
Ümit Savaş Taşkesen
Yangın ve Kederli Bir Ulus
Size yazıyorum, oradaki, bu yazının muhabatı olan her kim iseniz, size ve kendime. Kederimiz Büyük. Trajik Otel Yangınında Kaybedilen Hayatlar. Bu olaydan ortaya çıkan ve yayılan kötümserlik daha büyük… Bolu’da bir otel yangınının alevleri arasında yanarak ya da boğularak, camdan sarkıtılmış çarşaflara tutunarak ya da doğrudan aşağıya yaşama umudu ile atlayarak hayatını kaybedenlerin acısı hale taze, yara kanıyor. Sadre şifa bir söz okumadım henüz yazılan ve paylaşılanlar arasında... bu trajik ölümler, kalplerimizde silinmez izler bırakan yıkıcı, sarsıcı bir olay. Sayılar istatistiğe dönüşmesin.
Kaybımız, Yetmiş altı hayat.
Yetmiş altı umut dolu hikaye.
ve artık Asla gerçekleşmeyecek yetmiş altı gelecekten bahsediyoruz...
Hiç birini tanımasam da biliyorum ki Onlar sadece sayılardan ibaret değildi. Onlar ebeveynler, çocuklar, arkadaşlar, meslektaşlardı; gülen, hayal kuran ve seven, sevilen, değer veren, değer gören insanlardı. Onlar değer verdiğimiz, tanıdığımız ve tanıyabileceğimiz insanlardı. Şu anda, keder bizi sararken, yalnızca hayatın kırılganlığını değil, aynı zamanda birbirimize karşı taşıdığımız derin ve ortak sorumluluğu da hissediyoruz.
Yaşadığımız bu trajedi, eylemsizliğin, ihmalkârlığın ve hazırlıksızlığın sonuçlarına dair sarsıcı bir ders, yapılması gerekenlere dair önemli bir hatırlatmadır. Yaşananları geri alamasak da neyin yanlış gittiğini düşünmek ve bunun bir daha asla yaşanmamasını sağlamak gerekiyor. Bunu hem yaşayan insanlarımıza hem de trajik bir şekilde kaybettiğimiz hayatlara ve onların yasını tutan yakınlarına borçluyuz.
Bu yangında kaybedilen değerli hayatların sadece bir trajedinin kurbanları olarak hatırlanmasına, birkaç hafta sonra unutulmasına izin vermeyelim. Kimin sorumlu olduğu tartışmalarını biraz öteleyerek ve sorumlulardan mutlaka ibret alınacak hesap sorarak bu kaybedilen hayatlar bir eylem çağrısı olarak hatırlansın; her vatandaşımızın, insanımızın, güvenliğine ve esenliğine öncelik vermemiz gerektiğini hatırlatsın. Bir milat olsun. Bu olaydan sonra değişti her şey diyelim. Yangınlar ayrım gözetmez. Harekete geçmemizi beklemezler. İkinci bir şans tanımazlar. Bu yüzden hemen şimdi harekete geçmeliyiz. Daha sıkı güvenlik protokolleri talep etmeliyiz. İnsanların yaşadığı, çalıştığı ve bir araya geldiği her alanın uygun önlemlerle donatılmasını sağlamalıyız. Kendimizi ve başkalarını daha yüksek standartlara karşı sorumlu tutmalıyız.
Bu sadece hükümetlerin, başkanların, kurumların ya da şirketlerin sorumluluğu değil insan hayatının değerine inanan hepimizin sorumluluğudur. Kim sorumlu tartışması üzerinden rant ya da günah keçisi bulma tartışmaları bizi bu önlem alma, bir daha böyle olaylar yaşanmamasına götürüyorsa, devam edelim. Ancak, yangın kadar trajik ve kötü, yıkıcı olan şey ise bir milletin kendine dair özgüveninin yıkıcı bir kötümserlik algısına yol açmasıdır. Dünyanın sonu gelmişçesine peşpeşe yaşanan olumsuz olaylar örgüsü sıralanarak sanki cehennemde yaşanıyor, hiç umut yok gibi bir algı oluşuyor. Evet, cennette de değiliz ancak bu kötümserlik patternine sahip olmak en azından toplu cinnet geçirip derin depresyona sokar insanı. Çözüm üretemez, düşünemez, önlem alamaz bir halde felç eder. Yasta olmak başka, acıyı paylaşmak başka ama bir daha olumsuz trajediler yaşanmaması için çözüm talep etmek başka… üzgün halde gördüğüm daha depresif ve travmatik olayların peşpeşe farklı paylaşımlarla karşıma çıkması, günlük hayatımı felç edecek kadar etkiliyor beni… evet, bir yanımızda da hiçbir şey olmamış gibi kayağına devam edenler var. ama çok az böyle insanlar. Paylaşımlar bunu gösteriyor. Bu trajedinin sadece üzüntüleri, travmaları, bütün olumsuzlukları peşpeşe sıralamasına değil aynı zamanda kararlılığı ve bir daha böyle ihmaller ile hiç kimse hayatını bu kadar ucuz şekilde kaybetmeyecek düşüncesinin oluşmasına da izin verin. Politikacısından en alt düzeyde ilgili yetkili ya da yetkisiz bireylerine hepimiz birbirimize bakmak, birbirimizi korumak ve hiçbir ailenin, hiçbir topluluğun, hiç kimsenin böyle bir trajik yıkıma maruz kalmamasını sağlamak için sahip olduğumuz büyük sorumluluğun miladı olsun bu yangın.
Yetmiş altı hayat, umut, gelecek, geçmiş, sevgi, heyecan… hepsi huzur içinde yatsınlar. Ve bizler, yaşayanlar, onların anısını daha güvenli, daha şefkatli bir geleceğe doğru bize yol gösteren bir dönüm noktası olarak hatırlayalım… üzerimize boca edilen umutsuzluklar, talihsizlikler zincirine bir halka olarak eklenmesin.
Kaybettiklerimizin ailelerine hiçbir söz kifayet etmez, biliyorum. Acınızın derinliğini kavrayamıyoruz, ancak sizinle birlikte yas tutuyoruz. Sizin kaybınız bizim kaybımızdır. Sizin üzüntünüz bizim üzüntümüzdür. Kayıplarımızın geride bıraktığı boşluğu hiçbir kelime dolduramayacak olsa da, dualarımızda olduğunuzu, acınızı paylaştığımızı bilin.