TYB Konya'dan 'İnanç ve Cesaret Timsali Mehmed Âkif' paneli
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi tarafından düzenlenen 'İnanç ve Cesaret Timsali Mehmed Âkif' panelinde İstiklâl Marşı’nın önemi ve İstiklal Şairi Mehmed Âkif Ersoy'un dünya görüşü konuşuldu
Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin Konya Büyükşehir, Karatay, Selçuklu ve Meram Belediyelerinin katkılarıyla düzenlediği 42’nci ve son programı, Tantavi Kültür Merkezinde izleyicilerin katılımı ve sosyal medya kanallarından canlı yayınlanan 'İnanç ve Cesaret Timsali Mehmed Âkif' adlı panelde Anadolu Mektebi öğrencileri Ayşegül Kon, Halit Enes Sönmez , Nur Sena Ergin, Büşra Güneş ve panel başkanı Kübra Gül Dağlı İstiklâl Marşı’nın önemini ve Mehmed Âkif’in dünya görüşlerini anlattı.
Ahmet Köseoğlu: İstiklal Marşı aidiyetimizin göstergesidir
TYB Konya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Atilla Yaramış’ın düzenlediği programın Açılış ve 2021 Yılı Etkinliklerinin de Kapanış konuşmasını yapan Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi Başkanı Ahmet Köseoğlu, “TYB olarak, bir yıl önce İstiklâl Marşı’nın 100. Yılı olan 2021 yılının Mehmed Âkif ve İstiklâl Marşı Yılı olması için TBMM’ye talepte bulunduk. Cumhurbaşkanı’nın da iradesiyle önerge, Gazi Meclisi’nden 24 Aralık 2020’de oy birliği ile kabul edilmiştir. Yıl boyunca Mehmed Âkif ve İstiklâl Marşı, Millî Mücadele ile ilgili konularda programlar, etkinlikler, yarışmalar, paneller, sempozyumlar yapıldı, kısa ve uzun filmler çekildi, sergiler düzenlendi.
Yılın sonuna geldik, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubemiz, diğer şubelerimiz ve genel merkezimiz çok yoğun faaliyetler yaptılar. Müstakil faaliyetler yaptık, etkinlikler yaptık. Konya'nın Büyükşehir, Meram, Selçuklu, Karatay belediyeleri, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi, İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve diğer kurumlarla birlikte de faaliyetler yaptık. Dolayısıyla bu yılı söylemek gerekirse Biz, 42 kültürel ve sanatsal programın yanında bir o kadar da Mehmed Âkif, Safahat, Millî Mücadele ve dönemi ile ilgili program yaptık. Aynı zamanda TYB Konya Şubesi olarak bu yıl kutlanması gereken yıldönümlerini, yani Hacı Bektâş-ı Velî, Yunus Emre ve çağdaşları, Mehmed Âkif ile ilgili çok nitelikli ve anlamlı programlar yaptık.
2021 yılı faaliyetlerimize 12 Şubat'ta Onursal Başkanımız D. Mehmet Doğan Ağabeyin “Bin Yılın Destanı İstiklâl Marşı” konferansı ile başladık. Bugün Aralık’ın 25'i ve yine Mehmed Âkif'i, Âsım'ın nesli olan gençlerimiz anlatacaklar. Dolayısıyla yıl boyu Mehmed Âkif'in bize ne söylediğini anlamaya ve anlatmaya çalıştık, yılı dolu dolu geçirdik. Tabii ki İstiklâl Marşı, sadece bir marş olarak bakılmayacak kadar büyük anlamlı bir manifestomuzdur bizim. Bu itibarla İstiklâl Marşı, yılın başında da söylediğimiz gibi aynı zamanda milletimizin bir mutabakat metnidir, aidiyetimizin ve kimliğimizin göstergesidir…” dedi.
Anadolu Mektebi öğrencilerini Âsım’ın Nesli’ne benzeten Köseoğlu, “Âsım’ın Nesli, biraz sonra burada bildirilerini sunacaklar. Âsım'ın Nesli derken bilgi, irfan, fazilet ve imanla mücehhez, karakterli, ahlâklı, kişilikli, vatanına, milletine ve kültürüne sahip çıkan ve bunları yüceltmek için imkânlarını seferber eden, bütün varlığını ortaya koyan gençliği kasteder ve bu gençliğin hayalini kurar Âkif. İşte bugün bu gençlik bize, bir sunuda bulunacak.
Yılın başında demiştim ki, bu 100. yılı bir fırsat eğitimine dönüştürmeliyiz. Biz kendi açımızdan İl Millî Eğitim Müdürlüğü ve Üniversitelerimizle birlikte dönüştürebildiğimize inanıyorum. Konferanslar, yarışmalar, kısa ve uzun filimler yapıldı, Büyükşehir Belediyesi ile ortak Yûnus'tan ve Mehmed Âkif'in eserlerinden beste yarışmaları yapıldı. Bunu çok önemsiyoruz ve bunlar da neticelendi. Çok güzel eserler oldu. Dolayısıyla yılı dolu dolu, zengin geçirdik. Yani “Bu yılı bir fırsat eğitimine dönüştürmeliyiz”i, yılın başında söylemiştim, biz kendi açımızdan imkânlar dâhilinde bunu dönüştürmeye çalıştık...” dedi.
Anadolu Mektebi öğrencilerinden Kübra Gül Dağlı’nın başkanlığını yaptığı panelde Mehmed Âkif’in İnanç Dünyası başlığıyla ilk konuşmacı Ayşegül Kon, Mehmed Âkif her ne kadar şair kimliği ile ortaya çıksa da aslında o; kalemi güçlü bir yazar ve çok iyi bir hatiptir. Onun bu önemli yanları şairliğinin gölgesinde kalmıştır.
Âkif, her şeyin temeline İslâm’ı koyar. İslâm’ın gerektirdiği şekilde yaşadıktan sonra ortada hiçbir sorunun kalmayacağına inanır. Mehmed Âkif özgürlüğün bile inançtan geçtiğini savunur. İstiklâl Marşı’nda “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl…” dizesinde inanan insanın özgür olduğundan bahseder. Âkif’e göre istiklâli elde edebilmek Allah(cc)’a ibadet edip O’na yönelmekten geçer. Yine İstiklâl Marşı’nda “Bu ezanlar -ki şahadetleri dinin temeli- / Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli…” diyerek Allah(cc)’tan bu ezanların hiç dinmemesini, daima bu topraklarda yankılanmasını ister…” dedi.
Panelin ikinci konuşmasını “Millî Mücadele ve Mehmed Âkif” başlığıyla Halit Enes Sönmez yaptı. Sönmez; “İstiklâl Marşı, cephelerde askerlerin ağzında sürekli söylenir olmuş, halk öğrenmiş ve son ocak sönene kadar mücadelenin devam edeceğini bir kez daha vurgulamıştır.
Mehmed Âkif’in şiiri Anadolu’da yer yer kıvılcım yer yer yer alev olan o ateşleri harlamış, Âkif’in şiirini okuyan her kişinin nefesi bir kıvılcıma ulaşmış, “Korkma!...” demiş, kıvılcımları alev yapmış düşmanı kavurmuştur.
Âkif, artık yalnız bir Âkif değil, ardında bir millete marş bırakmış, hayatı boyunca düzgün insan olmayı amaçlamış, vatanı için didinmiş, çabalamış, askerinin, halkının, milletinin yanında olmuş bir ‘Millî Şair’ olmuştur.
Düşman, vatandan atılasıya vuruşulmuş, kovalanmış; halka, mabede uzanan eller kırılmıştı. Ve bu durumda, Atatürk liderliğindeki Millî Mücadele ruhu, halkın azim ve desteği, İstiklâl Marşı’mız, Âkif gibi bir Millî Şairimiz ve de Âkif ruhlu insanlarımızın emeği ödenemez. Hepsinin ruhları şâd, mekânları cennet olsun. Bizler, onların emekleri sonucu bugün bu topraklarda yaşayabiliyoruz..” dedi.
İstiklâl marşı’mızın büyük anlamını anlatan üçüncü konuşmacı Nur Sena Ergin, “Şehitlerimizin tek isteği vatanımıza yabancı girmesin, en değerlilerimize onların kirli elleri değmesin. Ve en önemlisi de ezanların susmaması ve ezan seslerinin ebediyen Türk semalarında inlemesidir. Çünkü o ezanlar Millî Mücadele'nin de mihveri, Kelime-i Şahadet’i, günde beş vakit minarelerden o sonsuzluk âlemine götürürler. Zaten şehit olmadan önce de bunu istemiyorlar mıydı?
İşte Âkif, bu kıtanın son mısralarında hem ezanın bu özelliğine hem de ülkenin İslâm diyarı olarak süregelmiş geçmişine hatırlatmada bulunarak bizim daimi güç kaynağımızı da göstermiştir.
Âkif son kıtada da ise bize, bizim bağımsızlığı hak ettiğimizi vurgulayarak bitiriyor bu eşsiz eseri. Bu kıtada ilk olarak bayrağa dalgalanmasını söylüyor, çünkü artık o da hürdür, tıpkı milletimiz gibi. Artık akan bütün kanlar helâldir, çünkü bize kaldı bu cennet vatan, biz kazandık bu bağımsızlık mücadelesini, biz bu hayâsızca akına son verdik, biz artık özgürüz… İşte bu yüzden helâl bütün kanlar. Artık ne bayrağıma ne Türk milletime yok oluş yok, diyor Âkif.
Son olarak da uğruna bunca kan dökülen ve hep hür kalmayı başarmış bu bayrağın, bağımsızca dalgalanmak hakkıdır. Ve Allah(cc)’tan başka kimseye kul olmayan bu milletin de bağımsız olması hakkıdır, diyerek de son mesajlarını iletiyor Türk ırkına…
Âkif, son kıtada bize, daha zaferi görmeden zaferi tattırmıştır. İşte bu yüzden bizim marşımız İstiklâl Marşı, bu yüzden bizim milli şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’dur...” diye konuştu.
Panelin son konuşmacısı Büşra Güneş, Mehmed Âkif’in Gençlik İdeali: Âsım’ı; “Büyük insan; istiklâline önem veren, vatanını ve milletini çok seven, gerekirse vatanı uğruna canını fedâ edebilecek olan insandır. İşte millî şairimiz olan Mehmed Âkif de bu büyük insanlardan birisidir. Büyük insan olan Âkif, bağımsızlık fikrini tasvir ederken en büyük önemi kültürümüzü yaşatacak olan gençliğe veriyordu. Hayalindeki gençlik modelini de Safahat kitabının altıncı bölümüne “Âsım” başlığı altında sunmuştur…” diyerek başladığı konuşmasını, Âsım’ın Nesli’ni yaşatabildik mi? sorusuna cevap vererek tamamladı: “Bu soruya birçok kişi, şu ana kadar öyle bir genç yetişmedi, olarak düşünmektedir. Fakat ben, onların tersine düşünmekteyim ve bu düşüncemi kanıtlayan bir kaç örnek vermek isterim. Öncelikle eğer böyle bir nesil yetişmeseydi 15 Temmuz gecesinde sokaklar bomboş kalır, vatan elden giderdi. Fakat böyle olmadı, herkes sokaklara doldu ve herkes canı pahasına savaştı. İşte bu olay Âkif'in hayali olan Âsım'ın neslinin varlığının kanıtıdır. Bir diğer kanıt ise öğrencilerdir. Gelecek zamanın doktoru, öğretmeni, mühendisi olan öğrencilerin asıl gayesi; vatanına, milletine faydalı olmaktır. Sadece para ve mevki için doktor olmak isteyen bence gerçek doktor değildir. Doktor olmanın öncelikli gayesi, hayat kurtarmaktır. Mesela yaşadığımız pandemi sürecinde milleti için ailesinden ayrı, maskeli bir şekilde gecelerini gündüz eden sağlık personellerimiz, mesleklerini en güzel biçimde devam ettirmektedirler. Bu da Âsım'ın neslinin bir diğer kanıtıdır.
Kısacası Âsım, Âkif'in Safahat kitabının bir bölümüdür ve o bölümdeki Âsım karakteri, Türk neslinin sembolize edilmiş bir biçimidir. Bu sembol, Âsım’ın neslini, yani Âkif'in hayal ettiği gençliği tasvir etmektedir. Bu gençlik bir kurtarıcı, bize ve sonraki nesillere yol gösterecek bir kılavuzdur…”
Atilla Yaramış’ın düzenlediği ve sunuculuğunu yaptığı program, konuşmacı Anadolu Mektebi öğrencilerine katılım belgeleri takdim edilip toplu fotoğraf çekilerek sonlandı.