Hasan Ukdem
Yazı'ya Aşık Adam*
9 Aralık 1958... Yıllar nasıl da geçmiş. Bir dalikanlı yaşlanmış. Yılları arşivlemiş, yazılı bulduğu her kağıdı saklamış, boş kağıtları, hayalleriyle, gerçekleriyle, düşünce ve projeleriyle doldurmuş. Bir şehri, Gonya'yı sevmiş, bir de yazıyı... Zordur vefasız bir sevgiliye gönül vermek. O iki vefasıza birden gönül vermiş. Evet Konya'mızın tarihine en uzun yolculuğu yapabilecek belki de birkaç kişiden biridir Seyit Küçükbezirci. Yazımızın başında verdiğimiz tarih, onun yazıya başladığı tarih. Ve o günden beri kalemi, klavyesi ve "Sevgilim" dediği Optima marka daktülosu hiç durmamış, bu şehrin kültürünü, folklorunu, insanını ve taşını toprağını yazmış durmuş. Dahası toprağında biten güneyiğini, acı marulunu, dedesakalını, üzümünü, eriğini, domatesini vb. ...
Konya'ya değer katan ne varsa tutmuş kaldırmış, gün yüzüne çıkarmış, parlatmış. Bir gün Feyzi Halıcı'nın yadigarı, Tutup'un Beli'ndeki yalnız alıç ağacına yıllık ziyaretlerini yapıp dönerlerken, neye, niçin kızdıysa başlamış Konya'ya Konyalıya sitem etmeye. Sevgili dostu Mehmet Gündoğdu: "Ne o siyit abi vaz mı geçtin bu güzeli sevmekten ?" Diye sorunca: "Sevmiş bulundum güzelim gayrı ne çare" şarkısının güftesiyle cevaplamış. Elbette ki gerçek aşıkların vazgeçme lüksü yoktur. Ne kadar kızsa, yorulsa da bu sevda ömürlüktür. Onun Konya aşkı da bu türden bir sevda...
Halen iki derneğe birden başkanlık eden Seyit Küçükbezirci, benim için ayrı bir gurur kaynağı aynı zamanda, aramızda yaş farkı olsa da ikimizde Araplar çocuğuyuz. Aynı gökkubbenin altında, aynı duygulardan beslenerek, farklı yıllarda aynı sokakları arşınlayıp, aynı caddelerde dolaştık. O, nesirle anlatırken ben şiirle bu mahallenin taşını, kuşunu anlatmaya çalıştım hep. O, Hacıvellerin siyit, ben, bakkalın oğlu olarak bu güzide semtin camisinde, çeşmesinde, toprak damlı kerpiç evlerin avlularında, köşe başlarında buralı olmanın sevdasını içimizde duyduk
"Kırk yıllık sevdanın adı: "Yazı" .. "Huruf"taki , "Harfler" deki tılsım, aldı beni; Yazı'ya götürdü... Biliyor musunuz? "Yazı" sevdaya dahil. Benim için yazı kutsal... Duygumu, düşüncemi, duyulur, anlanır, anlaşılır getirdiği için. Yazı, ses gibi kutsal... Yazı yazıldıktan sonra sese dönüşür." Böyle söylüyordu 1999'da... üzerinden bir 18 yıl daha geçmiş. Ve o gür ses hala davudi bir akışla akmakta., dileriz ki hep aksın...
Ben yazı ustası değilim, biraz şiirde cümle kurabiliyorum. Şimdi sizi mısralara bırakıyorum, becerebilirse şiir anlatsın üstadı.
YAZI'YA AŞIK ADAM
Bu şehirde duyduğu
Sızıya aşık adam
Tırnağıyla oyduğu
Kazıya aşık adam
İmbik imbik aşk süzen
Harf harf sayfalar dizen
Sarıcalar'da gezen
Kuzuya aşık adam
Yüreğini avlayan
Bu şehirdir tavlayan
Araplar'da havlayan
Tazıya aşık adam
Meram'da bir gül biter
Kokusu ona tüter
Gonya'lı olsun yeter
Mazıya aşık adam
Selçukya'dan hiç bıkmaz
Başka güzele bakmaz
Gonya'dan asla çıkmaz
Geziye aşık adam
Ne gönlü renkli günde
Ne gözü şanda, ünde
Arar bu şehri dünde
Maziye aşık adam
Hayale köprü kurar
İmkansıza yol sorar
Tarlada balık arar
Seziye aşık adam
Ne şahcı, ne vezirci
Ömür vermiş nezirci
Seyit Küçükbezirci
Yazı'ya aşık adam
*Yazı burada iki anlamda kullanılmıştır biri bilenen anlamı harflerden meydana gelen yazı, diğeri de ova anlamında.