, “İşte DEAŞ’a yardım ederken yakalanan Türk askerleri” diye servis yaptı. Tıpkı Gezi’de olduğu gibi, sosyal medya yalanları ve algı operasyonlarıyla halkı galeyana getirip sokakları karıştırmak isteyen hainlere, Gezi’de olduğu gibi medyaları da destek verdi.

Bu ihanet değilse ne?

CHP’ye yakın olduğu bilinen Yurt Gazetesi, tam bir hezeyan sergiledi. Apaçık yalana sarılıp, PKK’lıların bile yapamadığını yaptı, teröristlerin Türkiye’den geçtiği yalanını ertesi gün de sürdürüp, Türkiye’ye ihaneti gözler önüne serdi. Bu ihanetin en çarpıcı delili de, habere yazdığı “Türkiye’nin besleyip büyüttüğü dinci IŞİD üyeleri...” cümlesi oldu. HDP ve PKK’nın yayın organları BirGün ve Özgür Gündem de aynı iğrenç yalanı ve algı operasyonunu devam ettiren sözde basın kuruluşlarıydı.

Doğan medyası sus-pus

Türkiye’nin aleyhine gelişmeler olduğunda manşet ve sütunlarını sonuna kadar kullanan Doğan medya yayın organları ise Kobani yalanı ortaya atıldığında  gösterdiği heyecanı, oyun bozulduğunda göstermedi.

Doğan’ın Hürriyet ve Posta’sı, Türkiye üzerinde açıkça oynanan oyunu anlatmak bir yana, yapılan açıklamaları bile olabildiğinde küçültme gayreti dikkat çekti. Hürriyet’in manşetinde ise Diyarbakır’daki HDP mitingine bombayı koyan saldırganın ‘yoklama kaçağı olduğu için’ gece polis tarafından otelde sorgulanması vardı. Yani Hürriyet, açıkça söyleyemese de, kendi ülkesine yine teröristi koruduğu imasında bulunuyordu.

Zaman’dan ihanetin İngilizcesi

Artık gizlenmeye bile ihtiyaç duyulmayan hain ittifakın ortaklarından Zaman’ın İngilizce yayın organı Todays Zaman; Türkiye’yi, dünyaya karalama kampanyasında başı çekti. YPG’nin bile ‘Kobani’ye, Türkiye’den değil, batı ve güneyden girdiler” demesine rağmen, Todays Zaman “Türkiye’nin, DEAŞ’la Suç Ortaklığı” manşetiyle çıktı.

Paralel’in güdümündeki bir başka gazete Taraf, “Militanların Türkiye’den geçtiği iddia edildi” cümlesiyle, ispatlanmış yalanı şüpheli gibi göstermeye çalıştı.

Sizin viski paranız değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alimlere verdiği iftara ilişkin akıldışı rakamlarla iddialarda bulunan Sözcü, Zaman ve Cumhuriyet, iftar açılan masanın 240 bin lira olduğu yalanını ortaya atmıştı. Oysa o masanın sunta olduğu, görüntüleriyle belgelendi. Fiyatı da sadece 4 bin 600 liraydı. 435 bin liraya alındı dedikleri sandalyeler önceki Cumhurbaşkanı Gül döneminden kalmaydı. Maliyeti 1 milyon lira iftirasını attıkları 29 kişilik iftarın maliyeti ise 3 bin 390 liraydı.

Erdoğan’ın ‘hicap duyuyorum, ama açıklamak zorundayım’ diyerek verdiği bu rakamlar, ittifak medyasının yüzüne tokat gibi indi. Paralel’in yayın organları ve Doğan medya, her zamanki alışılagelmiş tavırla durumu görmezden geldi. İddiayı ortaya atan gazetelerin hiçbiri, Cumhurbaşkanı’nın yanıtını görmedi.

Sözcü’leri bununla da yetinmeyip, dünkü manşetinde, “7 Haziran’da sana milleti kışkırtıp sana ders verdirdik. Buna rağmen hâlâ bize hesap sormaktan bahsediyorsun” yüzsüzlüğünü sergiledi. Bu manşetiyle, aslında “Niye yalanımızı yüzümüze vuruyorsun?” demeye çalışan Sözcü, Paralel örgüt gibi bir de mağdur edebiyatına girişip, Cumhurbaşkanı’nın ‘Bu yalanların hesabını soracağız” sözünün kendilerini tehdit anlamına geldiği komedisini sahneledi. Boğazdaki yalısına kaçak bölüm inşa ettirmekle gündeme gelen Sözcü’nün patronu, kaçak saray diyerek tam bir yüzsüzlüğe imza attı.

Yalanlarla beyni yıkananlar...

Gazeteci-yazar Haşmet Babaoğlu, Doğan medyasının da hemen üzerine atladığı iftar yalanının ortaya çıkması ile ilgili çarpıcı bir analiz yaptı. Babaoğlu, gerçekler ortaya çıkmasına rağmen, yalan haberin üstüne abananların pişman olmadıklarını ve olmayacaklarına şu cümlelerle dikkat dikkat çekti;

Sanıyoruz ki, her gün Sözcü’yle beyni yıkanan, Hürriyet’le gaza gelen kesimler ara sıra öteki medyaya da bakıp söylenenleri kıyaslıyor, tartışıyor. Sanıyoruz ki, bu insanlar bir an geldiğinde gerçeği anlayıp “Cumhurbaşkanlığının davet masası da meğer sıradan bir suntaymış!” diyebiliyorlar. Sanıyoruz ki, servis takımlarının zaten daha önceki dönemlerden kalma olduğunu öğrenince daha önce akıllarından geçenlerden utanıp sıkılıyorlar. “Sanıyoruz ki, “milletin açlıktan çarığını kemirdiği” dönemlerde verilen Çankaya davetlerindeki “kraliyet havası”na bakılıp şimdiki davetler hakkında düşündüklerinden pişman oluyorlar... Hayır! Hayal bunlar! Maalesef olaylar böyle ilerlemiyor. Art arda eklenen yalanlar, bu yalanlara kanmaya dünden razı kesimleri kemikleştiriyor ve kamuoyunu meşgul ediyor.”

İkinci Kobani provası

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, 6-8 Ekim olaylarından önce yapılan çağrıya benzer bir açıklama yaparak tansiyonu yükseltti. 50 insanın ölümüyle sonuçlanan Kobani çağrısına benzer bir ortam oluşturmayı amaçlayan çağrıyı yapan Yüksekdağ,  açık açık yeni bir provakasyona yeltendi.

Hakkari Yüksekova’da eylem

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın sokak çağrısıyla birlikte Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yapılan izinsiz gösteriye polis müdahale etti. Kobani’deki bombalı saldırıları bahane eden bir grup, Cengiz Topel Caddesi’nde bir araya geldi. Maskeli grup, Eczaneler Sokağı’nda polis araçlarına havai fişek ve molotofkokteyli ile saldırdı. Polisin biber gazıyla müdahale ettiği grup, ara sokaklara kaçarken olaylardan etkilenen esnaf iş yerlerini kapattı.

STAR