yazar-2
Ufuk Turu İzlenimleri/5
Konya Sivil Toplum Kuruluşları tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Ufuk Turları Toplantıları’nın üçüncü günkü üçüncü oturumunda “Küreselleşme ve Sivil Toplum” konusu ele alındı. Panele Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Çalış, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilcisi Doç. Dr. Levent Korkut, İnsan Hak ve Hürriyetler Derneği Başkanı Bülent Yıldırım, Pakistan Hubeyb Vakfı Başkanı Nedim Ahmet Han konuşmacı olarak katıldı.
KÜRESELLEŞME, EMPERYALİZMİN KARŞILIĞI OLABİLİR
Panelin oturum başkanlığını yapan Doç. Dr. Şaban Çalış, küreselleşmenin ekonomik anlamda tanımlanmaya çalışıldığını belirterek, sadece ekonomik yönünün olmadığını, politik kültürel yönlerinin de olduğunu belirterek, küreselleşme ile demokrasi, azınlık hakları ve insan hakları gibi kavramların öne çıktığını söyledi. Küreselleşmenin öteki adının emperyalizm olma ihtimali olduğunu da ifade eden Çalış, ancak bundan tam emin olamadığını kaydetti. Küreselleşmenin aktörleri değiştirdiğini, devletlerden ve siyasilerden sonra STK’ların devreye girdiğini belirten Çalış’a göre ortak iyilik insanlık adına çok önemli. Niyet ne olursa olsun iyilik hareketleri önemli işler başarıyorlar. Burada bağımsız hareket edip edememek de o kadar önem taşımıyor.
STK’LAR 70’LERDEN SONRA PATLAMA YAPTI
Küreselleşme ile birlikte ulus devlet anlayışının yaygınlaştığını ifade eden Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilcisi Hacettepe Ü. Öğretim Üyesi Doç. Dr. Levent Korkut, sivil toplum örgütlerinin 1970’li yıllardan sonra özellikle 90’yı yıllardan sonra patlama yaptığına dikkat çekerek uluslar arası arenada demokratik kurallar işlemeyince STK’ların devreye girmesi bakımından STK’ların çoğalmasının büyük önem arz ettiğini söyledi.
SİVİL TOPLUM, KRİZLERDE SESİNİ DUYURAMADI
Uluslararası Af Örgütü’nün temel hedefin hak ve hürriyetlerin korunması olduğunu bildiren Doç. Dr. Korkut, örgütün barışın korunması için ortaya çıktığını belirtirken bu ihtiyacı “Uluslararası alanda demokratik bir platform yoktu ve sadece bir hukuk sistemi vardı. STK’lar demokrasi alanında eksikliği doldurmaya yarayan bir yapıya sahiptir” şeklinde özetledi. Irak, Sudan krizi ve Bosna olayları ve sonraki gelişmelere bakıldığında, sivil toplumun sesinin yeterince duyurulamadığının görüldüğünü ifade eden Korkut, savaşlardan kaynaklardan suçların yargılanması için kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni sivil toplum örgütleri ortaya çıkardığını, 100’e yakın ülkenin bu mahkemenin kurallarını imzaladığını, ABD, İsrail ve Rusya gibi ülkelerin ise hala imzalamadığına dikkat çekti.
Uluslar arası STK’ların emekleme döneminde olmasına rağmen, Türkiye’de STK’ların dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan savaş bölgelerine insani yardımları götürdüğünü ve buralardaki hak ihlallerini ortaya çıkardığını hatırlatan Korkut, sözlerini şöyle tamamladı: STK’lar büyük bir cesaret göstererek, uluslararası çatışma alanlarına girmekte ve yardımlarda bulunmaktadır. Uluslararası kuruluşlara yaşanan insan hakkı ihlalleri konusunda bilgi ve belge ulaştırılması konusunda önemli destekleri olmaktadır. STK’lar bu konuda önemli bir görev üstlenmektedir.
MÜSLÜMANLAR ÇEÇENİSTAN SINAVINI KAYBETTİ
Konuşmasına sivil toplum kuruluşlarını bıçağa benzeterek, IHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, isteyenin bu bıçağı istediği şekilde kullanabildiğini söyledi.
STK’larda güven problemi oluşturulduğunu bu nedenle STK’ların yıpratılmamasını isteyen Yıldırım, Müslümanların oynanan oyunlara karşı uyanık olması ve işbirliğine açık olması gerektiği görüşünde. STK’ların hangi hedef doğrultusunda kurulduysa o hedefe uygun şekilde çalışması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, sayının çoğalmasıyla birlikte irtibatların da arttığını ve böylece yapılacak müdahalelerin daha çok farkında olunabileceğini kaydetti.
Hak ihlalleri görüldüğünde bunu deşifre etmenin yeterli bir eylem olarak görülmemesi gerektiğini ifade eden Yıldırım, sonuca ulaşmak için çaba sarfedilmesinin elzem olduğu görüşünde. Ayrıca varlık mücadelesi STK’lar için yeterli değil. Çalışma koşulları ve alınan sonuçlar son derece önem taşıyor.
STK’ların ezilen insanlar adına önemli faaliyetlerin altına imza attığını fakat sürekli engellenmek istenildiğini aktaran Yıldırım, “Önümüzdeki günlerde iyi niyetli STK’lara hamlede bulunma söz konusu olabilir. Türkiye’de diken üstünde duran STK’lar dünyada da zaman zaman kullanılmaktadır. Bugün ABD Irak’ı bombalıyor ve binlerce insanı katlediyor. Sonra ‘Buraya gelin benim yaraladığım insanlara yardımcı olun. Ancak benim gözetimim altında bunu yapın’ diyor. Sadece işgal edilen yerlerdeki insanlara yardım etmek sivil toplum anlayışı olmamalı. Mağdur insanların haklarını korumak da bir sivil toplum görevi olmalıdır. Bugün İslam dünyasının imtihanı kaybettiği yer Çeçenistan’dır. Çeçenistan’da 300 bin insan ve 59 bin çocuk öldürüldü. Defalarca oraya yardıma gittik ve her defasında engellendik. Uluslararası Af Örgütü bunu gündeme getirmesine rağmen dünya sessiz kalmıştır. Çeçenistan sorunu tüm insanlığın sorunudur. Biz maalesef bu sınavı kaybettik” ifadelerine yer verdi.
ÜMMET BİLİNCİNİ AYAKTA TUTMALIYIZ
Hubeyb Vakfı Başkanı Nedim Ahmet Han da Keşmir ve Pakistan’da yapılan deprem sonrası yardımların bu coğrafyalarda büyük heyecan yarattığını belirterek konuşmasına başladı. Sosyal yardımların yanında inşaat çalışmalarının da takdir topladığını ifade eden nedim Ahmet Han, Pakistan, Hindistan ve Bangladeş’in bağımsız olmasında sivil toplum kuruluşlarının önemli faaliyeti olduğunu hatırlatarak, Türkiye’nin sosyal birliktelik anlamında İslam dünyasında öne çıktığını belirtti. Nedim Ahmet Han’ın ifadelerine göre bugün iletişim teknolojisiyle Müslümanların çözemeyecekleri sorun kalmadı. STK’ların birlikteliğiyle harici yardımlara ihtiyaç bulunmuyor. Ümmet konseptine uygun çalışmalıyız ve ümmet olduğumuz bilincini ayakta tutarsak büyük güç olacağız. (devam edecek)