Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bey, İstanbul’da  yaptığı konuşmada "Faiz meselesini çözmemiz gerekiyor. Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim, kararlıyım." dedi. "Gelin şu anda dolarınızı, avronuzu TL'ye çevirin" çağrısını yenileyen Erdoğan, dövizin bir baskı aracı olduğunu belirtti.

  Sayın Cumhurbaşkanım, siz bu milleti 1994’den bugüne kadar yalnız bırakmadınız. Bu millette sizi yirmi yıldır yalnız bırakmadı. İnşallah bundan sonrada bırakmayacaktır.

  Ak Parti, kurulduğu günden bugüne kadar girdiği seçimlerde birinci parti olarak çıktı. Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhur, Recep Tayyip ERDOĞAN’I %52 oy ile Cumhurbaşkanı seçti.

  AK Parti’nin ve Recep Tayyip Erdoğan beye verilen oy en fazla % 52 görünüyor. Seveni, takdir edeni, güveneni, başarılı göreni aslında % 52 den çok fazladır. Oy vermeyenler de sandıkta  önceki partisine oy verme alışkanlığı ve başka nedenlerle oy vermiyorlar.

  Bu millet Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında olduğunu en son 15 Temmuz 2016 gecesi ve sonrası göstermiştir. O gece feraset sahibinin çağrısı halkı meydanlara indirdi. Tankın, topun, tüfeğin önünde göğüsler siper edildi.

  Eğer o gün her birimiz, ‘Millet sokaklara iner, ben inmesem de olur!’ deseydik. Herkes aynı düşünür ve meydanlara inilmemiş olunurdu. Darbe girişiminde bulunanlar meydanları boş bulunca da başarılı olacaklardı. Bugün tablo çok vahim  olurdu.

  Olağan üstü durumlarda, meselenin memleket, millet olduğu durumlarda bir, iri ve diri olmalıyız. Partiler üstü düşünülmeli, farkımız göz ardı edilmeli, ferasetli olmalıyız. Küçük bir ihmallik, gayret göstermemek bir milletin hayatına mal olabilir.

  Bu günlerde, egemen küresel güçlerin dış ve iç kaynaklı bizim ekonomimize  operasyon yapma gayretleri olanlar var. Yıllardır Türkiye’de, siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık oluşturmak isteyenler, terörle dize getiremeyen, diz çöktürtemeyenler döviz üzerinden operasyon yapmak istiyorlar.

  Bu günlerde hepimizin üzerine düşen görev; 15 Temmuz’da olduğu gibi, sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına uyarak eldeki dövizler bozdurulup, TL’ye ve altına geçilmelidir. Niyetler hayırlı ise akıbet de hayırlı olur. Bereket ardından gelir.

   Hz İbrahim’in ateşine gagasıyla su taşıyan kuşun cevabı;’Safımız belli olsun. Hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılir!!’ olmuştu. Dövizi bozdurmak, TL’den yana olmak, devletten, milletten yana olmak demektir.

‘’Döviz bir baskı aracıdır ve bu döviz karşılığı olmadan bastırılan para ve karşılığı olmadan bastırılan bu parayla yüz milyarlarca dolar birilerine akmaktadır.’’

‘’ Bir defa bizim bunu çözmemiz lazım. Niçin yastığının altında karşılığı olmayan bu parayı saklayacaksın. Gelin bu parayı milli paramıza çevirelim. Milli değerlerimize sahip çıkacağız ya dem bu dem, zaman bu zaman.’’

‘’Gelin şu anda dolarınızı, avronuzu TL'ye çevirin. Bizi yıkmak, bizi mahkum etmek isteyenlere karşı yastığımın altında varsa bu para hemen bunu TL'ye çevirmeliyim. 'Efendim zarar edersek ne olur?' Bak, bu millidir, bunda bereket vardır, bundan zarar etmezsin merak etme. Asıl zarar ettiren öbürüdür."

  Türkiye, devlet, millet, halk ve kurumlar emin ellerdedir. Gözümüzü arkada bırakmayacak yöneticilere sahibiz. Muhalif algı oluşturmak isteyenlere aldırmamalı, aldanmamalı, itibar etmemeliyiz.