Uzmanından Eber Gölü'nü kurtarma önerileri
Türkiye'nin en büyük sulak alanlarından Afyonkarahisar'daki Eber Gölü'nün son yıllarda ortaya çıkan kuraklık tehdidine karşı korunabilmesi için yapılması gerekenler değerlendiriliyor- Üçü endemik, onlarca canlı türüne ve 146 kuş çeşidine ev sahipliği yapa
AFYONKARAHİSAR (AA) - MUSTAFA BAYER - Afyonkarahisar'da, Türkiye'nin en büyük sulak alanlarından Eber Gölü'nün son yıllarda ortaya çıkan kuraklık tehdidine karşı korunabilmesi için yapılması gerekenler değerlendiriliyor.
Bolvadin ve Çay ilçeleri sınırlarında bulunan Eber Gölü, göçmen kuşların göç yolları üzerinde olması dolayısıyla yaz döneminde yumurtlama ve üreme alanı olarak ekolojik dengeye katkı sunuyor.
Biyolojik çeşitliliğiyle dikkati çeken, 146 kuş türüne ev sahipliği yapan göl, endemik türleri de barındırıyor.
Sadece burada bulunan ve "Baklagillerin kraliçesi" olarak adlandırılan Eber Sarısı, endemik bir balık türü olan "Anadolu inci balığı", Beyşehir kurbağası ve nesli tükenme tehlikesi altında olan bir su kaplumbağası Eber Gölü'nde yaşıyor. Her yıl onlarca bilim insanı ve fotoğrafçı, bu türleri gözlemlemek üzere bölgeye geliyor.
Eber Gölü, son yıllarda yaşanan kuraklık sonucu su seviyesinin azalması nedeniyle tehlike sinyalleri vermeye başladı. Sazlıkları keserek gelir elde eden çevre köylüler, gölde kayıklarıyla hareket etmekte zorlanırken, ekonomik balıkçılık da bitme noktasına geldi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve AKÜ Doğa Koruma Biyoizlem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DOKOBİM) Müdürü Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin en büyük tatlı su göllerinden Eber'in 146 kuş türüne ev sahipliği yaptığını söyledi.
Göl havzasında yaşayan kaplumbağa, kurbağa ve Anadolu inci balığının üç endemik tür olarak dikkati çektiğini belirten Erişmiş, gölde son yıllarda yaşanan su çekilmesi sorununun buradaki biyolojik zenginliği tehdit ettiğini vurguladı.
Erişmiş, gölde yaşanan su azalmasının önüne geçilmesi için araştırmaların yapıldığını dile getirerek, bu kapsamda bazı alternatiflerin değerlendirildiğini aktardı.
- "Su getirmek sorunun çözümünde tek başına yeterli değildir"
Söz konusu çalışmaların gölün geleceği ve ekolojik denge için sevindirici olduğuna işaret eden Erişmiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eber Gölü'nde su seviyesinin arttırılması için 3 yöntem üzerinde durulabilir. Bunlardan birisi, göl çevresindeki küçük göletlerin azaltılması, diğeri ise göle başka yerden su aktarılması. Bölgedeki 10 bine yakın su kuyusunun kontrol altına alınması ve dip suyunun yükseltilmesi ile gölü besleyen küçük derelerin kontrolünün yapılması gerekiyor. Bir de gölü besleyen en önemli akarsu olan Aksu çayının dip çamurunun temizlenmesi gerekiyor. Bu çayın akışkanlığını arttırmadan göle başka yerden su getirmek sorunun çözümünde tek başına yeterli değildir. Çalışmalarda, Eber havzası mutlaka Akarçay havzasının bir parçası olarak düşünülmelidir."
Erişmiş, Eber'in çevresindeki sanayi ve turizm tesislerinin yeterli biyolojik arıtma yapmadığı için çevresel kirleticilerin organik maddelerin çok çabuk bozulmasına ve normal süreçten daha hızlı ölmesine sebebiyet verdiğini ifade etti.
- "Risk faktörünün belirlenmesi lazım"
Organik maddelerin ölmesinin, gölde tabakalaşmaya, dip derinliği denilen mesafenin kısalmasına ve bataklaşmaya neden olduğunu anlatan Erişmiş, şunları kaydetti:
"Bu bataklaşmayı temizlemek gerekiyor ama temizleme konusu çok basit bir olay değil. Bu sefer de biyolojik çeşitlilik söz konusu oluyor. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve zarar görmemesi için risk faktörünün belirlenmesi lazım. Göl havzasında yaptığımız gözlemlerde 'saz kedisi' olarak bilinen çok nadir görülen bir hayvanın varlığını da tespit ettik. Eber Gölü’ne dip çamurunun temizlenmesinde yapılacak müdahale kış uykusuna yatan hayvanlar için risk oluşturabilir. Aylara göre, türlerin habitatları göz önüne alınarak planlama yapılmalıdır."
Erişmiş, Eber Gölü'nün kurtarılması için alınması gereken tedbirlerle ilişkin önerilerini, ilgili bakanlığa rapor halinde sunduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: