“Türklerden intikam alacağım”

“Türklerden intikam alacağım”

Aydınlar Ocağı’nda konuşan Prof. Dr. Caner Arabacı, en alçak devletlerin Amerika ve Rusya olduğunu belirterek “Genç nesli bilinçlendirmek için inançlı insanlarımız sinema ve televizyona yatırım yapmalılar” dedi.

“OSMANLI’DAN İNTİKAM ALACAĞIM”

“Oxford’lu Ziyaretçi Gertrude Bell” belgeselini çeken Prof. Dr. Aytekin Can, İngiliz arkeolog Gertrude Bell’in “iyi casusluk” yaptığını belirterek şu sözlerini aktardı: “Osmanlı’dan ve Türkler’den intikam alacağım.”

Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, Ortadoğu İngiliz Casusu Gertrude Bell gündeme geldi.

Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı ile Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aytekin Can, “Oxford’lu Ziyaretçi Gertrude Bell” belgeseli üzerinden Ortadoğu’nun tekrar paylaşıldığını, tarihi belgesel çekimleri ve Rıza Duru’nun yazdığı “Karadağ’ın Gizemli Konuğu GERTRUDE BELL” adlı eserinden yola çıkarak anlattılar.

Konya İl Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen tarihi sohbet; Yönetmenliğini Prof. Dr. Aytekin Can’ın, Sanat Danışmanlığını Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Rıza Duru’nun yaptığı “Oxford’lu Ziyaretçi Gertrude Bell” adlı 20 dakikalık belgeselin gösterimiyle başladı.

Prof. Dr. Aytekin Can, belgeselin hikâyesinin Caner hocanın odasında başladığını ifade ederek başladığı konuşmasında, “Belgeseli, “Karadağ’ın Gizemli Konuğu Gertrude Bell” adlı kitaptan yola çıkarak ve Kültür Bakanlığı’nın kabul etmesiyle çekimlere başladık. Gertrude Bell, Konya’da konsolos olarak görev yapan İngiliz subayına âşık oluyor. Bu subay daha sonra Çanakkale’de savaşa katılıyor İngiltere adına ve orada ölüyor. Bunun üzerine Gertrude Bell, Çanakkale’ye gidiyor ve bu subayın mezarının bulunduğu yerde “Osmanlılar’dan ve Türkler’den intikam alacağım” diyor” dedi.

GERTRUDE BELL’İN FOTOĞRTAFLARI

Konya’da Siile Gilistra’da ile Çanakkale ve İngiltere’de de çekimler yaptıklarını belirten Prof. Dr. Can, “Çekimlerimizde Gertrude’bin üvey annesine yazdığı günlükler ile çektiği fotoğraflar işimize çok yaradı. Bu belgeseli TRT’ye vermeyi düşünüyoruz.  Adana Altın Koza Film Festivaline de bu ve diğer belgesellerle katılmayı düşünüyoruz. 2 yılımızı aldı. Çöl Kraliçesi diye bu kadının filmi çekilmiş. Almanya’da gösterime girmiş. Konya-Karaman ağırlıklı bir belgesel oldu. Karadağ’a ve Hitit anıtının olduğu yere biz arabalarla zor çıktık. Gertrude o yıllarda buralara nasıl çıkmış, hayret ettik. İyi casusluk yapmış, iyi fotoğraflar çekmiş ama tarihçiler açısından o resimler çok önemli. Eflatun Mescidi ile Meram’daki kiliseyi Gertrude çekmiş. Ama bu tarihi kalıntılar şimdi yok.” diye konuştu.

“TV VE SİNEMAYA YATIRIM YAPMALI”

Teknik Danışman Kadir Yalçın’ın “Çok sınırlı bir bütçeyle bu belgeseli çektik. Oyuncuları eğittikten sonra çekimler yaptık. Konya’nın tarihsel anlamda çok çekilecek filmi var. Bu konuda maddi ve manevi desteğe ihtiyacımız var.” şeklindeki konuşmasından sonra söz alan Prof. Dr. Caner Arabacı ise, Gertrude Bell hakkında “Arkeoloji hevesi, fotoğrafçılık çabası ve istihbarat kesişiyor. En çok gezdiği yerler Konya, Karaman ve buralardaki eski eserler” dedikten sonra

şu önemli konuya dikkati çekti: “İnançlı ve vatansever insanlar sinema ve belgesel film ile televizyona sahasına yatırım yapmıyor.  Hâlbuki artık insanlarımız dünyada hem günümüzde televizyon ve sinema bağımlısı. Yani okuma yerine gördüğü ile düşünme meyili ve popüler kültür eğilimi çok üst düzeyde. Onun için vatansever ve inançlı insanların bu alanda yatırım yapması ve çalışmalar ortaya koyması lâzım.”

Konuşmasına “Ortadoğu’yu yangın yerine çeviren Amerika ve Rusya dünyanın en cici (!) ülkeleri.. Hâlbuki en emperyalist, en alçak devletleri konumunda bunlar. En çok insan öldüren, en çok ülke tarumar eden, en çok namus kirleten, en çok insanları birbirine düşürüp ülkeleri yangın yerine çeviren devletler bunlar. İyi de niye cici gözüküyor bunlar…  Dünyayı ve İslam âlemini yangın yerine çeviriyorlar . Şuan Suriye’deki çileyi, Irak’taki çileyi biraz vicdanımızda dillendirmemiz lazım” şeklinde devam eden Prof. Arabacı, şu ifadelere yer verdi: “Irak’taki yangının, Suriye’deki yangının altında Gertrude’larla kurulan 100 yıl önceki düzen ve günümüzde yeniden düzen kurma çalışması Hıristiyan Emperyalizminin, Hristiyan medeniyetinin yeniden İslâm âlemini kan gölüne çevirme çalışması yok mu?.. İyi de bunu gençlerimiz ve insanlarımız nasıl bilecek.. Bunu da belgesel diliyle, film diliyle insanlara iletmek lazım.  Onun için inançlı ve vatansever insanların sinema alanına, belgesel film alanına yatırım yapması gerekiyor. Meselâ, Gertrude’nin Konya’ya geldiği 1905’li yılları düşünün o dönemde Konya’da üç tane konsolosluk var. Gertrude’nin Çanakkale’de mezarını aradığı adam Konya’da İngiliz Konsolosu.. 1900 başlarında Konya’nın nüfusu 50 bin. Burada Rus Konsolosu var, İngiliz Konsolosu var, Alman Konsolosu var. Bu üç konsolos Konya’da o zaman ne yapar?.. Meselâ, Berlin Bergama Müzesi’ni gezdiğinizde Konya’da Beyhekim Camisinin mihrabı orda.  Konya’da Alman Konsolosluğu ne yapar sorusuna bir cevap bu. Buradaki gayrimüslimlerle ya da para gözlü insanlarla irtibat kurarak hani Kur’an satan Müslümanlar gibi, tarih satan yerli gayr-ı müslim veya para gözlü insanları kullanarak, o zamanlar köpük yok sandıklara taşları numaralayıp pamuk arasına koyup göndermişler.”

“BU TOPRAKLARA SAHİP ÇIKALIM”

Bu topraklara sahip çıkmanın, tarih şuurunu geliştirmenin hepimizin üstüne vazife olduğunu dile getiren Arabacı, “Onlar bu tarih şuurunu, kendi değerlerine bağlılık bilincini geliştirdikleri için Anadolu’yu, Ortadoğu’yu yeniden hıristiyanlığa kazandırmanın, buraları yeniden hakimiyet altına almanın bilinçli çalışmasını asırlardır yürütüyorlar” diyerek sözlerine son verdi.

Program, soru-cevap bölümüyle tamamlanırken katılımcılar, belgeseli beğendiklerini ifade ettiler. Belgeselde dile getirilen en çarpıcı nokta ise; İngiliz casusu Lavrens’i yetiştiren Gertrude Bell için “Ortadoğu coğrafyasında yaşanan yıkımların ve katliamların kökeninde yine onun olması manidardır” denilmesi.