'Yargıda FETÖ' tartışması sürüyor: Bakan Gül'ü Küliyeye şikayet etti.

'Yargıda FETÖ' tartışması sürüyor: Bakan Gül'ü Küliyeye şikayet etti.

Sabah yazarları Dilek Güngör ve Ferhat Ünlü, Cem Küçük ve şimdi de Fuat Uğur... yargıda neler oluyor diye soran yazarlara Uğur da eklendi, Adalet Bakanı Gül'ü Külliye'ye şikayet etti

Sabah yazarları Dilek Güngör ve Ferhat Ünlü, Cem Küçük ve şimdi de Fuat Uğur... yargıda neler oluyor diye soran yazarlara Uğur da eklendi, Adalet Bakanı Gül'ü Külliye'ye şikayet etti. Uğur, "Külliye, bir sorunumuz var!” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı
 
Sabah gazetesinden Ferhat Ünlü, 3 Ekim 2016 tarihinde yazmıştı o haberi.
Başlığı “Kamikaze hâkimin skandal FETÖ kararı” olan habere göre, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Turan Oral, ByLock aplikasyonu ile yazıştığı belirlenen bir şüpheliyle ilgili iddianameyi reddetmekle kalmamış “FETÖ’nün terör örgütü olarak kabul edilebilmesi için Birleşmiş Milletler Daimi Konseyi ve Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararı olmalıdır” diyerek, Yargıtay’ın “FETÖ bir terör örgütüdür” kararını yok saymıştı.
Evet, dün gündemi sarsan haber bu kararı veren Hâkim Ahmet Turan Oral’ın Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından Yargıtay üyeliğine atandığıyla ilgiliydi. Önce isim benzerliğidir filan dendi ama sonra anlaşıldı ki hakikaten oymuş.
Sabah gazetesinin “Yargı camiasında olay” diye duyurduğu haberin ardından Stratejist Abdullah Çiftçi aynı Hâkim’in 15 Temmuz gecesi Kayseri’den kalkıp 2 özel kuvvet taburunu Ankara’ya götürmek için Hatay’a, C-130 tipi askerî kargo uçağı ile gelen biri yüzbaşı 6 askere de beraat kararı verdiğini yazdı.
Sosyal medyada eleştiriler doğal olarak Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e gitti, çünkü kendisi aynı zamanda HSK’nın başkanı.
Öte yandan adli suçlarla ilgili verilen birbirinden tuhaf kararların yanı sıra FETÖ sanığı Gültekin Avcı’nın tahliye edilmesi, FETÖ’cü iş adamlarının serbest bırakılıp iş yerlerinin iade edilmesi gibi pek çok mahkeme kararı da yine eleştiri konusuydu(*) ve doğal olarak Bakan Gül’e sesleniliyordu.
Abdülhamit Gül bu konuda öfkeli bir açıklama yaptı dün. Yargı kararlarının eleştirilmesini “Yargıya saldırmak” diye açıkladı, ardından da “Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye, asil şerefli Türk yargısına saldırmaya kalkmasın" dedi.
Sayın Gül’ün bu denli sert tepki göstermesini anlamlandırabilmek çok kolay değil. Eleştirilen Yargıtay üyeliği atamasıyla ilgili haber çıktığı sırada kendisi Gaziantep’teki gastronomi şenliğinde yürüyüşte olduğundan, tepkisine metafor olarak FETÖ’cülerin ünlü ettiği maklube yemeğini seçmişti sanırım.
Şimdi, “Eskiden FETÖ’cülerle bilmem ne yapan…” diye başlayan sözler olunca yapılacak şey bellidir. Google’da kısa bir sörf, AK Parti ile geçmişte Cemaat olarak adlandırılan FETÖ arasındaki sıcak ilişkileri içeren binlerce haberi ekranlara düşürür. Buna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dâhil. Keza diğer partilerle de aynı şey. Üstelik onlar eskiden karşı çıkıp son beş yıldır kol kola girmeyi yeğlemişlerdir.
Biz ne diyoruz:
FETÖ ile mücadelede 17-25 Aralık milattır.
Yargıda olan biteni eleştirmek, verilen tuhaf kararları bir gazeteci olarak masaya yatırmak eğer “Yargıya saldırmak” olarak adlandırılıyorsa hak yolunda mücadele ettiğini söyleyenler için bu durum izaha muhtaçtır.  
Benim sorum şu:
“Her şey iyi hoş da ortadaki bu durumu ve Yargıtay üyeliğine atanan söz konusu Hâkim’in verdiği kararları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a izah edebilecek biri çıkabilir mi?”
Tamam, kimse “Bir şey olmakla” suçlanmıyor ama bu ülkede bu kadar vatan evladı var, “Neden o?” diye sormaz mı hiç kimse?
15 Temmuz’un müsebbibi ve faili, kanlı bir terör örgütüne terör örgütü demeyen, denmesi için BM’in, hem de Güvenlik Konseyi’nin kararını gerekli gören, ByLock’u bu terör örgütünün üyeliği için yeter şart saymayan bir hâkim gönül rahatlığıyla Yargıtay’a atanabiliyor ve bu durum “Biz FETÖ’cülerin yaptığı gibi herkesi aynı sepete koymuyoruz” diye “izah” edilebiliyorsa, bu eleştirildiğinde karşılığı öfke oluyorsa ben şunu söyleyebilirim Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslenerek:
“Külliye, bir sorunumuz var”
Bu arada bir not verelim:
Türkiye'de terör örgütleri Bakanlar Kurulu değil, Millî Güvenlik Kurulu kararlarıyla belirleniyor. FETÖ de Kırmızı Kitap'a girmiş bir örgüt. Türkiye'nin kendi güvenliğini tehdit eden örgütleri, BM Güvenlik Konseyi'ne onaylatmak gibi bir yükümlülüğü de bulunmuyor. Hatırlatalım, Yargıtay üyeliğine atanan Ahmet Turan Oral söz konusu iddianameyi reddederken, tüm bunların yanı sıra örgütün, yani FETÖ’nün kuruluşu, kurucuları, amacı, stratejisi ve eylemlerinin neler olduğunun belirlenmesini de talep ederek iddianameyi reddetti.
 (*) Sabah’tan Dilek Güngör’ün “Yargıda tehlikenin farkında mısınız?” başlıklı yazısı:
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/dilek-gungor/2019/09/17/yargida-tehlikenin-farkinda-misiniz
 
522355.jpg
 
522052-(1).jpg
 
521961.jpg
 
521739-001.jpg