"Uluslararası barış ödülleri" Bursalı sedefkarın elinden çıktı
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 7 Mayıs'ta düzenlenen, din, dil, ırk ayrımı yapmadan zulme karşı çıkan 5 kişiye verilen Uluslararası Zeytindağı Barış Ödülleri, Bursalı sedefkar Mümin Orhan tarafından işlendi- Sedefkar Orhan:"Törende verilen sedef tablo ödü
BURSA (AA) - BÜŞRA NUR ÖZCAN - Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, bu yıl ilk kez düzenlenen ve din, dil, ırk ayrımı yapmadan zulme karşı çıkan 5 kişiye verilen Uluslararası Zeytin Dağı Barış Ödülleri, Bursalı sedefkar Mümin Orhan'ın tezgahından çıktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 7 Mayıs'ta gerçekleştirilen törende, Filistin'in bağımsızlık mücadelesini çizgileriyle ve "Hanzala" karakteriyle tüm dünyaya duyuran Naci el Ali'ye, Endonezya'da Filistinli kadınlara ve çocuklara yönelik çalışmalar yapan Adara Relief'e, International adlı sivil toplum örgütünün kurucusu aktivist Nur Fitri Taher'e, 24 yaşındayken İsrail devleti görevlilerince zırhlı buldozerle ezilerek katledilen Rachel Corrie adına anne ile babasına ve Batı Şeria'daki insan hakları ihlallerine yönelik farkındalığı artırmak için ülkesi İsveç'ten Kudüs'e yürüyen Benjamin Ladraa'ya "Uluslararası Zeytin Dağı Barış Ödülü" takdim edildi.
Ödülleri atölyesinde 15 günde hazırlayan 31 yaşındaki Bursalı sedefkar Mümin Orhan, sedef üzerine gümüş ve altın kaplamayla zeytin dalı taşıyan bir güvercin motifi işledi. Bu eserler, bir tablo içine yerleştirilerek, sahiplerine sunuldu.
Törende, Kudüs Platformu Başkanı Belkıs İbrahimhakkıoğlu tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edilen anahtarlık, tarak, rozet ve kravat iğnesinden oluşan sedef set ile eşi Emine Erdoğan'a verilen broş da Orhan tarafından özel olarak işlendi.
- "7 sene bu meslek için çalıştım"
Orhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meslek hayatına 2005 yılında, Irgandı Köprüsü'ndeki ustası Zafer Karazeybek'in yanında başladığını söyledi.
Ustasının yanında 7 yıl kaldığını anlatan Orhan, "Usta-çırak değil, baba-oğul gibi bir ilişkimiz vardı. Bayram tatili bile yapmadan 7 sene bu meslek için çalıştım." diye konuştu.
Sedefkarlığın Osmanlı Devleti zamanında "Caminin minaresinden hanımefendinin takunyasına kadar işlerdi" şeklinde tarif edildiğini belirten Orhan, "Kutu, kolye, tarak, yüzük, broş, kravat iğnesi, kol düğmesi gibi tüm özel hediyelik eşyaları yapıyorum. Bunun yanı sıra kapı, sehpa ve tarihi eserlerin ahşap ve sedef işçiliklerinin restorasyonunu da yapıyorum." ifadesini kullandı.
Orhan, devlet erkanına sık sık eserler yaptığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"En son Cumhurbaşkanımıza ve eşine bir set yaptık. Uluslararası Zeytindağı Barış Ödülleri töreninde bu hediyeler kendilerine verildi. Cumhurbaşkanımıza bir kutu içinde anahtarlık, tarak, rozet ve kravat iğnesini içeren bir set yapıldı. Hanımefendiye de bir broş yapıldı. Barışı simgelemesi için ağzında bir zeytin dalı olan bir güvercin formunda. Zeytin dalı kısmı ağaçlardan özel olarak tornada çekilip oraya montajlandı ve altın kaplandı. Törendeki diğer sedef tablo ödüllerini de yaptım. Bu ödüller, zulme karşı çıkan 5 güzel insana verildi. Çerçeve içinde sedef üzerine gümüş bir güvercin işledim. Ağız kısmındaki zeytin dalını altın kaplama yaptım."
TRT'de yayınlanan Payitaht Abdülhamid dizisinin ilk bölümünde yer alan sedef kutuyu da kendisinin yaptığını aktaran Orhan, yurt içinde ve yurt dışında sergiler açtığını söyledi.
- Boynuz, pirinç, altın ve taş da kullanıyor
Sedefin Filipinlerden aracılar vasıtasıyla geldiğine dikkati çeken Orhan, "Sedefin renkleri vardır. Mavili, hareli olanlar abalon sedeftir. Bir de beyaz sedef vardır. Hammaddeyi kabuksu olarak temin ediyoruz. Bunları kesip belirli ölçülere getirip düzlüyoruz ve kullanılabilecek hale getiriyoruz." dedi.
Orhan, eserlerinde sedefin yanı sıra bağ, boynuz, pirinç, altın, gümüş ve doğal taşlar ile ahşabın tüm çeşitlerini kullandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Sedefkarlığı öğrettiğim talebelerim var. Bir kısmı atölyesini açtı. Ustanın yanında belirli bir süre geçirmek gerekir. Kişi, durur, yetişir ve ustası, 'Sen artık oldun, nasibin kendi kapından.' der. Biz de bunu yaşatmaya çalışıyoruz. Sanatkarlık, herkese nasip olmuyor. İnsanların müzede görüp dokunamadığı parçaları elinizle işliyorsunuz, görüyorsunuz."
Orhan, sedefkarlığın hiçbir zaman bitmeyecek değerli bir sanat olduğunu sözlerine ekledi.
AA
Kaynak: