Uluslararası İyilik Ödülleri

Uluslararası İyilik Ödülleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- "Şu an birkaç gündür yaşanan olaylar, gördüklerimiz, dikkat edin tamamen İslamofobik bir gelişmenin tezahürleridir. Batı gerçek yüzünü şu son birkaç gündür çok açık ve net ortaya koymuştur"- "Şimdi soruyorum; dün gece bizim Ail

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu an birkaç gündür yaşanan olaylar, gördüklerimiz, dikkat edin tamamen İslamofobik bir gelişmenin tezahürleridir. Batı gerçek yüzünü şu son birkaç gündür çok açık ve net ortaya koymuştur." dedi.

Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, böylesi bir zaman diliminde hem Türkiye'de hem de dünyanın farklı köşelerinde dünyayı iyiliğin değiştireceği inancıyla çalışanları bulmanın, onların gayretlerine destek olmanın çok önemli olduğunu söyledi.

Karamsarlığa sevk eden onca duyarsızlığa rağmen, dünyanın dört bir köşesinden gelen bin 200 hikayenin, yürek sahibi insanların hala her tarafta mevcut olduğunu gösterdiğini dile getiren Erdoğan, iyilik ödüllerinin sahiplerinin, bu işin maddi imkan meselesi değil, yürek meselesi daha önemlisi nasip meselesi olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti.

- "Onların asıl ödülü, Rabbimin katındadır"

İbn-i Sina'nın "Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir." sözünü hatırlatan Erdoğan, "Bize düşen bu iyilik neferlerine sahip çıkmak, onları teşvik etmek, gönül erlerinin sayısının artması için çaba harcamaktır." diye konuştu.

Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Uluslararası İyilik Ödülleri'nin bu açıdan önemli bir rol üstlendiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu yılki ödül sahiplerinden ömrünün 40 yılını toprağa, yeşile, tabiat kitabını okumaya vakfeden Mustafa Göçer kardeşimi, cehalet karanlığıyla boğuşan hayatını sokak çocuklarına adayan Pakistanlı Muhammed Eyüp kardeşimi, genç bir üniversite öğrencisiyken arkadaşlarıyla başlattığı kitap ayracı projesiyle Afrika'daki mazlumların gözlerine derman olan Merve Çirişoğlu kızımızı, ayrımcılığın kin ve nefret tohumlarının hoyratça serpildiği bir zaman diliminde hakikati haykıran Amerikalı Suzanne Barakat hanımefendiyi, 'Barış dünyanın en güzel kelimesidir.' diyerek İslam'ın serdarlığını yapan kanı kanla temizleyeceğini düşünenlere inat affetmeye, sulh etmeye çağıran Diyarbakırlı Yahya Kamçı hocamızı, Filistin'de kurşunlara, bombalara inat hakikate ayna tutan, işgali dünyaya aktaran cesur gazeteci Janna Cihat hanımefendiyi, Türkiye'nin Suriyeli muhacirler için son 6 yıldır sergilediği dayanışmanın sembolü haline gelen Cavit ve Hafize Etleç çiftini yürekten tebrik ediyorum.

İnşallah sizlerin bu azmi, bu fedakarlığı iyilik hareketinin dünyanın dört bir yanında yayılmasını sağlayacaktır. Bu yıl ki Vefa Ödülü'nün 15 Temmuz şehitlerimize tevcih edilmesini de son derece anlamlı buluyorum."

FETÖ ihanet çetesi mensubu hainlerin, ölüm kusan silahlarına göğsünü siper eden 249 şehidin hiç şüphesiz her türlü takdiri fazlasıyla hak ettiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim bu takdirimiz nedir ki? Bizim bu takdirle anmamız nedir ki? Onları bir defa Rabbimiz takdir ediyor. 'Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler ama siz bilemezsiniz.' Bundan daha büyük ödül olur mu? Ödüllendirmiş zaten bizleri yaradan Allah. Ne yaparsak yapalım bu ülkenin istiklali ve istikbali için canlarını feda eden şehitlerimize, bu uğurda yaralanan gazilerimize minnet borcumuzu ödeyemeyiz. Hiç bir söz, onların kanlarıyla yazdığı kahramanlık destanını anlatamaz. Hiç bir ödül, onların fedakarlığına kafi gelmez. Zira onlar, en büyük payeyi şehit olarak, gazi olarak almışlardır. Onların asıl ödülü, Rabbimin katındadır. Bizler sadece şehitlerimizin aziz hatıralarına ve geride bıraktıkları emanetlerine sahip çıkabiliriz."

- "Nazizmin bittiğini zannediyordum ama..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'nın gerçek yüzünü son birkaç gündür çok açık ve net ortaya koyduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Şu an birkaç gündür yaşanan olaylar, gördüklerimiz, dikkat edin tamamen İslamofobik bir gelişmenin tezahürleridir. Batı gerçek yüzünü şu son birkaç gündür çok açık ve net ortaya koymuştur. Ben, olaylar başladığında bunların faşizan birer baskı olduğunu söyledim. 'Nazizm yeniden hortladı.' dedim. Arkasına da şunu ilave ettim; 'Ben Nazizmin bittiğini zannediyordum ama aldanmışım.' dedim. Meğerse Nazizim Batı'da ayakta. Rahatsız oldu beyefendiler. Şimdi soruyorum; dün gece bizim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Sayan kardeşime, bir bayan, kalkıp da kendi başkonsolosluk binasına maslahatgüzarı ile ve diplomatik bir araçla gitmesini engelleyen zihniyet, bunu uluslararası diplomaside ve dünyaya acaba nasıl anlatır? Şöyle mi anlatacak; 'Biz davet etmedik ki...' Nereden çıktı bu ya? Ben istediğim ülkeye, elimde pasaportum her şeyim varsa, istediğim gibi girerim. Uluslararası seyahat özgürlüğüm çerçevesinde de giderim, bir diplomat olarak da giderim. Nereden çıktı bu adet? Ama Nazizim oldğu zaman, faşizm olduğu zaman 'Benim dediğim doğrudur, benim yaptığım doğrudur, istediğime müsaade ederim, istediğime etmem' anlayışıyla bunlar orada konsolosluk kapısını kilitleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Konsolosumuzu dışarı çıkarmayacak kadar ileri gitmişlerdir."

- "Erdoğan Avrupa Birliği'ne çattığı zaman rahatsız oluyorlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 04.00-04.30'a kadar telefon başında Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile konuştuklarını belirterek, şunları anlattı:

"Alınan cevaplar enteresan. 'Çıkması lazım.' Şuna bak ya! Peki Hollanda, çarşamba günü yapılacak seçime, sen Türkiye-Hollanda ilişkilerini feda ediyorsan, bunun bedelini ödeyeceksin. Daha biz olması gerekenleri henüz yapmış değiliz. Şimdi Fatma kardeşimiz her şeyden önce bir Nene Hatun olarak, orada onların etten duvarına karşı her türlü girişimi yaptı, artık en sonunda oradan ayrılmasını tavsiye ettik ve ayrıldı. Bir buçuk saat de kendi topraklarında ayrıca kendisini sınır dışı etmeden önce de arabanın içinde hatta karakola çıkıp orada çay kahve ikram edelim demişler. Fatma kardeşimiz de 'Biz çay istemiyoruz, arabanın içinde duracağız.' deyip orada otoparkta da beklemişler. Bu duruş çok önemli.

Şimdi bundan sonraki süreç işleyecek. Çarşamba günü bakalım ne olacak? Hollanda'daki 250 bin Türk'e karşı, bu uygulamayı yapanlar... Buradan ben Hollanda'daki oy kullanacak Türk kardeşlerime sesleniyorum; sizler zaten gereğini yapacaksınız ben biliyorum. İsim verememe gerek yok. Bir tane ırkçı var. Şuraya bak ya Avrupa ırkçılığa gidiyor. Ne demek ırkçılık? Bu bölücülük nedir? Bu ayrımcılık nedir? Neredesin Avrupa Birliği? Ondan sonra Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği'ne çattığı zaman rahatsız oluyorlar. Rahatsız olacaksınız."

(Sürecek)

AA

Kaynak:Haber Kaynağı