"Yakutiye Medresesi'nde Ramazan İkliminde Müzakereler"
Erzurum'da "Yakutiye Medresesi'nde Ramazan İkliminde Müzakereler" programı kapsamında "Hicri 1024 Yılında Yakutiye Medresesi'nde Of Müftüsü Hacı Salih Efendiye Verilen İcazetname" konulu konferans düzenlendi- Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı
ERZURUM (AA) - Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen "Yakutiye Medresesi'nde Ramazan İkliminde Müzakereler" programı kapsamında "Hicri 1024 Yılında Yakutiye Medresesi'nde Of Müftüsü Hacı Salih Efendiye Verilen İcazetname" konulu konferans gerçekleştirildi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yöneticilerin, müderrislerin, kadıların ve devlet memurlarının medreselerde yetiştiğini hatırlattı.
Ecdadın kurduğu dünya devletlerinde, şefkat ve yardımlaşmanın söz konusu olduğunu, bu düzenin oluşumunda da medreselerin önemli role sahip olduğunu ifade eden Hacımüftüoğlu, şunları kaydetti:
"Bu müesseseler (medreseler) sayesinde bu medeniyetler, insanlık medeniyeti teşekkül etmiştir. Dünya şu an bunun yokluğunu çekmektedir. Eğer bir yerde ilim varsa, mükemmel irfan müesseseleri kurulmuşsa, orada medeniyet vardır. Büyük devlet Anadolu Selçuklu ve Osmanlı, alime büyük iltifatlar göstermiş. Büyük alimler Anadolu'ya göç etmişler. İlimleriyle Anadolu'yu aydınlatmışlardır. Böyle bir geçmişimiz, bir kültürümüz ve medeniyetimiz vardır."
- "Hacı Salih Efendi'nin büyük hedefleri vardı"
Hacımüftüoğlu, Erzurum'da uzun yıllar medrese eğitimi alan Hacı Salih Efendi'nin hayatından kesitlere yer verdiği sunumunda, "Kendisi zaten memleketinden uzak ve yetim büyümüş. Tek hedefi iyi bir alim olmaktı. İslam'ı temsil etmek, Kur'an-ı, hadisi ve kelamı anlamak, yani Peygamber'in temsilcisi olabilmek amacındaydı. Bütün hedefi buydu. Ne arkadaşı vardı, ne de bir şeyi. 'Hayy ve Kayyum olan Allah'a tevekkül ettim, Erzurum'a geldim' diyor. O genç delikanlının hedefi Kur'an-ı, hadisi öğrenmek ve onu öğretmektir. Bir medeniyet inşa etmektir. Buradan aldığı ilmi taşıdı ve öldüğü tarihe kadar hep okuttu." diye konuştu.
- "İcazetnameler çok önemli tarihi belgelerdir"
Medrese eğitimini tamamlayan talebelere verilen icazetlerin önemine de değinen Hacımüftüoğlu, icazetnamelerin bugünkü diploma tabirinden farklı yüksek tahsil belgesi olduğunu belirtti.
İcazetnamelerin, Peygamber'e salat ve selamla, ilme övgüyle başladığını dile getiren Hacımüftüoğlu, şöyle devam etti:
"Üstün vasıflar eklenerek icazete layık görülen talebe, ismiyle, vatanıyla icazete yazılırdı. Okutulan ana derslerin genel isimlerine işaret edilirdi. Çantamda abartı olmasın, aslıyla, suretiyle 100'e yakın icazetname var. Birinde icazetname gördüğümde ya aslını alıyorum ya da fotokopisini çekiyorum. İcazetnameler çok önemli tarihi belgelerdir. İcazet alan kişinin hedefi, 'hangi maaşı alacağım' değil, 'ben İslam'ı nasıl tebliğ edeceğim, ilmi nasıl yayacağım, talebe nasıl yetiştireceğim?' idi ama bizim bu zamanda aldığımız diplomanın hedefi, öğretmenlik, memurluk veya ticarettir ama burada müderrisin öğrenciye birinci tavsiyesi önce Allah'tan korkacaksın, her işte Allah'ı esas alacaksın, sağlam bir Allah inancın olacak, yani kamil bir insan olacaksın. Ben sana bu icazeti ne için veriyorum, ilmi öğreteceksin, yayacaksın ve neşredeceksin."
- "Bugün şartlar daha iyi ama kalite yok"
Hacımüftüoğlu, medreselerde talebelerin sadece okumakla meşgul olduğunu ve zor şartlarda eğitim gördüğüne işaret etti.
Bugün şartların daha iyi olmasına rağmen aynı kalitenin söz konusu olmadığını savunan Hacımüftüoğlu, "Şimdi yurtlar 5 yıldızlı otel gibi. Eskiden bunlar yoktu. Şimdi bütün imkanlar mükemmel ama hocalar şikayetçi. Niye, çünkü kalite yok. Öğrenciye Allah'ı anlatacağız ve öğrenci ilmin kıymetini bilecek. Bunu bilmediği takdirde nasıl ilim öğreteceğiz?" ifadelerini kullandı.
Programın sonunda Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Hacımüftüoğlu'na teşekkür ederek, plaket takdim etti.
AA
Kaynak: